Gülden AYDIN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2010 00:00
Oğuzhan Cengiz, 12 Eylül öncesinin hakkında “Vur Emri” çıkarılan ünlü ülkücülerinden. Döneme damgasını vuran Veli Can Oduncu, Ferhat Tüysüz, Vedat Kasımlar’ın eylem ve cezaevinden firar arkadaşı. Bugün işadamı olan Cengiz’in sahibi olduğu Bilge Oğuz Yayınları’ndan yeni bir kitap çıktı: “Komando”. Kitapta 1968’de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) lideri Alparslan Türkeş’in emriyle kurulan, komünist tehlikeye karşı ülkücülerin judo, karate, saldırı ve savunma, açlığa ve zor koşullara dayanma teknikleri öğrendikleri komando kamplarının kuruluşu anlatılıyor.
10 yılda 100 binden fazla ülkücü komandonun eğitildiği 34 kampa, ilk kez içeriden bakan kitabın yazarı Ahmet Haldun Terzioğlu, ülkücülerin yakın tarihini, İstanbul kamplarının sorumlusu Komando Mustafa’nın hayatı ve eylemleriyle anlatıyor.
Hepimiz silah kullanmayı biliyorduk zaten
YAYINCI OĞUZHAN CENGİZ
Kamplarda yapılanlar, normal bir izcinin yaptığı şeylerdi. Okullarda yavrukurttuk, o kamplarda bozkurt olduk. Kamplar, iki ve üç haftalıktı. Ben Kilyos ve Şile kampına katıldım. Şile, en son kamptı. Sonra olmadı zaten. 100 binden fazla genç yaz-kış eğitildi, disiplin altına alındı. Yaş sınırı yoktu ama çoğu üniversiteliydi. Sabah namazından sonra kahvaltı ve eğitim başlıyordu. Ağabeyler gelip sohbet tarzında fikri bilgi veriyordu. Yozgat, Çankırı, Kayseri, Trabzon, Antalya, Ankara, İzmir, İstanbul’da 34 kamp...
İki ayrı kampta karate dersi verdim. Hiçbir kampımızda kız yoktu. Şile kampında 40 çadır vardı. 4-5 kişi kalıyordu her bir çadırda. Hepsi de Kızılay çadırıydı. Yakınımızda Dev-Sol kampları vardı. İlginçtir, onlarınki de Kızılay çadırıydı. Birbirimizin kamplarını gözetliyorduk. Şile çarşısında kavga ettik ve kampların sonu oldu bu olay. Benim bulunduğum kamplarda silahlı eğitim olmadı. Zaten herkes silah kullanmayı biliyordu. Bu nedenle böyle bir ihtiyaç yoktu. Belki İç Anadolu gibi sakin yerlerde silah eğitimi olmuştur. Bu kamplarda eğitimci kadrosu oluşturuldu. Bütün Türkiye’de eğitim seminerleri verdiler. Komando kampları yanlış anlaşıldı. Sonunda 1978’de rahmetli Türkeş kapatma kararı verdi. O tarihe kadar bize komando denirdi. Kamplar kapatıldıktan sonra ülkücü adını aldık. Yeni neslin bilmediklerini ortaya çıkarmak istedik. Elimdeki belgeleri yazar Ahmet Haldun Terzioğlu’na gönderdim. Bu kitapla bir bilinmeyeni daha rafa koyduk.
Gençler bizi öğrensin, yanlışlarımızı yapmasınlar
YAZAR AHMET HALDUN TERZİOĞLU (50)
Kökten ülkücüyüm. 12 yaşından beri. Karşıma çıkan saygıdeğer insanların bazılarının komando kamplarında eğitim gördüklerini öğrendim. Birkaçıyla samimi oldum. Biri Komanda Mustafa lakaplı rahmetli Mustafa Ok, diğeri Kürşat Karanis. Makam ve siyaset için bir şey yapmadılar, MHP’de dahi. Görevlerini yapıp bir kenara çekildiler. Bunlar çok etkiledi beni. “Üülkücü faşistler” tanımını değiştirmek istedim. Amaç için ölmek güzel bir şey. İdeal için ölenlere saygı duyuyorum. Kamp ve komando sözcüğü, soldan geliyor. Bu isim, bizim tarafımızdan kabul ediliyor. Sonraki yansımalarından sonra inkar edildi. Bu iki iyi insanın hatırasına ve kamplarda eğitim gören bu idealist insanların hatırasına selam göndermek için yazdım. Gençler bizi öğrensin, bizim yanlışlarımızı yapmasın, kavga etmesinler. İnanın ama asla kavga etmeyin. Kimsenin fikrine de yumrukla karşılık vermeyin.
Bizimki kültür faaliyetiydi
İSTANBUL ÜO VE ÜGD BAŞKANI FETHİ YILDIZ (57)
Silahlı bir örgütün üniformalı kampı değildi. FKÖ’nün Suriye’deki kamplarındaki gibi bir durum söz konusu değil yani. Askeri mânâda komandoluk yoktu. Bizim harekette silah yoktu ki... Bir tane tekli av tüfeği vardı. Bizimki sadece kültür faaliyetiydi. Üniversite gençliğinin yaz tatillerindeki kültür çalışmasıydı. Bol bol kitap okuduk. 1969’da Kayseri’de lise son sınıf öğrencisiyken kampa katıldım. İki Türk delikanlısı biraraya gelince güreş tutar çayırda. Judo da vardı. Komando Mustafa, son derece liberal bir arkadaştı.
Marks’ın Kapital’ini bile okuduk
ESKİ GENÇ ÜLKÜCÜLER TEŞKİLATI VE TÜRKÇÜLER DERNEĞİ BAŞKANI AV. CEMAL DÖNMEZER (56)
Saray-Kastro kampında bulundum. Gayrimeşru bir şey yoktu kamplarda. Sonuçta lise, öğrencilerinin kendini koruma eğitimi aldıkları yerdi. Yakın döğüş ve Uzakdoğu sporları öğretilirdi. İdeolojik donanımızı artırmak için kitap okuduk, akademisyenlerin katıldığı konferanslarda komünizm anlatıldı. Daha iyi eleştirebilmek için Marks’ın Kapital’ini bile okuduk.
KİTAPTAN...
İç savaşa hazırlık
“O şekilde yetiştirilmeliydiler ki fikri yapı komünist manifestoyu ezmeliydi. Ayrıca saldırılar karşısında kendilerini korumalı, savunmalıydılar. Saldırılara karşılık verme sistemi, bireysel savunmayı aşmış, neredeyse cephe savunmasına dönmüştü. Bu savunmada kol kola girmek, saf tutmak gerekiyordu. (...) Ülkücü gençler, karşılarındaki düşmanın yöntemlerine, hazırlandıkları savaşa karşı koymak için eğitileceklerdi. Pek çok ülkede denendiği gibi Türkiye’de kızıl bir harekât başlamıştı. Çok yakında silahlı mücadeleye döneceğinin sinyalleri görülüyordu. İç savaş öncesinin hazırlıklarıydı süren. Eğer engel olunmazsa...”
KAMPLARDAKİ “GAYE VE PROGRAM”DAN SEÇMELER
* Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine inanan ve bu uğurda varlığını feda etmeyi göze alan gençler yetiştirmek.
* Tabii duygulara ve milletimizin bekaasına aykırı milli birlik, ülkü, nizam aleyhtarı sol, sosyalist, kozmopolit, temelsiz beynelmilelci fikir ve cereyanlara teori ve tatbikat olarak mücadele edecek dinamik genç yetiştirmek.
* Arazi çalışması, ferdi çalışmalar, boks, güreş, karate.
* Gayrimuayyen zamanlarda gece eğitimi için alarm.