Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2007 00:00
Erişkinlerin dişlerini kaybetmelerine yol açan etmenler arasında yüzde 70’le dişeti hastalıkları birinci sırada. Aslında dişeti hastalıklarının tedavisi çok kolay, başlıca nedeni ise ağzın yeterince temizlenmemesi. Milyonlarca bakterinin diş yüzeylerinde, dişetiyle birleştiği noktalarda birikintiler oluşturması. Neyse ki tedavide önemli gelişmeler sürüyor. Hastaların kan ve kemikleri kullanılarak sağlıklı dokular elde ediliyor.
Yeditepe Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selçuk Yılmaz, sağlıklı dişetini anlamanın kolay olduğunu söylüyor: Genellikle açık pembe renklidir. Mat, yüzeyi portakal kabuğu görünümünde, sert kıvamlı, diş yüzeyinde kalınlaşmadan bıçak sırtı gibi sonlanır ve kanamaz.
Dişlerin düzenli ve etkili fırçalanmaması sonucunda diş yüzeylerinde ve dişetlerinde biriken bakteriler, dişeti iltihabına yol açar. İltihap dişetinin görünümü değiştirir. Daha kırmızı, parlak ve şiş görünmesine neden olur. Kanama yapar. İltihap genellikle dişlerin arasındaki dişetinden başlar ve yayılır. İltihaplı dişeti fırçalama sırasında, sert gıdalar yerken ve bazen de kendiliğinden kolayca kanar. Dişeti iltihabına gingivitis denir. Hastalık ilerler, dişi destekleyen diğer dokulara yayılır ve kemik erimesi olursa, halk arasında piyore adıyla da bilinen periodontal hastalık meydana gelir.
İYİ YAPILMAYAN TEMİZLİK DİŞETİ HASTALIĞINA DAVETİYE
Dişeti hastalığının belirgin sonuçlarından biri de dişetlerinin çekilmesi, köklerin ortaya çıkmasıdır. Ağız kokusu meydana gelir. Kanamalar artar, dişler yer değiştirir, araları açılır ve sonunda kaybedilir.
Prof. Dr. Yılmaz, "Dişeti hastalığının en önemli sebebi, ağzın yeterince temizlenmemesi nedeniyle dişlerin yüzeylerinde ve diş-dişeti birleşiminde biriken milyonlarca mikroptan meydana gelen birikintiler (mikrobiyal dental plak). Bu plak temizlenmezse, mikropların ürettiği zararlı maddeler dişeti hastalıklarına neden olurlar. Ağız bakımı yetersiz bireyler dişeti iltihapları ile daha sık karşı karşıya kalabilir" diyor.
Yumuşak gıdalar daha az çiğnenir ve dişlere yapışır. Böylece diş yüzeyindeki tabakalaşma hızlanır, kalınlaşır. Şekerli yiyecek ve içecekler de aynı etkiye sahip. Birincil neden olmamakla birlikte, genetik faktörler hastalığı etkileyebilir. Bazı kişilerin diğerlerine kıyasla dişeti hastalıklarına daha yatkın oldukları biliniyor. Prof. Dr. Yılmaz, ailesinde diş eti hastalığı bulunanların, çocuklarına genç yaşta diş hekimine gitme alışkanlığı kazandırması gerektiğini hatırlatıyor. Hastalık genetik geçişliyse de doğru bakım, temizlik ve kontrollerle önlemek mümkün.
Sigara tiryakiliği, dişeti hastalıklarının gelişmesindeki risk fartörlerinden. Epilepsi, kalp hastalıkları, hipertansiyon ve organ nakli gibi çeşitli sistemik hastalıkların tedavisi amacıyla kullanılan ilaçlar da dişetlerini etkileyebilir, dişeti iltihabı gözlenebilir. Ayrıca hormon, kan, deri gibi sistemik hastalıklar sonucu ağızda çeşitli lezyonlar gelişebilir. Bölgesel ya da yaygın dişeti çekilmeleri görülebilir.
Dişeti hastalıklarında iltihap ilerlediğinde derin dokuları etkileyebilir. Dişi destekleyen kemikte erimeler meydana gelir ve periodontal hastalık oluşur.
Hastalık sonucunda kaybedilmiş veya hasar görmüş ağız dokuları yeniden yapılandırılıyor. Diş çevresindeki dokuları yeniden inşa etmek için son zamanlarda hücre ve dokuların gelişim sürecini taklit eden maddelerden yararlanılıyor. Yara iyileşmesindeki hücresel gelişmelerin aydınlatılması ve doku mühendisliği yeni teknikleri de beraberinde getirdi. Tedavide mine matriks proteinleri ve hastanın kendi kanı kullanılmaya başlandı. Özellikle kandan elde edilen, büyüme faktörü ve trombosit açısından zengin plazma, kemik veya kemik benzeri materyallerle karıştırılarak diş çevresindeki sorunlu bölgeye uygulanıyor. Bu yöntem, kök ucuna kadar kemik erimesi gözlenen, umutsuz diş kategorisine giren, çene kemiklerinde erime gözlenen vakalarda dahi başarılı sonuçlar veriyor. Operasyondan 6-8 ay sonra yeni destek yapılar oluşuyor. Diş tekrar yerine tutunuyor.
Tedavide ilk adım: Temizlik
Tedavinin ilk aşaması, hastalığın esas etkenini ortadan kaldırmak. Diş etrafındaki tabakalaşmayı fırça, diş ipi ve arayüz fırçası kullanarak temizlemek. Dişhekiminden de yardım almak mümkün. Başlangıç tedavisi olarak isimlendirilen bu aşama, periodontal işlemlerin de temeli. Bu işlem basit dişeti iltihaplarının önlenmesi için yeterli olabiliyor. Hastalığın ilerlediği vakalarda periodontal operasyonlar yapılıyor. Tedaviden sonra üç ila altı aylık aralarla sürekli kontrol gerekiyor.
Sağlıksız diş ve ağız bütün vücut sistemini bozuyor
Genel vücut sağlığı ile ağız ve diş sağlığı arasında yakın bağ bulunuyor. Kalp ve böbrek yetmezliği, şeker ve ülser gibi sistemik hastalıklar ağız sağlığını da etkiliyor. Dişeti hastalığı bulunanlarda koroner damar hastalıkları daha sık görülüyor. Gerektiği gibi yapılmayan ağız ve diş bakımı, sistemik hastalıkların tedavisini güçleştirebiliyor ya da hastalık nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflaması, dişlerimizin kaybına yol açabiliyor. Özellikle iyi kontrol altında tutulmayan şeker hastalarında, ağız bakımının aksaması, ağız ve dişlerde dönüşü olmayan hasarlar yaratabilir. Bu durum kandaki glikoz düzeyi kontrolünü zorlaştırıyor.
ENFARKTÜS HABERCİSİ
Türk Periodontoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Yaşar Aykaç, bazen kalp krizi ağrısıyla diş ağrısının birbirine karıştırıldığını söylüyor: "Ağrı, ağrı kesicilerle geçiştirilmeye çalışılırken, hasta hayatını kaybedebilir. Araştırmalara göre, enfarktüs ağrılarının yüzde 6’sı dişe vuruyor. Diş doktoru bunu hemen anlayabilir. Bu nedenle, hastalara diş ağrılarını kendi kendilerine geçirmeye çalışmalarını asla önerilmiyor."
Temizliği yapılmayan ve bakımına yeterince özen gösterilmeyen sağlıksız diş ve diş etleri vücutta enfeksiyon odağı oluşturması nedeniyle diğer doku ve organları da olumsuz etkiler. Diş çürükleri, sinüzit, bademcik iltihabı, romatizma, kemik erimesi, diyabet (şeker hastalığı), solunum sistemi, kalp hastalıkları ve sindirim sorunları gibi önemli hastalıklara yol açıyor.