Röportaj: Sema DENKER
Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2006 00:00
Mehmet Ali Erbil, iki aylık oğlu Ali Sadi ve eşi Tuğba Erbil’le beraber ilk kez Kelebek’in konuğu oldu. Üçüncü kez baba olmanın heyecanını anlatan Erbil, oğluna ’Paşam’ diye hitap ediyor. İşte çekirdek aile Erbiller’den çok özel görüntüler ve açıklamalar.
Ali Sadi size çok benziyor...- M.A.Erbil: Evet herkes öyle söylüyor. Özellikle çocukluk resmimi görenler onu bana çok benzetiyorlar. Fakat Ali Sadi daha asık suratlı. Baksanıza kaşları çatık. Küçükken benim de kulaklarım büyükmüş.
- Tuğba Erbil: Onun kulakları büyük değil ki. Çocuğu kepçe kulaklı yaptı. (Gülüşmeler)
- M.A.Erbil: Ne yaptın hamileliğinde, Okan’a (Bayülgen) mı baktın da çocuğun kulakları bu kadar büyük oldu. (Gülüşmeler)
n Galiba, bebeğin fotoğraflarını Okan Bayülgen çekecekmiş...- T. Erbil: Aramızda öyle bir konuşma geçti. Ali Sadi biraz daha büyüsün, Okan fotoğraflarını çekecek. Okan çok güzel fotoğraf çekiyor.
- M.A.Erbil: Oğlumun fotoğraflarını Okan amcası çekecek. İsmini de kulağına Nihat Doğan amcası söyledi. Nihat, Sadi’nin kulağına Kuran okudu...
n İki kız çocuktan sonra erkek evlada sahip olmak size özel bir şeyler hissettirdi mi?- M.A.Erbil: Hayır. Çünkü ben kızlarımdan çok hoşnuttum. Erkek çocuğun tek farkı soyadının devam edecek olmasıdır. Tek özel durum Ali Sadi’nin Erbil soyadını devam ettirecek olması.
n Siz de doğuma girdiniz mi?
- M.A.Erbil: Yok, Türk filmlerindeki gibi kapıda bekledim. Sesini duyduktan sonra içeri girdim. Ama büyük kızım Sezin doğum anında hep içerideydi. Tuğba’nın yanından hiç ayrılmadı. Hatta Tuğba’nın annesi ve kız kardeşi de içerideydi. Onlar doğurttular, ev doğumu gibi oldu.
- T. Erbil: Açıkçası ben de Mehmet Ali’nin doğuma girmesini istemezdim. Zaten Mehmet Ali’nin desteğini her zaman yanımda hissettim. Sezin’in içeride olması benim için çok özeldi. Mehmet Ali’nin oğlunu kucağına aldığı sahneyi hayatım boyunca unutamam.
- M.A.Erbil: Yasmin’in doğumunda İstanbul dışındaydım. Sezin dünyaya geldiği zaman da böyle kapıda beklemiştim. Ama o zaman 23 yaşındaydım ve hiçbir şey anlamadım. Şimdi olgunluk döneminde böyle bir heyecan yaşamak beni acayip etkiledi.
n Doğumhane kapısında beklerken sigara da içtiniz mi?
- M.A.Erbil: Tabii canım, içilmez mi? Hayatında hiç sigara içmeyen Nihat Doğan bile benimle beraber sigara içti. Anlayacağın bizim doğum, Yeşilçam filmi gibiydi. Kapı önünde volta attık, sigara içtik... (Gülüşmeler)
- T. Erbil: Mehmet Ali beni hiç yalnız bırakmadı. Suyum geldiğinde de beni sakinleştiren ilk kişi oydu. Bir Türk restoranında
yemek yiyorduk. Çok kalabalık bir guruptuk. Birden suyum geldi. Mehmet Ali sakince beni aldı otele götürdü. Küveti sıcak suyla doldurduk ve ben içine girdim. Doktorum ne söylediyse sakince hepsini yaptı. Doğumun her anını dakika dakika beraber yaşadık. Allah’a şükür hiç sıkıntı yaşamadık.
ALİ SADİ’DEN SONRADAHA DİNGİN OLDUM
n Tek sıkıntıyı sizin kaldığınız otelin karşısındaki binada meydana gelen patlamadan dolayı yaşadınız galiba?
- M.Ali Erbil: Evet. Birisi kaldığı daireyi havaya uçurup intihar etmeye çalışmış. Şiddetli bir patlama oldu. Ben deprem oluyor falan zannettim. Çocuğu kaptığım gibi aşağı indim. Bir baktım ki bütün Amerikan medyası orada. Bizim otelin de içinde bulunduğu sokağı kapattılar. Ne girebiliyorsun, ne çıkabiliyorsun. Bir süre otelde hapis kaldık.
Film gibiydi her şey.
n Peki, iki aydır evin içinde neler yaşanıyor, düzeniniz değişti mi?
- M.Ali Erbil: Tabii ki, şimdi her şey daha farklı. Tuğba’yla da ilişkimiz çok farklılaştı. Sonuç olarak ortak bir yavrumuz var. Birbirimize karşı daha sevgi doluyuz, daha anlayışlıyız. Ali Sadi’nin dünyaya gelmesiyle beraber tam bir aile olduk. Ali Sadi çok değiştirdi beni. Çok daha dingin ve huzurluyum.
n Hamileliğiniz döneminde sizinle röportaj yaptığımızda Mehmet Ali’nin çok ilgili bir baba olacağına inandığınızı söylemiştiniz. Tahminleriniz doğru çıktı mı?
- T. Erbil: Ben onun iyi, ilgili bir baba olacağını biliyordum, çünkü kızlarına nasıl davrandığını, onlarla nasıl bir diyalog içerisinde olduğunu görüyordum. Ali Sadi dünyaya geldikten sonra ilk 40 günü bir arada geçirdik. O dönem Mehmet Ali’nin bana inanılmaz desteği ve yardımı oldu. Sonuç itibariyle kendisi benden daha tecrübeli. Bebeğin nasıl tutulması gerektiğini benden daha iyi biliyor. İlk başta benden daha güzel tutuyordu bebeği. Çocuğu emzirirken, gazını çıkarırken hep bana yardım etti. Mehmet Ali’nin yardımı beni çok rahatlattı.
- M.A.Erbil: Babanın tecrübeleri hemen devreye girdi. Çocuk nasıl tutulur, nasıl emzirilir. Her şeyi öğrettim Sütlü Nuriye’ye.
n Sütlü Nuriye mi?
- T. Erbil: Evet. Sütlü Nuriye benim. (Gülüşmeler)
- M.A.Erbil: Ali Sadi’yi ne zaman görsem, annesinin memesinde. Sütlü Nuriye’den hiç kopamıyor. Yardımcı mama da almadığı için devamlı memeyle yaşıyor. Bu sütler kesilmeden bir tane daha çocuk yapalım diyorum. Gerçekten! Ben çok seviyorum kalabalık aileyi. Belli olmaz, bir tane daha yapabiliriz. Allah bana sağlık versin. Ben çalışır, bakarım hepsine. Hiç problem değil.
- Tuğba Erbil: Yok canım. Allah sağlık, uzun ömür versin, bir tane yeter...
Yaş farkı sorun olmazn Ali Sadi ile aranızdaki yaş farkı sizi endişelendiriyor mu?- M.A.Erbil: Hayır. Tabii ki, aramızda yaş farkı çok fazla. Benim de çok hızlı bir iş hayatım olduğu için oğlumla aramızda çok uçurumlar olacağına inanmıyorum. Çünkü ben de kendini hep yenileyen, çağa ayak uyduran birisiyim. Enerji açısından da bir fark olacağını sanmıyorum. Ben 120 yaşına kadar oğlumla basketbol oynayabilirim. (Gülüşmeler) Vallahi oynarım. Ama 120’den sonrası için garanti veremem. Çünkü ondan sonra birazcık yaşlanmış olurum. Ama Kurbimle çok güzel zamanlar geçireceğiz, buna inanıyorum.
n Oğlunuza Kurbi mi diyorsunuz. Nedir Kurbi?
- M.A.Erbil: Kurbağa... O küçük kurbağa, ben büyük kurbağa... (Gülüşmeler)
Ressam Ali Sadi Paşa- Ali Sadi’nin hangi mesleği yapmasını istersiniz. Onu sürekli ’Paşam’ diye seviyorsunuz da...
M.A.Erbil: Onu ressam yapacağız. Ali Sadi Paşa... (Gülüşmeler)
T. Erbil: Amerikan Başbakanı olacak o...
M.A.Erbil: 40 yaşında olabilir. Ben de onu görebilirim... Şaka bir yana ülkeme faydalı bir evlat olsun, ne iş yaparsa yapsın. Ama benim gibi çok hareketli olacağı kesin. Şimdi bile bir dakika durmuyor. Kıpır kıpır. Bana çok benziyor.
- Çapkın olma ihtimali de yüksek tabii...
M.A.Erbil: Şorgöz olacak... (Gülüşmeler)
- Şorgöz de nedir?
M.A.Erbil: Azerice çapkın demek...(Gülüşmeler)
T. Erbil: Genler o konuda biraz hasarlı geliyor, olabilir yani.
M.A.Erbil: Dededen geliyor.
T. Erbil: Sadece dede mi? Baba, amca, hepsi...
- Mustafa Bey de mi çapkındır?
M.A.Erbil: Ağabeyim acayip çapkın adamdır. O nöbetçi çapkın.
T. Erbil: Gizli kahramandır o. Hatta Mehmet Ali’den de daha çapkındır. Ben öyle biliyorum tabii. Dolayısıyla Ali Sadi’nin de çapkın olma ihtimali yüksek.