Dijital kamerayla sokakta dolaşırız insanlar ne giyiyorsa tersini yaparız

Güncelleme Tarihi:

Dijital kamerayla sokakta dolaşırız insanlar ne giyiyorsa tersini yaparız
Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2005 00:00

20 ülkede 74 mağazası olan bir marka Topshop. Uygun fiyata satıyor ve sokak modasına yön veriyorlar. Londra Oxford Street’teki mağazasında her hafta 350 bin kişi alışveriş yapıyor. En büyük mağazalarını bir ay önce Dubai’de açtılar. Türkiye’de 7 mağazaları var.

Haberin Devamı

 Altı yıldır Topshop’un baş tasarımcılığını yapan Nick Passmore’la Londra’da röportaj yaptık. Passmore çalışma

/images/100/0x0/55eb1f45f018fbb8f8ac9ae3
sistemleriyle ilgili çarpıcı bilgiler verdi: "Topshop tasarımcısı ajan gibi çalışır. Sokakta gördüğünü hemen merkez ofise ulaştırır. Eskiden kağıda çizip faks geçiyorlardı, şimdi cep telefonlarıyla fotoğraf çekip, görüntülü mesaj atıyorlar."

Topshop’un tasarım mantığı nedir?

- Modayı kaliteye çevirmekten ibaret.

Ekibe yeni katılan bir tasarımcıya ilk ne söylersiniz?

- Birkaç şey birden: 1. Her zaman arzu edileni yaratın. İlk hedefiniz "Ben buna sahip olmalıyım"ı söyletmek olsun. 2. Modanın en son noktasında tasarım yapın. 3. Ve yaptığınız şey alınabilir olsun.

Size bağlı tasarımcılar nasıl çalışıyor? Her gün ofise geliyorlar mı?

- Şu anda merkez ofiste 16 kişi çalışıyor. İyi bir iş bölümü yaptık. Herkesin bir uzmanlık alanı var. Kimi triko, kimi aksesuvar, kimi jean tasarlıyor. Yeni bir sezona başlamadan önce hep birlikte oturup sezonun trendlerini konuşuyoruz. Renkleri ve kumaşları belirliyoruz. Sonra herkes kendi bölümüne gidip çalışmaya başlıyor. Biz de herkes gibi sabah gelip akşam gidiyoruz. Fark şu: Akşam binadan çıkınca bizim işimiz bitmiyor. Caddede yürürken, sinemada film izlerken, barda içki içerken, restoranda yemek yerken de çalışıyoruz. Çok fazla seyahat ediyoruz.

Barda, restoranda, sokakta çalışırken ne tip araçlar kullanıyorsunuz?

- Ekibimdeki bütün tasarımcıların boynunda bir dijital kamera asılı. İsteyen fotoğraf çekiyor, isteyen görüntü kaydediyor. Kalem kağıt kullanarak not alan da var. Sürekli ofiste oturmakla olmaz bu işler. Atmosferi hissetmek, sokağı koklamak şart.

Sokakta gördükleri şeyi tasarıma nasıl yansıtıyorlar?

- Hiçbir şeyi birebir kopya etmiyoruz. Sokak bize bir sonraki sezon hakkında ipuçları veriyor. Mesela şimdi birlikte sokağa çıksak kızların yüzde sekseninin dar ve mini etek giydiğini görürüz. Bu demektir ki insanlar 5-6 ay sonra bundan sıkılacak. Seneye kışa biraz daha bol ve biraz daha uzun eteklere ihtiyaç duyulacak. Bugün ayakkabılar dümdüzse bir sonraki sezon herkes topuklu ayakkabılara ilgi gösterecek. Formül bu: İnsanlar, özellikle de kadınlar bu sezon ne varsa bir dahaki sezon tam tersini isterler.

Ama bazen her şey sizin söylediğiniz kadar hızlı değişmiyor. Örneğin düşük belli pantolonlar. Bir geldi gitmek bilmiyor...

- Gidecek. Bazı trendleri değiştirmek için zaman şart. Pantolon paçaları da öyle. Boru paça pantolonun çok yaygın olduğu günleri hatırlıyor musunuz? Biz çok sıkılmıştık. Risk aldık ve geçen sene sınırlı sayıda dar paça pantolon tasarladık. İlk günler kimse rağbet göstermedi ama bu sezon bütün markalarda dar paça pantolonlar var. Bu tamamen gözün alışmasıyla ilgili. Çok farklı ve yeni bir şey sunduğunuz zaman geç adapte oluyorlar.

Tasarıma son onayı siz mi veriyorsunuz?

- Hayır. Koleksiyon tamamlandıktan sonra marka direktörü Jane Shepherdson’ın onayına sunuyoruz. Her şeye o karar veriyor.

Tasarıma son onayı marka direktörü verdiğine tasarımın satılabilir olması her şeyden önemli. Bu durum yaratıcılığınızı sınırlandırmıyor mu?

- Hayır çünkü marka direktörümüz yaratıcılıktan yana olan bir insan. "Keşke şunu da tasarlayabilseydik" cümlesini hiç kurmadık.

Özellikle Londra’da sokaktaki insanların yarısı Topshop giyiyor. Bu kadar sokaktan beslenirken bu kadar sokağa yön vermek nasıl bir his?

- Ben bu yüzden modacı oldum. Gençken sokağa çıktığım zaman öğrenciye hitap edecek ve modayı takip eden bir marka bulamıyordum. Modayı veren markalar yüksek fiyatlıydı. Tasarıma bunun için başladım. Bunu yönetiyor olmaktan inanılmaz mutluyum.

Müşterilerinizin devamlılığını nasıl sağlıyorsunuz? Nasıl oluyor da Topshop giymekten bıkmıyorlar?

- Elimizi üzerlerinden hiç çekmiyoruz. SMS servisimiz var. Müşterilere kişiye özel mesajlar atıyoruz. "Geçen ay aldığınız bluzun kırmızısı geldi" gibi. Yeniliklerden haberdar ediyoruz. Evlere servisimiz var. En yeni koleksiyonları ayaklarına götürüp, seçmelerini sağlıyoruz. Londra’da 8 mağazada ayda bir parti yapıyoruz. Mağaza kapandıktan sonra en özel müşteriler davet ediliyor. Özgürce giyinip, çıkarıyorlar.

2006 YAZINI DÖRDE AYIRDIK

Haberin Devamı

60’LARIN WARHOL’U

Çubuk şekerlerin üzerindekiler gibi geometrik optik çizgiler taşıyan tişörtler kolej üniforması havasını veriyor. Dümdüz poplin elbiseler ve beyaz dantellerle süslü önlükler, dik yakalı robalı takımlar ve evaze etekler var. Brokar veya tafta redingot ya da kısa yazlık trençkotların altına kapri giyiliyor. Kıyafetler, Prenses Margaret tipi topuklular, düz, arkası bantlı ayakkabılar ve kasketlerle tamamlanıyor. Elbiseler incilerle işlenmiş. Pardösülerde büyük yassı düğmeler ve yuvarlak kayışlı bağlantılar kullanılıyor. Soluk pembe laciverde, fıstık yeşili koyu hardal rengine, siyah ise beyaza eşlik ediyor.

BABYLICIOUS

Cömertçe kullanılan inciler ve frapan metalik süsler göze çarpıyor. Derin dekolteli, koyu renk, hatları saran elbiseler sıra sıra iri parçalı altın takılarla süsleniyor. Sımsıkı oturan düz kesimli jarse siyah bir elbise üzerinde istediğiniz kadar bol aksesuvar kullanabiliyorsunuz. Bele dökülen kesimli kıvrık ve drape kumaşlarla sırtı açık formlar yakalanmış. Dolgu topuklar, dışa taşan tabanlı ayakkabılar ve altın zincir kakmalı sandaletler var. Bu eski görünümü tamamlamak için zincir askılı deri bir çanta gerekiyor.

MODERNIST

Bu koleksiyonda, keskin hatlı siluetler, deforme ve abartılmış hatlarla yumuşatılmış. Bol kesimli bluz ve elbiseler kemer ve kayışlarla sıkılıyor. Geleneksel çiçek desenleri ve masa örtüsünü andıran ekoseler şık, yeni teknoloji kumaşlarda kullanılmış. Şömizye elbiselerin, kabarık dikişli eteklerin üzerinde ordu tipi ceketler bilinçli bir tezat yaratıyor. Karpuz kollu gömlekler ve duble paça şortlar gladyatör sandaletleri ve düz bağcıksız spor ayakkabılarla giyiliyor. Beyaz baskın ama soluk pembe, gri, kadife çiçeği, mercan ve metalik tonlar var.

JUDO

Doğuyu hatırlatan, kullanışlı bir tasarım. Triko ceketlerdeki gözle görülür dikişler ve bastırılmamış kenarlar rahat ve sade hissini kuvvetlendiriyor. Kimono tipi bluzlar ve Tayland balıkçılarının kıyafetlerini andıran kapri pantolonlar, kruvaze atletler ve kare kesimli hakim yakalı ceketler var. Yıkanmış ipekten nakışlı bluzlar ya da saten atletler bu genç görünümle bir tezat oluşturuyor. Filizi yeşil, petrol mavisi; meyankökü, kum rengi ve misket sarısı öne çıkıyor. Kot kumaşından ya da çadır bezinden yapılmış çantalarda çok fonksiyonlu çıtçıtlı yan cepler ve kanvas saplar kullanılmış.

Yalnızca erkekler için üst tasarlıyorlar

Halifaks 40 yıllık bir marka. Fark edilmek isteyen erkekler için yalnızca üst tasarlıyorlar. Üstten kasıt nedir? Yuvarlak, polo, yarım ve tam balıkçı yakalı kazaklar, ceketler, montlar, tişörtler, trikolar. 25- 55 yaş arası şehirli erkeklere hitap eden markanın renkli tasarımları var. Yurtiçinde 400’e yakın noktada satılan Halifaks Yunanistan, İtalya ve Ortadoğu ülkelerine ihraç ediliyor.2005-2006 sonbahar-kış koleksiyonunda ağırlıklı olarak Lambswool ve yün karışımı yerli ve ithal iplikler kullanılmış.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!