Banu TUNA
Oluşturulma Tarihi: Mart 28, 2009 00:00
Nihayet bahara erdik! Bu mevsim alerjisiyle, yorgunluğuyla, temizliğiyle ama en çok her yere sinen aşk havasıyla meşhur. Bahar demek, aşk demek. Bahar - aşk ilişkisini Sezen Aksu, şarkısında "Ben her bahar aşık olurum, rüzgar olup yağmur olurum" diye anlatır. Buna karşılık halk arasında "Geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları" diye amiyane bir tabir de vardır. Bahar dalları açtı mı, gazete sayfalarında, televizyon haberlerinde, parktaki banklarda birbirine sarılmış, öpüşen çiftlerin görüntüleri yayınlanır.
Demem o ki, 2009 aşk sezonu açılmıştır.
Bilimsel olarak aşkın mevsimi diye bir şey yok elbet. Ama uzmanlar baharın aşka yataklık ettiğini de kabul ediyor. Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden uzman psikolog Şirin Hacıömeroğlu, "Bahar ve yaz aylarında aşık olanların sayısı daha fazla. Yazın bana ’Ben aşık oldum’ diye gelen hastalarım daha çok oluyor. Yazın insanların psikoloğa gitme oranı da daha düşük" diyor. Bu durumda psikolojik olduğu kadar fizyolojik etkenlerin payı var. Güneş ışığının artması, günlerin uzaması, doğanın canlanması insan üzerinde etkili oluyor. Kendilerini daha da iyi hissettikleri için aşık olma ihtimalleri artıyor. Aşkı arıyorsanız, şansınızın en yüksek olduğu günlere girdik, haberiniz olsun. Madem ki geldi bahar ayları, işte size 32 kısım tekmili birden bir aşk paketi.
AŞKIN ÜÇ TİPİ VAR
Hükmeden aşk Karşı tarafı fethetmek, sahip olmak arzusu ön plandadır. Bu tür aşıklar, birlikte olduğu kişiyi sürekli kısıtlayabilir, önüne engeller koyabilir ve kendisinden uzaklaşmasına izin vermeyebilir.
Adayıcı aşk Hükmeden aşkın tam tersi olarak kişi sürekli aşık olduğu kişi için fedakarlıkta bulunur. Kendi bireyselliğinden ziyade aşığının ihtiyaçlarına önem verir.
Birleştirici aşk İnsanoğlu doğası gereği bencildir. Kendi çıkarlarını ön planda tutar. Birleştirici aşkta ise, karşılıklı olarak iki aşık kendi bireyselliklerinden vazgeçerek, karşısındakinin ihtiyaçları ile ilgilenirler.
International Hospital’dan Psikolog Dr. Ferahim Yeşilyurt
Kayınvalideler beynin frontal bölgesiyle değerlendirdiği için gençlerin aşkını anlamıyor
Romantik aşkta serotonin, dopamin, oksitosin gibi hormonların seviyeleri değişiyor. Beynimizde kararları verirken daha çok frontal bölgemizle bu sürece katılırız. Ancak aşk gibi kuvvetli duygular limbik sistemin etkisi ile gerçekleşir. Kayınvalideler evlilik kararını beynin frontal bölgesi ile değerlendirdikleri için gençlerin aşkını anlamaları güç olur. Aşk çok yoğun ve sarsıcı bir duygu. Uzun sürmesi çok kolay değil. Bir süre sonra duraklaması, enerjisini azaltarak sevgiye dönüşmesi beklenir.
AŞKIN YARARLARI
Kalp hızını artırır
Kan dolaşımını hızlandırır
Depresyondan korur
Kendini daha enerjik hissetmeni sağlar
Dünyaya ve insanlara hoşgörüyle yaklaşırsın
Aşılmaz gördüğün sorunların üstesinden gelebilme gücü bulursun
İştahın kesilir, kilo verirsin
Cildin güzelleşir
Manasız bir neşe gelir, yerli yersiz gülümsersin
AŞKIN ZARARLARI
Sadece tek bir kişiyi düşünmekten zihinsel durgunluk yapar
Konsantrasyon kalmaz
Uykusuzluk çekersin
Telefon faturan tavan yapar
Sürekli aynı şeyden bahsettiğin için arkadaşların senden sıkılır
İştahtan kesilir, hasta düşersin
Sakarlık meydana getirir
Dünyanın geri kalanını umursamadığından entelektüel gerileme meydana gelir
Aşkın geçince pişman olacağın kararlar alabilirsin
Hayatta dinlemem dediğin romantik şarkılar dinlemeye başlayabilirsin
AŞKINIZIN ATEŞİNİ ÖLÇÜN
İhtiraslı Aşk Iskalası (Passionate Love Scale), yurtdışında yapılan akademik araştırmalarda sık sık kullanılan bir derecelendirme anketi. Siz de testi cevaplandırdıktan sonra nasıl bir aşık olduğunuzu görebilirsiniz. Bunun için sorulara 1’den 9’a kadar bir puan vermeniz gerekiyor. 1 hiç alakası yok, 9 kesinlikle doğru demek. Size en yakın puanı seçin ve tüm soruları cevaplandırdıktan sonra puanlarınızı toplayın.
1. Beni terk ederse çok derin bir çaresizlik hissederim.
2. Bazen düşüncelerimi kontrol edemediğimi, tüm zihnimin takıntılı biçimde ona yöneldiğini hissediyorum.
3. Onu mutlu edecek bir şey yaptığımda ben de mutlu oluyorum.
4. Başkasıyla olacağıma onunla olmayı tercih ederim.
5. Başkasına aşık olduğunu düşünürsem çok kıskanırım.
6. Hakkındaki her şeyi bilmeye can atıyorum.
7. Onun ilgisini hep üzerime çekmek için sonsuz bir arzum var.
8. Bence o mükemmel bir sevgili.
9. Bana dokunduğunda vücudum hemen tepki verir.
10. O her zaman aklımda.
11. Beni, düşüncelerimi, korkularımı ve umutlarımı bilmesini istiyorum.
12. Beni arzuladığının işaretlerini her zaman görmek isterim.
13. Ona karşı çok güçlü bir çekim hissediyorum.
14. İlişkimde işler yolunda gitmediğinde aşırı derecede depresif oluyorum.
Puanlama
106-135:Aşırı tutkulu.
86 - 105: Tutkulu
66 - 85: Ortalama
45 - 65: Soğuk
15 - 44: Aşırı soğuk
Son bulgu: Ömür boyu aşk mümkün
Aşkın ömür boyu sürmesi temenni edilir, sonsuz aşktan bahsedilir ama bu aslında çok az çiftin başarabildiği bir şey. Bilim adamları, az sayıda çiftin 20 yıl sonra bile ilk günkü kadar aşık kalabildiğini saptadı. New York’taki Stony Brook Üniversitesi’nden bir ekip, 20 yıldır birlikte olan çiftlerin beyinlerini taradı ve bulguları taze aşıklar ile karşılaştırdı. Yıllanmış çiftlerin 10’da birinin, ilişkisinin daha başında olan çiftlerle aynı kimyasal reaksiyonları gösterdiğini saptadı. Daha önceki araştırmalar, aşkın ilk aşamada insanın ayaklarını yerden kestiğini, bu ilk heyecanın 15 ay içerisinde dereceli olarak azaldığını gösteriyordu.
Bu araştırmada yeni ve eski çiftlere, eşlerinin resimleri gösterildiğinde beyinlerinin nasıl tepki verdiği gözlemlendi. Yıllanmış bazı çiftlerin vücudunda, tıpkı taze aşıklarda olduğu gibi dopamin seviyesinin aniden yükseldiği görüldü.