Dört bin oyuncağı olan ÅŸair

Güncelleme Tarihi:

Dört bin oyuncağı olan şair
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2004 00:00

Sunay Akın, ÅŸimdilerde Göztepe’de babadan kalma asırlık beyaz köşkte Ä°stanbul Oyuncak Müzesi’ni açmaya hazırlanıyor. Neler yok ki içerde, kurÅŸun askerler, bebekler, trenler, uçaklar.Neler yok ki içerde, kurÅŸun askerler, bebekler, trenler, uçaklar, tahta atlar, gemiler, Kızılderilililer, hatta Anne Frank’ın odası.Felsefe öğretmeni sevgili eÅŸi Belgin, Özel Kalamış Lisesi’ndeki dersinden çıkıp gelecek. Yavruları, Çevre Koleji 4. sınıftan Ilgın’la St.Joseph 1’den Ali Ozan da birazdan yanımızda olacaklar. Önce mutfakta pastırmalı, sucuklu, börekli, çörekli kahvaltı var. Sonra birlikte antika oyuncaklarla dolu Beyaz Köşk’ü gezeceÄŸiz. Buyurun, yola birlikte çıkalım. Önce Trabzon’dan çıkalım yola Sunay Akın’la... - Trabzon teras kentiydi, çünkü oradaki insanların düz yere ihtiyacı vardı. Limana doÄŸru taraça taraça uzanan bir yığın teras, hayatım hep oradaydı. Bizim evimizin terası limanı çok iyi görüyordu, bütün kadınlar orada toplanırdı. Çaylar, kekler, pastalar hazır beklenirdi. Limandaki Ä°stanbul’dan gelen gemi ışıklarını yaktığı anda anneler kekleri keser, çayları doldururdu. Onlar sohbet ediyor, sen terasta çamaşırlar arasında koÅŸuÅŸturuyorsun. Çamaşırlar arasında öpüşmüştüm ilk kez, Ä°stanbul’dan gelen Åžebnem adlı kızla. Yaşım 9, Ä°stanbul’dan geldi, Ä°stanbul da sinemaların, aÅŸkların yaÅŸandığı ÅŸehir ya. Bir baÅŸka mahalledeki arkadaşım ‘Şebnem’e aşığım’ demiÅŸti. Vay sen nasıl aşık olursun, onu baÅŸrolde oynatmamak için öpmüştüm Åžebnem’i.Annemin gerçek adını 19 yaşında öğrendim - Göztepe’de muhtara gidiyorum, 19 yaşındayım, anneme ikametgah çıkaracağız. Muhtar annemin adını sordu, ‘Tülay’ deyip adresimizi söyledim. Baktı, ‘Burada böyle biri oturmuyor’ dedi. Nasıl olur lan, annem Tülay Akın. Kartı gösterdi muhtar, babamın adı, benim adım, aÄŸabeyimin, kardeÅŸimin adı ve bir kadın adı, Neriman Akın. Ben 19 yaşında öğrendim ki, annemin gerçek adı Neriman imiÅŸ. O zamana kadar biz ona Tülay demiÅŸiz, herkes hep Tülay dermiÅŸ. Babam da anneme hep Tülay diyor hocam, düşün. Tülay’ın nereden çıktığını annem de hatırlamıyor. Bir çocuk 19 yaşına kadar annesinin gerçek adını nasıl bilmez, anneannem, dayılarım bile hálá Tülay der.Kumbara kaleci Sunay AkınHaydarpaÅŸa Lisesi’nde okurken Åženol derlerdi bana, herkes adımı böyle bilirdi. HemÅŸehrim Åženol Güneş’le o kadar özdeÅŸleÅŸmiÅŸtim ki. Bu uÄŸurda Göztepe’deki lunaparklarda kalecilik yaptım. Mahallenin futbol takımındaki lakabım ise ‘Kumbara’ydı.Her cuma günü okuldan gelince, annem aÄŸabeyim ve bana en güzel kıyafetlerimizi giydirirdi. Kendisi de en güzel makyajını yapardı, çarşıya ansiklopedi fasikülü ve kitap almaya çıkardık. Törendi bizim için; Tülay Hanım çocuklarıyla kitap almaya gidiyor.Mezar taşıma biri gelip tavÅŸan çizsinÇocuk çocuktur, gelecekte ünlü bir ÅŸair olsa da... - Hayatımda ilk anımsadığım oyuncak sünnet fotoÄŸrafımda saklıdır. FotoÄŸrafçı verdi bana, tut dedi bunu, çekti ve aldı, çok güzel bir gemiydi. Çok sevdim onu, aldı gitti, o kadar kötü oldum ki. Be adam, madem oynamayacaktım bana niye verdin bunu? Çok oyuncak aldım ama, bütün meselem oydu, yıllarca onu aradım. Buldum onu hocam, buldum, geçen yıl aldım, aynı oyuncak gemiyi. Avrupa’da antika oyuncak satan bir maÄŸazaya girdim, kaç fiyat dedim adama, dese ki bana binlerce para, hiç umurumda deÄŸil, verip alacağım. Åžu anda 4 bin küsur oyuncağım var, hepsini müze olsun diye topladım. Müze, sözcük olarak ilham perileri demek. Gösterilerimden, kitaplarımdan, yurtdışında katıldığım yüzlerce davetlerden kazandıklarımın hepsiyle oyuncak aldım. Çok mutlu, çok zengin öleceÄŸim, çünkü ben hisse senedi deÄŸil, ‘hissi senet’ biriktiriyorum. Mezar taşımına doÄŸum tarihim 1962 yılını yazacaklar ya, lütfen birisi gelip onun kazısın, tavÅŸan yapsın.Atalay YörükoÄŸlu ilk çocukluk arkadaşımSunay Akın’ın ÅŸimdiki hali böyleyse, çocukluÄŸunda nasıldı... - Evin terasında uçak yapmak istedim, fakat tuÄŸladan örülmüş bir korkuluÄŸu vardı. Çıkardım onun üstüne ve yürürdüm. Bir uçak yaptım kendime göre, fırtınada baca onun üstüne yıkıldı. 100 Ãœnlü Türk adlı kitapta Hezarfen’in resmini gördüm, onun gibi uçacaktım. Derken, 7-8 yaÅŸlarında beni çocuk ruh doktoru Prof. Dr. Atalay YörükoÄŸlu’na götürmeye baÅŸladılar. Babam beni Trabzon’dan koyuyordu uçaÄŸa, Ankara’da Yüksel amcam karşılıyordu. Atalay hocanın muayenehanesinde bir odaya vardı, her taraf oyuncak. O kadar mutlu oldum ki. ilk defa o kadar çok oyuncaÄŸa sahip oldum. Onunla birlikte oynadım, oynadım, yine oynadım. Atalay hoca ilk çocukluk arkadaşımdı, bana çocuk deÄŸil adam muamelesi yaptı. Çıkarken babama ‘Bu çocuÄŸun kanatlarını sakın kırmayın’ demiÅŸ.YARIN: VAPURLARA ÅžAÄ°RLERÄ°N Ä°SÄ°MLERÄ° VERÄ°LMELÄ°Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!