Güncelleme Tarihi:
Podyumların başarılı mankenlerinden Eyşan Özhim, 5 yıldır mesleğiyle evlilik yaşamını dengeli biçimde sürdürüyor. Henüz çocuk sahibi olmayı düşünmeyen güzel manken, ilerde isterse evlat edinebileceğini söylüyor.
Eyşan Özhim’in mankenlik macerası 1990 yılında Türkiye güzellik yarışması sonucunda elde ettiği ikincilik ile başladı. Sekiz yıldır podyumlardan inmeyen Özhim, mesleğini gittiği yere kadar sürdürmeyi planlıyor: ‘‘Aslında ben mankenliğe başladığımda 20 yaşındaydım. Bu meslek için geç bir yaş, çünkü yeni mankenler 15 yaşında bu işe başlıyor.’’ Yüzünün yıllardır eskimediğine inanan 28 yaşındaki Eyşan, hâlâ birçok iş teklifi aldığını hatırlatıyor. Mesleğinde en iyi noktada olduğuna inanıyor. Eyşan, iki yıl önce Paris'te dört ay mankenlik yapmıştı ama ülkesinden ayrı kalamadığı için bu süreyi uzatmadı. Halen merkezi Paris’te bulunan İdol ve Elite Mankenlik Ajansları'na bağlı olarak çalışıyor.
Diğer mankenlerden farklı bir yaşam tarzına sahip olduğunu söyleyen Özhim, beş yıldır evli. Mesleği ve evliliği arasında iyi bir denge kurduğunu belirten güzel manken, evliliğinin mesleğini ilk yıllarda olumsuz yönde etkilediğini de itiraf ediyor. Özhim, bazı ünlülerle görünüp isim yapan mankenlerden olmadığı için çok iş kaçırdığını söylüyor: ‘Bana, 'İnsanlar seni tanımıyor, çıkıp biraz etrafta dolaş ki tanısınlar' diyorlardı, ama bu benim yapıma pek uygun değil.’’
Çocuk sahibi olmak istemediğini anlatan Özhim, ‘‘Dünyada çok fazla öksüz ve yetim çocuk var.
Böyle bir dünyaya çocuk getirmektense bir gün bu eksikliği bir evlatlık edinerek kapatmayı isterim’’ diyor.
Podyumun renkli dünyasının dışında, Arnavutköy'de Boğaz manzaralı küçük atölyesinde resim çizen Özhim, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar resim bölümünden mezun. Güzel manken, okul hayatıyla başlayan resimle bugüne kadar ilgilendiğini, yaklaşık on yıllık birikim sonucu da önümüzdeki kış ilk kişisel sergisini açacağını anlatıyor. Yağlıboya ve akrelik metoduyla figüratif ve doku üzerinde çalışan Özhim, çağdaş resmi sevmediğini, eski resimlerden hoşlandığını belirtiyor. Ona göre, ‘‘İnsan resme bakar bakmaz anlatılmak isteneni anlamalı. Yani resim bir anlatım şekli olduğu için kapalı olmamalı.’’