Güncelleme Tarihi:
* Dizinin ellinci yılına özel hazırlanan bu bölümünde rol almak nasıl bir duygu?
- 50’nci yıl özel bölümünde rol almak müthiş heyecan verici. Bir parçası olabildiğim için kendimle gurur duyuyorum. Altmışlı yıllarda başlayan ve bugünlere kadar gelen bu dizi, parçası olan herkes için bir itibar kaynağı olmuştur. Harika bir format ve harika bir fikir.
* “The Day of the Doctor”da David Tennant ve Billie Piper’la yeniden buluşuyor, John Hurt’ün Doktor’unu da izleme fırsatı buluyoruz. Onlarla birlikte çalışmak nasıldı?
- Billie ile daha önce de çalıştım. David’in diğer çalışmalarını ve özellikle Doktor’unu izledim tabii. David müthiş bir aktör, özelllikle Doktor rolünde çok iyi. Epey ilginç, hatta gerçeküstü bir durum var ortada; David’e baktığımda “Tanrım, işte Doktor karşımda duruyor” demişimdir hep. John oyunculuk konusunda bir duayen. Bir başka mükemmel bir Doktor ve aynı zamanda çok iyi bir insan. Bence bu diziyle ilgili olarak dönüp geçmişe baktığımda, rol aldığım sürece en büyük şansımın, bu kadar kaliteli oyuncularla birlikte çalışmak olduğunu düşüneceğim.
* Doktor’u ve yol arkadaşlarını canlandıran oyuncular arasında herhangi bir rekabet var mı?
- Hayır, birbirimizle yarışmıyoruz biz. Örneğin hikayede, Onuncu ve Onbirinci Doktor’ların sonik tornavidalarını kıyasladıkları komik bir bölüm var ama ekran gerisinde aramızda herhangi bir rekabet yok. Hepimiz çok eğlendik. David’i yeniden uzun paltosu ve Converse’leriyle görmek çok hoştu. John bir bakışıyla size pek çok şey anlatan biri. Billie ise... Billie’ye bayılıyorum. Biz çok eğlendik.
* Bir kenarda oturup rolünüzü canlandırmayı beklerken “Aman Tanrım, bunu gerçekten yapıyor muyum ben şimdi” dediğiniz anlar oldu mu hiç?
- Elbette. Doctor Who’yu çekerken “Vay canına! Şu an Doctor Who’nun çekimlerindeyiz; biraz ötemde David Tennant duruyor, şurada John Hurt var, biraz ötemde Billie, şurada da bir Redgrave’i görüyorum” dediğiniz anları sıkça yaşarsınız. Dizinin çekimleri sırasında bu tür anlar çok olur. Ama bence işin en eğlenceli kısmı çekimler sonrasında bize kalan zamandır. David’le vakit geçirmek çok hoşuma gitti. Tam da diziden ayrılmak üzere olduğum bir zamanda bu deneyimi yaşamam ve onun kendi deneyimlerini paylaşması güzeldi çünkü Doktor’u canlandırmak tamamen kişisel bir deneyim. “Senin için nasıl bir şeydi” diye sormak çok güzeldi, gerçekten aydınlatıcı oldu.
KAMERAMANIMIZ ZOR ANLAR YAŞADI
* Tehlikeli sahnelere gelecek olursak; Trafalgar Meydanı’nda kalabalık bir grubun önünde TARDIS’te asılı olarak havada sallanırken çekilmiş bir fotoğrafınız vardı. Sizi oraya çıkmaya nasıl ikna ettiler?
- Yerden 27 metre yüksekteydim. Nelson Sütunu’nun yarısı kadar bir yükseklik düşünün. Bir kabloyla TARDIS’ten sallandırıldım. Ekibe, oraya çıkmama izin vermeleri için çok dil döktüm ama bu sayede muhteşem bir Londra manzarası izleyebildim. Hava yağmurlu ve rüzgarlıydı ama müthiş keyif aldım. Yine olsa yine yaparım.
* “The Day of the Doctor”, BBC One’da yayınlanacak olmasının yanı sıra 3D televizyonu olanlar için ve bazı sinemalarda gösterilmek üzere üç boyutlu olarak çekildi. Bölümü üç boyutlu çekmek nasıldı?
- Kamera teçhizatı çok daha ağır. Zavallı Joe, yani bizim muhteşem kameramanımız, epey zor anlar yaşadı. Altı-yedi yaşında bir çocuğu her gün omzunda dolaştırmak gibi bir şeydi. Daha fazla zaman gerektirdi, çekimlerin teknik aşamasında her şey daha zahmetli oldu. Ama bu işin pek çok artısı da var ve ben “Doctor Who”da bu tekniğin kullanılmış olmasından mutluyum çünkü başından beri üç boyutlu çekimlere son derece uygun bir format. Bence “Doctor Who” gibi teknolojik gelişmelerin başa baş takip edilmesi gereken bir dizi için çok iyi oldu.
ÖZEL BÖLÜMDE NELER OLACAK
Ellinci yıl özel bölümünde Doktorları, hayatlarının en büyük macerası bekliyor. 2013 yılında Londra Ulusal Galerisi’nde korkunç bir şey uyanmakta; 1562 yılı Elizabeth İngilteresi’nde ölümcül bir komplo uygulamaya konmak üzeredir ve uzayda bir yerlerde kadim bir savaşın yıkım dolu sonuna bağlanmasına çok az bir süre kalmıştır. Doktor’un tehlikeli geçmişi kendisini bir gölge gibi takip ederken bütün gerçeklik tehlike altındadır.