Doktoruna güvenen, çabuk iyileşir

Güncelleme Tarihi:

Doktoruna güvenen, çabuk iyileşir
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2004 00:00

Araştırmalar doktoruna güvenen hastaların daha hızlı ve kolay iyileştiklerini gösteriyor.Doktorunu tanıyan, seven, ona sempati ve güven duyan hastalarda ‘şifa sağlayıcı etki’ daha çabuk oluşup daha uzun sürüyor ve etkisi daha kalıcı oluyor. DOKTORUNA güvenen hastaların kendilerini daha iyi hissettikleri, çözümlenmesi güç tıbbi sorunlarda daha dirençli oldukları bir gerçek. Newsweek Dergisi’nde yayınlanan bir yazıda hasta-doktor ilişkileri yeniden değerlendirildi. Dergi, ünlü Macar psikiyatrist Michael Balint’in 50 yıl önceki gözlemlerini gündeme getirdi. Psikanalist M. Balint’e göre tedavi edici etkiye sahip bir tıbbi gücün bulunamadığı durumlarda hastaların en çok ihtiyaç duydukları ‘şey’ ve en güvenilir ilaçları, doktorları. Hastalar ‘bilinen en etkin ilaç olan doktor’dan yeteri kadar etkin bir doz alabildikleri takdirde kendilerini daha iyi hissediyor.Newsweek’teki incelemede en yeni ve üstün teknoloji harikası tanı ve tedavi yöntemlerinden yararlanabilen hastaların bile en etkin ilaç ‘doktor’a daha çok ihtiyaç duyduklarının altı çiziliyor. Hekiminiz ile güçlü, güvene ve sevgiye dayalı köklü bir ilişkiniz varsa sorununuzun teşhis ve tedavisinde daha kolay ve doğru bir sonuç alma olasılığınız yüksek. Böyle bir ilişkide, doktorunuzun önerilerine uyma ve ilaçlarını kullanmada daha özenli davranıp daha iyi motive oluyorsunuz. Doktorunuzla ‘güven ve sevgiye dayalı bir ilişki’ kuramadıysanız işiniz zor.Günümüzde doktorun da hastanın da zamanı son derece kısıtlı ve gündelik yaşamı hızlı. Hızlanan sadece muayene süreleri değil. Tetkikler ve ameliyatlar için ayrılan süreler de kısaldı, kısaltıldı. Teknoloji harikası tanı cihazları, kalp ameliyatı, beyin ameliyatı gibi zor işlemleri neredeyse yarım saatte yapabilen robotlar, endoskopik işlemler ve daha pek çok yenilik ardarda tıp dünyasına girdi. Bütün bunlar sevindirici, ama hiçbiri o ‘bir doz ve biraz daha doktor’un yerini alamıyor. YENİ BİR YAKLAŞIM‘Tanı koy-Tedavi et!’ ikilemi arasında sıkışıp kalan yeni tıp, hastalıklara doğru teşhis ve tedavide yeterince etkili mi sorusuna ‘evet’ diyebilmek pek kolay değil. Sadece bu hastalık tanısı ve tedavisi üzerine yoğunlaşan bu ilişki son 50 yılın ürünü. Tanı ve tedaviden olağanüstü gelirler elde eden tıp endüstrileri de sürekli olarak bunu destekleyip durdu. Newsweek’teki yazı bu ikili ilişkinin arasında sıkışıp kalan tıbbın bunaldığını belirtiyor. Bu ilişkinin hasta ve doktor arasındaki tanışıklık ve güvene dayalı şifa sağlayıcı ilişkileri zayıflattığını ortaya koyuyor. Sağlık hizmetinin sadece hastalık teşhis etmek ve tedaviler geliştirmek yanında, sağlık ve sağlamlık durumunun sürdürülmesine de odaklanması gerekli. Doktorun ‘sağlığını sürdürme ve geliştirme’ de hastasına sınırsız bir destek vermesi gerekiyor. Hastasına daha çok sağlık için öğretmenlik, yol arkadaşlığı yapması, onun ‘sağlık koçu’ olması şifa sağlamak kadar etkili ve önemli bir güven gibi görünüyor. Hastalar sadece tanı yöntemleri, yüksek teknolojili cihazlar, bilgisayar ortamında mükemmelleştirilmiş tıbbi süreçler ve dev sağlık kuruluşlarını değil, daha çoğunu istiyorlar: Kişisel ilgi, güven, güleryüz ve zaman...Sadece teşhis ve tedavi edici değil, koruyucu ve güçlendirici bir sağlık bakımı... Hekimleri ile daha açık ve özgür bir iletişim... Sağlıkları ve hastalıkları hakkında daha fazla bilgilenmek... Sadece hastalıkları değil, sağlık ve sağlamlığı da uzmanlık alanının içine alan, bilgili ama bilgisini hastası ile de paylaşan güleryüzlü, dost, arkadaş o eski doktorlar!..GÜNÜMÜZDE Hasta İLE doktor ilişkisini para ve zaman bozuyorHasta ve doktor arasında ‘şifa sağlayıcı’ ilişkiyi bozan pek çok etken var. Bunlardan ikisi son 20-30 yılda daha fazla öne çıktı: Zaman kısıtlanması ve hasta-hekim ilişkisinin kişisel değil, kurumsal bir hale dönüşmesi. Bizde de hızla yaygınlaşan (belki de bir zorunluluk) sağlık sistemleri ve hastane oragnizasyonları hasta-hekim arasındaki kişisel ve güvene dayalı ilişkiyi zorluyor. Ekonomik kaygılar, kişisel değil kitlesel çözümler ve yaklaşımlar ön plana çıkıyor. ‘Hasta’nın yerini ‘hastalık’lar, doktorun yerini teknolojik cihazların aldığı bu yeni ilişki ‘şifa sağlayıcı’ bir sonuca ulaşmayı zorlaştırıyor. Zaman kısıtlılığı ise ayrı bir sorun. Zamanı kısıtlı olan sadece hekimler değil! Hastaların da zamanları kısıtlı. Bir an evvel işine ulaşmak, kreşten çıkan çocuğunu, okuldan-işten dönen kızını, oğlunu, eşini karşılamak için evine geri dönmek isteyen hastaların ve hastalarına ayırdığı toplam muayene süresini neredeyse 10 dakikaya indiren doktorların da sayısı giderek artıyor. Sonuç mu? Daha az doğru tanı ve tedavi. Daha az şifa sağlayıcı sonuç, daha çok tıbbi komplikasyon. Daha fazla sorunlu hasta, mutsuz doktor...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!