Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 15, 2004 00:48
Onun için ‘Efsane DJ’, ‘Dünya’nın bir numaralı DJ’i’, ‘Elektronik müziğin devi’ gibi tanımlamalar yapıyorlar. 2001 yılında Music Magazine dergisi tarafından dünyanın en iyi DJ’i seçildi. Geçtiğimiz yıl DJ Magazine tarafından yapılan sıralamada 2. sıradaydı.
DJ Sasha 15 Mayıs Cumartesi, Smirnoff Experience Partisi’nde çalmak için İstanbul’a geliyor. Fanatikleri tarafından sabırsızlıkla beklenen Sasha İstanbul’daki heyecanlı kalabalıkla tekrar karşılaşmak için can attığını söyledi. Smirnoff votkanın elektronik müzik yayını yapan Radyo FG 93.7 ile birlikte düzenlediği Parkorman’daki partide Sasha’ya Türkiye’den DJ Tarkan eşlik edecek.
Sizin için efsane DJ ya da dünyanın 1 numaralı DJ’i diyorlar. Neden?
- Bir numara olduğum doğru değil. Yalnızca kendi çapımda başarılıyım ve bu da çok hoşuma gidiyor.
Kaç yıldır DJ’lik yapıyorsunuz? Tarzınızı nasıl oluşturdunuz?
- 18 yıldır DJ’lik yapıyorum. Tarzım Spooky, Future Sound of London, Underworld, Leftfield ve William Orbit gibi sanatçılar sayesinde oluştu. Onların albümlerini dinlediğimde ‘İşte benim yapmak istediğim müzik bu’ dedim. Ayrıca Abba’yı da seviyorum, kalbimde kesinlikle farklı bir yerleri var. Son zamanlarda ise çocukken çok severek dinlediğim Fleetwood Mac, ELO ve Supertramp’i yeniden keşfettim. Müzik yaptığım zaman farklı tarzları karıştırmaktan hoşlanıyorum. House, trance, progressive house ve breaks türlerinin arasında bir yerdeyim.
Son zamanların yükselen müzik tarzı nedir?
- Trance yükselişte. Ancak yine de progressive müziğin fanatikleri hálá var.
Evinizde kendinizle baş başa kaldığınızda ne dinliyorsunuz?
- Talk Talk ve Spirit of Eden dinliyorum. Bir de güzel bir Bob Marley albümü. Fleetwood Mac ‘Rumours’ gibi pek çok eski albümlerim var ve onlar hep benim favorim olarak orda olmalılar. Ben bu şarkılarla büyüdüm.
Avrupa ve diğer kıtalar arasında belirgin farklılıklar olduğuna inanıyor musunuz?
- Her kıtanın, her şehrin kendine özgü özellikleri, farklılıkları var. Ama benim favorim her zaman için Amerika. Orda farklı bir atmosfer var. New York benim için çok şey ifade ediyor. 1996-2000 yılları arasında Club Twilo’daydım. Oranın kalbimde ayrı bir yeri vardır. Dürüst olmak gerekirse, Twilo kapandıktan sonra New York’ta çalacak başka bir yer bulamadım.
Elektronik müziğin geleceğinden umutlu musunuz?
- Yok olmayacak. Ama daha fazla da popülerleşemez. Rock müzik gibi yani. Rock müziğin öldüğünü ya da öleceğini söyleyebilir misiniz?
Daha önce İstanbul’a iki kere gelmiştiniz. Buradaki dinleyicileri nasıl buluyorsunuz?
- Mükemmel. Tekrar çalmak için can atıyorum.
Kulüp kültürüyle yeni tanışmış ‘taze’ bir kitleye müzik yaptığınızda neler hissediyorsunuz?
- Kesinlikle daha heyecanlılar. Bu gece hep birlikte Parkorman’ı sallayacağız.