Ezgi BAŞARAN
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2007 00:00
Birkaç ay önce Almanya’da yaşayan Faslı bir kadın, kocasından sürekli dayak yediğini ve hayatının tehlikede olduğunu söyleyerek boşanmak istedi. Alman hakim makemede şöyle dedi: "Siz Fas kültüründe yetiştiniz. Böyle durumlar sizin kültürünüzde normaldir. Kuran’ın Nisa Suresi’ne göre kadının üzerinde erkek hákimiyeti vardır." İşte özellikle Batı ülkelerinde, başka uluslardan kadınların şiddet görmesini onların kültürüne, dinine bağlayan, başka kültürlere müdahale etmemek adına bunu hoşgörmeye kadar gidebilen bir bakış var.
Günümüzde birçok kadın hareketi, bu bakış açısıyla mücadele ediyor. Aile içi şiddetin belli bir kültüre, sınıfa, eğitim düzeyine, ülkeye, dini aidiyete özgü olmadığını, dinin ve kültürün şiddet için bahane olarak kullanılmaması gerektiğini söylüyorlar. Müslüman Kadınların Güçlenmesi (WEMC) adlı platformun direktörü, Hong Kong Üniversitesi Güneydoğu Asya Araştırma Merkezi Direktör Yardımcısı, antropolog Vivienne Wee ve Özgür
Seçim Katolikleri adlı derneğin üyesi Francis Kissling, aile içi şiddetle ilgili bu tür klişelere her fırsatta karşı çıkıyor. Onlara göre aile içi şiddet her kültürde, dinde, eğitim grubunda, dünyanın her yerinde görülen bir fenomen. 26 Kasım Pazartesi günü Santralistanbul’da düzenlenecek Kadınlara Yönelik Şiddet’in Kültürel Gerekçelerini Reddetmek isimli uluslararası foruma katılacak Wee ve Kissling’le konuştuk.
VIVIENNE WEERecm Yahuditöre cinayeti Hıristiyan, namus cinayeti Hindu kültüründe doğdu
Eğer bir adam gelip bana karımı dövüyorum, çünkü çevremdeki herkes bunu yapıyor derse, ona şöyle derim: Herkesin böyle davranıyor olması, bu davranışın doğru olduğunu göstermez. Kadına şiddetin sosyal bir norm haline gelmesi, evrensel insan haklarını ihlal etmektir. İnsan hakları dünyanın çeşitli yerlerine göre değiştirilip yorumlanamayacağı gibi, kadın hakları da yorumlanamaz. Biz Asyalıyız, kendi değerlerimiz ve kurallarımız var diyemeyiz, değil mi?
Aile içi şiddet, kesinlikle belli bir kültüre ait bir sorun değil. Bunu Birleşmiş Milletler de kabul etti. Ama şiddeti uygulayanlar tarafından kültür böyle bir mazeret olarak sunuluyor.
ÇİN’DE EZİYET KAYINVALİDEDENAile içi şiddet, birkaç kabile dışında dünyanın her yerinde var. Bazı yerlerde daha çok rastlanıyor, bazı yerlerde daha az. Bu tür şiddetin ne eğitim düzeyiyle, ne parayla, ne kültürle ilgisi var. Hepsini delip geçiyor, hepsinin üstüne çıkıyor. Evrensel bir fenomen. Şiddetin içeriği, uygulanış biçimi ve sıklığı toplumdan topluma değişir. Örneğin Çin ataerkil bir toplum. Mülk ve iktidar sahibi olan her zaman erkektir, erkekler kadınlardan daha değerlidir. O nedenle Çinli erkeklerin çoğu, kadınlara şiddet uygulamayı hak sayarlar. Bu ülkede kadınların da birbirine şiddet uyguladığını görürüz. Örneğin kayınvalide geline hem fiziksel hem de ruhsal eziyet eder. Çünkü onun için en değerli şey, toplumda var olduğunu kanıtlayan tek şey, oğludur ve şimdi onu başka bir kadınla paylaşmak zorunda kalmıştır. Bu neyi gösteriyor, kadına uygulanan şiddet tamamen sistemle ilgili. Erkeklerle ilgili değil.
AİLE İÇİ ŞİDDET KLİŞELERİNE SAVAŞ İslam ülkelerinin aile içi şiddet karnesinin iyi olmadığı doğru, ama bugün İslam ülkeleriyle anılan ve kınadığımız birçok şey başka kültürlerde doğdu. Örneğin kadınların recm edilmesi Tevrat’ta yazan ve Yahudiler tarafından uygulanan bir eylemdi. Namus cinayetleri Hindu kültüründe vardı, töre cinayetleri Roma Katolik Kilisesi’nin hoş gördüğü, Yunanistan’da, İtalya’da, İspanya’da uygulanan bir adetti.
Benim başında olduğum Müslüman Kadınların Güçlendirilmesi (WEMC) platformu, aile içi şiddetle ilgili bütün stereotiplere savaş açmış durumda. Dünyanın çeşitli yerlerine gidip bunun belli bir kültüre, belli bir dine özgü bir durum olmadığını anlatıyoruz. Batılıların ima ettiği gibi aile içi şiddet İslam’la ya da az gelişmişlikle ya da fakirlikle açıklanamaz. Araştırmalar ve istatistikler bunu gösteriyor. O yüzden kadınlara diyoruz ki insan hakları, kadın hakları, Batı’dan ithal edilen kavramlar değil. Dünyada varolduğunuz süre içinde bu hakların hepsine sahipsiniz, hakkınızı arayın ve savunun.
FRANCES KISSLINGİncil Kuşağı denen bölgede aile içi şiddet normal karşılanır
Batı’nın aile içi şiddet "öteki"nin problemidir, azgelişmiş ülkelerde olur, biz medeniyiz" gibi bir tavır içinde olduğunu görüyorum. Ama bu gerçek değil. Avrupa’ya, ABD’ye bakın. Şiddet gören, tecavüze uğrayan, öldürülen birçok kadın görürsünüz. Yakın zamanda Başkan George W. Bush, Sağlık Bakanlığı’na üst düzey bir atama yaptı. Son derece muhafazakar olan Hager adlı bu diplomatın karısı çıktı ve şu açıklamayı yaptı: "Yıllardır aralıksız olarak bu adamdan şiddet görüyorum. Beni dövdü ve tecavüz etti. Şimdi onu terk ediyorum." Yani aile içi şiddet ne Müslüman ailelere, ne de eğitimsiz ve fakirlere özgü bir olgu.
KİLİSENİN KINADIĞINI DUYAMAZSINIZSize başka bir örnek daha. ABD’de İncil Kuşağı dediğimiz coğrafi bir bölge var. Güneydeki eyaletler Arkansas, Alabama, Kuzey Florida ve Teksas’ı kapsıyor. Buradaki nüfusun çoğunluğu Evanjelik köktenciler. Onların dini ideolojisi İncil’i kelime kelime hayata geçirmekle oluşmuş.
İncil’deki Aziz Paul’un söylediği bir cümleyi de şöyle yorumluyorlar: "Kadınlar kocasına boyun eğmek zorundadır. Nasıl ki İsa kilisenin başıdır, erkek de ailenin başıdır." Buradan da anlayacağınız gibi kadınlar ve çocuklar evin erkeği ne isterse onu yapar. Erkeğin hem çocuklara hem de karısına bir miktar şiddet uygulaması normal karşılanır. Karısını dövdü diye kimse adamı kınamaz. Çünkü onlara göre İncil, ailelerinin temelini korumak için bunun gerekli olduğunu söylemiştir. Hatta bu bölgedeki erkekler şöyle düşünür: "Kadınlar kontrol altında olmayı, birkaç tokat yemeyi takdir ederler, kıymetini bilirler. Çünkü bu onları önemsediğimiz anlamına gelir. Her kadın böyle güçlü bir erkek ister! Eğer iyi bir evlat ve iyi bir eş istiyorsak onlara vurmalıyız!"
Kilise de bu düşünceyi destekler. Bu noktadan baktığınızda köktendinci Müslümanlarla, köktendinci Hıristiyanların pek farkı yok. Bu bölgedeki kiliselere gittiğinizde aile içi şiddeti kınayan, kadın ve erkek eşittir diyen vaazlar duyamazsınız. Hatta bazı radikal din adamları "Aman karılarınızı kontrol altında tutun. Bu dininizin gereğidir" der. Bu bölgelerde şiddet gördüğü için polise giden kadınların sayısı da çok az.
26 Kasım Pazartesi 14.00’te Santralistanbul’da düzenlenecek olan Kadınlara Yönelik Şiddet’in Kültürel Gerekçelerini Reddetmek isimli uluslararası forumda konuk konuşmacı olarak, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için konuyla ilgili kapsamlı raporlar hazırlamış olan, Kadınlara Yönelik Şiddet Konusunda BM Özel Raportörü Dr. Yakın Ertürk de bulunacak. Diğer konuşmacılar Farida Shaheed ve Vivienne Wee (WEMC), Shareen Gokal (AWID), Carol Hagemann-White (Osnabrück Üniversitesi, Almanya), Frances Kissling (ABD), Fatmagül Berktay (İstanbul Üniversitesi) Tel: (212) 292 13 13.