Diyetin 70 yıllık serüveni

Güncelleme Tarihi:

Diyetin 70 yıllık serüveni
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 04, 2004 00:00

Åžimdi iyi düşünün, ninelerinizin annelerinden diyet reçetesi aldıklarını hiç duydunuz mu? Ninelerinizin ayna karşısına geçip ‘Eyvah kilo almışım. Hemen rejime baÅŸlamalıyım’ dediklerine hiç tanık oldunuz mu? Ya da geçen yüzyıllarda yaÅŸanmış aÅŸkları konu alan romanlarda diyet yapan kadın kahramanlara hiç rastladınız mı?ÖrneÄŸin ‘ÇalıkuÅŸu’ romanının kahramanı Feride’nin lise öğrenciliÄŸi sırasında, Kamuran’ın getirdiÄŸi çikolatalı fondanları atıştırırken kilo derdine düştüğünü okudunuz mu? Bu sorulara vereceÄŸiniz tek cevap ‘Hayır’ olacaktır. Çünkü dünya kadınları vücutlarının ince olması gerektiÄŸine ancak 1930’lu yıllarda karar verdiler. Bakınız, diyet uygulama merakı 70 yılda nasıl geliÅŸti. 1930 ’lu yıllar: Sınırsız beslenme Taze malzemelerden yapılmış, lezzetli yiyecekler sofraları süslüyordu. Bol yaÄŸ, bol ÅŸeker, bol et, bol meyve ve bol sebze sloganını herkes benimsemiÅŸti. Doktora muhtaç olmamak için iyi beslenmek gerektiÄŸine inanılıyordu. O yıllarda da sebze ve meyvelerin yararı keÅŸfedilmiÅŸti. Kadınların vücutlarını inceltme telaşı henüz baÅŸlamamıştı ama moda dünyasındaki geliÅŸmeler kadınları kiloları konusunda endiÅŸelendirmeye baÅŸlamıştı. Bu dönemde, tıp doktorları portakal suyu, yaÄŸda piÅŸmiÅŸ yumurta, fırında piÅŸmiÅŸ balık, beyaz undan yapılmış ekmek, haÅŸlanmış sebze ve ÅŸekersiz koyu kahveden oluÅŸturdukları diyet listelerini kilo vermek isteyen kadınlara veriyorlardı. Bu saydıklarımızla beslenen kadınların ne kadar kilo verdiklerini tahmin edemeyiz. Belki de sadece kendilerini boÅŸ yere oyalamış oldular.1950 ’li yıllar: Diyet furyasıVesikayla yiyecek maddesi satın alma zorunluluÄŸu ortadan kalkınca, insanlar özledikleri güzel yiyeceklere kavuÅŸmuÅŸlardı. Bisküviler, tatlılar, pastalar, çörekler, börekler sofraları süslüyordu. BaÅŸka ülkelerden ithal edilen özel yiyecekler de kapışılıyordu. Bu arada hazır yiyecek modası da yavaÅŸ yavaÅŸ geliÅŸmeye baÅŸlamıştı. Kısa bir süre sonra kadınlar eski giyeceklerinin dar gelmesinden yakınır oldular. Bu yıllarda diyet uzmanları dünyanın en ünlü kiÅŸileri haline geldiler. Meyve ve proteinli besinlerle hazırlanan diyet reçeteleri kapışıldı. Ve o dönemde ilk kez alkollü içkilerin zararından söz edilmeye baÅŸlandı. Aslında o yıllarda kadınların alkollü içkilerle pek fazla ilgileri yoktu ama gene de diyet uzmanları onlara alkolü yasaklamayı görev bildiler. 50’li yıllar proteinli diyetlerin altın dönemi oldu. 1940’lı yıllar: SavaÅŸ dönemi Ä°kinci Dünya Savaşı yıllarında savaÅŸa giren girmeyen her ülkede yiyecek sıkıntısı baÅŸ göstermiÅŸti. Vesika ile alınan temel gıda maddeleri, genellikle yeterli olmuyordu. Bu dönemde ev kadınları mutfaklarındaki malzemelerle yaratıcılık güçlerini birleÅŸtirip ailelerini doyurma telaşı içindeydiler. SavaÅŸ döneminde artık hangi yiyeceÄŸin hangisiyle iyi gideceÄŸi endiÅŸesi ortadan kalkmıştı. Bu yıllarda et ve balık gibi besin maddelerini yeterli miktarda bulabilmek mucizeydi. SavaÅŸ yıllarında kilo vermek için diyet uygulamaya hiç ama hiç gerek yoktu. Modacılar da o yıllardaki koleksiyonlarında az malzeme ile vücudu ince gösterecek modelleri sunmaya baÅŸlamışlardı. Ä°ÅŸte o dönemde kadınlar vücutlarını inceltmeye iyiden iyiye merak sarmaya baÅŸladılar. Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan sonra kilolu kadınlar için sıkıntılı bir dönem baÅŸladı.1960’lı yıllar: Hazır yiyeceklerin geliÅŸiSavaÅŸtan sonraki 10 yıl içinde insanlar yiyeceklerle özlemlerini gidermiÅŸlerdi. Ama hala pastalar, ÅŸekerlemeler revaçtaydı. Bu arada çalışan kadın sayısındaki artış, pratik yemeklere duyulan ilgiyi artırmıştı. Kolay ve çabuk yapılan aynı zamanda doyurucu yiyecekler, herkesi memnun ediyordu. Tabii kadınlar hariç. Onlar, podyumlarda boy gösteren incecik mankenlere ve sinema perdesinden gülümseyen düzgün vücutlu yıldızlara özenmeye baÅŸlamışlardı. Artık 30 günde ince bir vücuda sahip olmayı vadeden diyet reçeteleri elden ele dolaşıyordu. Hazır yiyeceklerdeki katkı maddelerinin vücutlara yaÄŸ olarak döndüğünü öğrenen kadınlar ÅŸaÅŸkın ve de çaresizdiler.1970 ’lı yıllar: Kalori hesabı gündemdeBeslenme uzmanları, yediklerimizi yeterince yakamadığımızı bu nedenle de kilo aldığımızı ileri sürüyorlardı. Aldığımız kalorileri yakmak için egzersiz yapmalı ve de beslenme alışkanlıklarımızı kalori hesabına göre deÄŸiÅŸtirmeliydik. Bu dönemde parmak hesabı yapar gibi kalori hesaplamaya baÅŸladık. Yemek piÅŸirmek artık sadece bir hobi olmuÅŸtu. Dışarda hazır yiyecekler varken mutfaÄŸa girip saatlerce uÄŸraÅŸmayı hiç bir kadın istemiyordu.1980’ler: YaÄŸsız beslenme abartıldıYaÄŸların vücuda büyük zarar verdiÄŸi iddiası, zihinlere iyice yerleÅŸmiÅŸti. Artık hiç kimse yaÄŸlı yemek yemek istemiyordu. Bu dönemde yaÄŸsız sütler, peynirler marketleri doldurdu. YaÄŸsız beslenmenin kilo almayı önleyeceÄŸine herkes öylesine inanmıştı ki, yaÄŸlar, birdenbire insanlığın en büyük düşmanı sayıldılar. Oysa yağın da vücut için lüzumlu olacağı kesindi. Bu yıllarda günde bin kalori alarak zayıflamak moda oldu. Bir çok yiyecek yasaklandı. Ä°nsanlar, kilo vermek uÄŸruna kendilerini yarı açlığa mahkum ettiler. 1990’lar: SaÄŸlıklı beslenme dönemiSofralardaki fırtına dinmiÅŸti. Dün beslenme uzmanları ve tıp doktorları saÄŸlıklı beslenmenin önemini anlatmak için kütüphaneler dolusu kitap yazdılar ve hala yazıyorlar. YaÄŸ, ÅŸeker ve unlu maddelerin kısıtlanmasıyla insan saÄŸlığının da korunacağı düşüncesi zihinlere yerleÅŸti. Artık yiyecekleri iyi ya da kötü diye ayırmıyoruz. Sadece yiyecek türleri arasında bir denge kurmaya özen gösteriyoruz. Ancak ÅŸu hızlı beslenme furyası, tüm dünyada büyük bir sorun olmayı sürdürüyor. Özellikle batı ülkelerinde hızlı beslenme yediden yetmiÅŸe herkesi ÅŸiÅŸmanlatıyor. Ve de tehlikeli boyutlara ulaÅŸan ÅŸiÅŸmanlık problemi yeni diyet reçetelerinin hazırlanmasını zorunlu kılıyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!