Güncelleme Tarihi:
- 1) İstinye sahili: Boğazın kenarında. 2. köprü trafiği manzarasına karşı denize girmeyi hangimiz istemez ki? İstinye bize bu imkânı sunuyor... Yalnız, aynı yerde balık da tutulduğu için oltalara dikkat etmekte fayda var, bir anda palamut gibi çekerler yemin ediyorum. İstinye? Eh o kadar riske değer...
- 2) Adana pamuk sulama kanalları: Donla suya girmenin bir gelenek halinde yaşandığı Adana pamuk sulama kanallarında kendinizi o hoş akıntıya bırakıp ansızın sıyrılıp giden donun ardından “Allahıma gitti don! Tutun la tutun!” haykırışıyla yaşayacağınız tatlı heyecanlar sizi bekliyor.
- 3) Ataşehir DumbHill konutları: Akşam 10’dan sonra bizim çocuklar güvenliği tutuyor. Gazetenin ismini söyleyin, içeridesiniz... 8’den sonra kapalı havuza, 11 gibi klorlamak üzere bakıma geliniyor. 3 saat sizin! Bir saat de donu klora bıraksanız, o da tertemiz olur. Şehrin içinde, şehirden uzak... Ataşehir DumbHill Konutları…
- 4) Suadiye No 14: Eskiden bir yalı olan ve önünden donla, donsuz denize girilen bu evden şimdilerde denize ulaşım için önünden minibüse binip, sahil durağında inip, ışıklardan karşıya geçmeniz ve büfenin arkasındaki parka ulaşmanız lazım. Donla sağ salim ışıklara kadar ulaşabildiyseniz, gerisini koşun, Suadiye esnafı size yetişemeden hızlıca...
- 5) Ankara Güvenpark Havuzu: Fıskiyeler ve ışık oyunlarıyla renklendirilmiş havuz, hem gece hem gündüz saatlerinde donla girmek için Ankaralıların ilk tercihini oluşturuyor. Hemen altından geçen metronun havuzda yarattığı jakuzi etkisi, havuzu rakiplerinden farklı kılarak listeye girmesini sağladı.
İstanbul trafiğinin makus tarihçesi
- 1071: Anadolu’nun kapılarının Türklere açılmasıyla birlikte üçüncü köprü tartışmaları ilk kez gündeme geldi.
- 1453: Yorgo Atlı Nakliye firması sahibi Haliçli Yorgo Efendi isyan etti: “Ya arkadaşım daracık sokağa gemi sokuyorsun ya gemi, el insaf.”
- 1454: Artan yaya ve taşıma aracı sayısına istinaden, “Yok abi bu şehirde yaşanmaz yeaa” sözü ilk kez sarf edildi.
- 1846: Kurban Bayramı dönüşünde Göksu Deresi’nde can pazarı yaşandı. Zincirleme kayık kazasında çok sayıda ipek mendil telef oldu.
- 1902: Yol verme kavgası yüzünden dayak yiyen Hacı Salim Efendi, kuşaklar boyu sürecek bir geleneğin ilk temsilcisi oldu.
- 1907: Fayton ve yaya trafiğini ayarlamak amacıyla ilk ‘Dur’ levhası asıldı. Levhada ilk duran Üsküdarlı Fatin Bey oldu.
- 1908: Birinci Meşrutiyet’in ilanının kutlamaları sırasında hâlâ durduğu fark edilen Fatin Bey’e durum izah edilerek yürümesi sağlandı.
- 1911: Trafikte duran faytonlara “Tımarlıyım mı abi?” nidasıyla yaklaşan Toynakçı Selim Efendi, cam siliciliğin ilk adımını attı.
- 1914: At arabasıyla Bağdat Caddesi’nde yarışan iki gencin geçirdiği kazada, şans eseri ölen ya da yaralanan olmazken, atlar tanınmaz hale geldi.
- 1920: Trafikte ilk levye kullanımı kanlı bitti...
- 1945: Galata’dan Sirkeci’ye geçerken, “Bu köprü bu İstanbul’a artık yetmiyor” lafı ile Fatih Diken, köprü trafiği hakkında ilk yakınan vatandaş oldu.
- 1946: Dönemin karayolları müdürünün, “Trafik sorunu yaşamak istemeyen vatandaşlar İstanbul’u bir süre terk etsinler” sözü üzerine harekete geçen bir grup vatandaş, Kapıkule sınır kapısından yurdu terk etti. Bu gruba daha sonra ‘Almancılar’ adı verilecekti…
- 1970: Geç kalmalarda ‘trafik sıkışıklığı’nı bahane etmek yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
- 1980: Sokağa çıkma yasağı esnasında askerliğini mühimmat şoförü olarak yapan Mustafa Özpolat kamyonla Boğaz köprüsünde pati çekti. Özpolat, bu anısını halen anlatmakta.
- 1985: Dolmabahçe’de sıkışan trafikte otobüsten inen Mert Boduk, Beşiktaş’a indiği otobüsten önce varan ilk yaya oldu...
- 1986: İkinci köprü açılışında ağır aheste gitmekte olan Turgut-Semra Özal çiftine arkadan selektör yapılarak korna çalındı. Görüntüler montajda çıkarıldı.
- 1993: Trafik sorunu nedeniyle İstanbul’dan Bodrum’a göç edecek ilk kafile yola çıktı.
- 2004: Zaten gergin olan şoförlerin bir sebepten dolayı sevmediği ve görür görmez kornaya bastıkları sarı ışık, gürültü kirliliğinin önüne geçmek amacıyla kaldırıldı…