Güncelleme Tarihi:
“Acayip Hikayeler”, Türkiye’de alışık olduğumuz türde bir proje değil. Projenin çıkışı da ismi kadar acayip mi?
Metin Kalkavan: Buna yanıt vermek için 80’lere gitmek gerekiyor. O dönemde Gırgır, hayatlarımızda bir mihenk taşı oldu. Çünkü öncesinde insanlar düşündüklerini söyleyemiyordu ama o düşünceler Gırgır’da vücut buluyordu. Özellikle 12 Eylül ihtilali ve ardından gelen sansür döneminde, Gırgır okuyarak Galip’le (Tekin) tanışmış oldum. Yıllar sonra da Galip’le gerçekten tanıştık. Zaten ben 80’lerin başında onunla tanışacağımı hissetmiştim, tam 27 sene sonra yollarımız kesişti. Yönetmenimiz Veli’yle (Çelik) bir sinema projesinden bahsediyorduk, Galip’i anlattı bana.
Nasıl anlattınız Galip Bey’i?
Veli Çelik: Sektörde vizyonel yapımcı konusunda ciddi bir sıkıntı yaşandığını düşünüyorum. Artık iş yapmaktan keyif almadığım bir dönemde Metin Bey’le tanıştık. Bir değişime önayak olabilecek bir yapımcıydı. “Nasıl projeler yapabiliriz?” diye konuştuk. Galip de benim arkadaşım ve Metin’le tanışması gerektiğini düşündüm, çok da çabuk kaynaşıldı ve hemen işe geçildi.
Galip Bey’in aklında karikatürlerinin dizi olması fikri var mıydı?
Metin Kalkavan: Aslında yoktu. Galip’le çıkış noktamız, iki uzun metraj sinema filmi üzerineydi. “Mayın” ve “Madde 646” adında iki film projemiz vardı. Bu çalışmalar arasında ne yapabiliriz diye düşünürken, Galip’in her hafta yayınladığı iki sayfalık öykülere gözümüz çarptı. Hani filmlerde vardır ya, farklı yerlerde ararsınız ama ipucu masanızın üstündedir, aslında öyle bir durum oldu.
GALİP’LE HER GÜN KAVGA EDİYORUZ!
Nasıl bir dizi olacak “Acayip Hikâyeler”?
Metin Kalkavan: Amerikan yapımlarında olduğu gibi 40’ar dakikalık bölümler olacak. Bir dönem TRT’de yayınlanan “Alacakaranlık Kuşağı” gibi her bölüm farklı bir hikâye işleyeceğiz. Don Kişot’luk belki yaptığımız ama farklı bir iş deniyoruz. Karşımızda değirmenler yok, çok iyi bir yol var. Aslında herkes artık böyle bir şey bekliyordu.
Karikatürleri televizyona uyarlama kısmı nasıl oldu, değişiklikler yapıyor musunuz?
Metin Kalkavan: Hikâyenin özünde mecburen dramatik yapıyı kurmamız lazım. Karikatürde adam silahı çekip birisini vurduktan sonra diğer karede evine gidip uyuyabiliyor ama biz aynısını yaparsak hem absürt olur hem anlaşılmaz, o yüzden araları doldurarak senaryolaştırdık.
Galip Bey ne diyor bu duruma?
Metin Kalkavan: Bu yüzden Galip’le her gün kavga ediyoruz. Tabii bu çok tatlı bir kavga, seyrettiğimizde gülüyoruz.
FANTASTİK ÖYKÜLER İLK SEZONDAN SONRA
Projenin ismi “Acayip Hikâyeler”. Fantastik öyküler mi izleyeceğiz?
Metin Kalkavan: Galip’in yaratıkları, fantastikleri de var ama biz birinci sezon, yani ilk 13 bölüm için daha reel işleri seçtik. Psikolojik hikâyeler, gecekondu hikâyeleri izleyeceksiniz. Sokaktaki her türlü olay var bu dizide.
Galip Tekin’in fantastik öğeleri olan hikâyeleri hiç olmayacak mı dizide?
Metin Kalkavan: Sonraki bölümlerde onlara da yer vereceğiz.
İşin içine yaratıklar, fantastik öğeler girince Türkiye’de yapılan işler absürt oluyor biraz. Siz bunun dengesini nasıl kuracaksınız?
Veli Çelik: Biz öyle bir şey yapmayacağız, herkesin içi rahat olsun. Belki hikâyenin içinde komiklik varsa absürtlük yapılabilir ama o tip ucuzluklar bizde olmayacak.
ALTAN ERKEKLİ, ŞİDDET UYGULAYAN BABA ROLÜNDE
İlk bölümün hikâyesi nedir?
Metin Kalkavan: Çektiğimiz ilk bölüm, hayatın ne kadar acımasız bir yapısı olduğunu anlatıyor. Oyuncular Şevval Sam ve Haluk Bilginer. Çok zengin, reklamcı bir adamla intihar eden bir kadının hayatlarının kesişmesini anlatan bir hikâye. Bu bölümü yönetmen Nihat Özcan’la çektik.
Peki bugün Irmak Ünal’la çektiğiniz bölümün konusu ne?
Metin Kalkavan: Bu bölümün adı “Karabüyü Kadriye”. Biraz fantastik bir iş. Bu arada biz çekme sıramıza göre bahsediyoruz ama her bölüm birbirinden bağımsız olduğu için hangisinin ilk bölüm olacağı henüz belli değil.
Çektiğiniz başka bölümler de var mı?
Metin Kalkavan: Evet, bir bölümde de Altan Erkekli ve Begüm Karakaya ile çalıştık. Altan Bey’i daha naif rollerde görmüştük, bu kez tamamen farklı. Şiddet uygulayan bir baba rolünde. Bir başka bölümde Cem Özer, Fatih Dönmez ve Ebru Güzel yer aldı. Şimdi de Irmak Ünal’la dördüncü bölümü çekiyoruz.
Dördüncü bölümde Irmak Ünal’dan başka kimler var?
Veli Çelik: Kaan Urgancıoğlu var. Bu proje, oyuncular açısından da iyi, çünkü performans yapıyorlar.
Karabüyü Kadriye
Irmak Hanım, çok uzun zamandır yoksunuz ortalarda. Bu projeye sizi çeken şey neydi?
Irmak Ünal: Hem çok enteresan hem karanlık olmasına rağmen izleyiciye mesaj verecek olması ilgimi çekti. Veli Hoca’yla çalışacak olmak da beni cezbetti. Bir de biz “Alacakaranlık Kuşağı”yla büyüdük, o da beni çok heveslendirdi. Ayrıca projenin süresinin kısa olması büyük bir değişim. Sektöre taze kan geldi ve ben de içinde olmak istedim.
Sizin rol aldığınız bölümün adı “Karabüyü Kadriye”ymiş...
- Karabüyü Kadriye, İstanbul gece hayatında çok karşılaşabileceğiniz, kafası karışık ve sevgi arayışında olan genç insan profilinin iyi ile kötü arasındaki gelgitini çok güzel anlatan bir karakter. Proje bana çizimleriyle birlikte geldi, çok beğendim.
Sizin de bir yapım şirketi kuracağınız söyleniyor, doğruluk payı var mı?
- Evet, doğru. Kardeşim Yağmur’la birlikte öyle bir girişimimiz var ama şu an araştırma aşamasındayız. “Hoppala dizi çekiyoruz” diye girmeyeceğiz işe ama televizyonla ilgili birtakım projeler var aklımızda.
Siz kendi projelerinizde de rol alacak mısınız?
- Ben kamera arkasında yer almak istiyorum. Kamera arkası benim için daha önemli. Amerika’da okulu bitirdikten sonra Türkiye’ye dönüp dizi piyasasına girdim ve nefes alacak zamanım da olmadı.
Annelik nasıl gidiyor?
- Çok güzel. Bu yapım şirketiyle amacım, hem anneliği hem de yaratıcılığı aynı anda götürebilmek...