DerviÅŸ: Ekonomide yukarı çıkış baÅŸladı

Güncelleme Tarihi:

Derviş: Ekonomide yukarı çıkış başladı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2001 00:00

Brüksel`de bulunan Devlet Bakanı Kemal DerviÅŸ, ``Türk ekonomisinde yukarı çıkışın baÅŸladığını`` söyledi. DerviÅŸ, Belçika`dan ayrılmadan önce basına yaptığı açıklamada, adayların durumunu deÄŸerlendiren bir AB raporunda, Türkiye`nin ekonomik düzeyinin AB`ye yetiÅŸmesi için 30 yıl öngörüldüğünün hatırlatılması üzerine, ÅŸu deÄŸerlendirmeyi yaptı: ``Daha hızlı büyümemiz gerekiyor. En düşük gelirli ülke biz deÄŸiliz. Åžunu vurgulamak lazım: Türkiye`de makroekonomik, parasal bir kriz olmadığı yıllarda büyüme hızı çok kolaylıkla yüzde 7`ye çıkıyor. Biz makroekomik istikrarsızlığı yenebilirsek ve bu iÅŸi köklü bir ÅŸekilde halledersek, yapılan tahminler aşılır. Öngörülen süre 18-20 yıla iner. Ancak, 3-4 yılda bir bunalıma girerek, büyüme hızımızın ortalamasını çok düşürüyoruz.`` ``Benim amacım, Türkiye`yi Romanya ve Bulgaristan ile birlikte ele almalarını saÄŸlamak`` diyen Kemal DerviÅŸ, sözlerini şöyle sürdürdü: ``AB`ye tam üyelik amacındaysak, tek başına bir kategori olarak deÄŸil, bu iki ülke ile aynı gruba girmeliyiz. Ä°lk 10`a giremeyeceÄŸiz. Ancak milli gelire, ekonomik yapıya baktığınız zaman, bazı konularda Romanya ve Bulgaristan`ın ilerisindeyiz. Bizi onların arkasına bırakmaları, ekonomik açıdan gerekçesiz olur. Brüksel`deki temaslarımda bunu vurgulamaya çalıştım.`` TÃœRKÄ°YE`YE YAPILAN YARDIM ÇOK AZAB`nin Türkiye`ye yardım yükümlülüklerine iliÅŸkin bir soruyu yanıtlayan DerviÅŸ, ÅŸunları söyledi: ``Yunanistan, Portekiz, Ä°spanya gibi ülkelere kıyasladığımız zaman Türkiye`ye yapılan yapısal uyum yardımı sıfıra yakın. Gümrük BirliÄŸi`ne girdik ama çok cüzi bir yardım aldık. Bunu gündeme getirdim. (DoÄŸru, haklısınız ama ÅŸu anda paramız yok) yanıtını veriyorlar ve bizi Avrupa Yatırım Bankası`na (AYB) yöneltiyorlar. AYden ciddi kredi alıyoruz ama bu hibe deÄŸil, o kadar düşük faizli de deÄŸil. Dolayısı ile bir kayıp var. AYB`nin kredi miktarı artırılabilir. Bunu Ä°talya`da istemiÅŸtim, henüz yanıt gelmedi.`` BU MACERANIN İÇİNDEYÄ°ZKemal DerviÅŸ, AB`ye bakış açısının sorulması üzerine de ÅŸunları anlattı: ``Türkiye`nin coÄŸrafi konumunu, ekonomik iliÅŸkilerini ve AB`deki milyonlarca Türk`ten kaynaklanan emek iliÅŸkilerini göz önünde tutuÄŸumuz zaman, AB dışında bir strateji göremiyorum. Türkiye, AB`ye giriÅŸ stratejisini devam ettirmelidir. AB`liler tarafında muhalefet görüyorum ama tam üyeliÄŸi imkansız olarak görmüyorum. AB, Türkiye içinönemli ise Türkiye de Avrupalılar için önemli. Tutarlı ve hedeften sapmayan bir strateji ile devam edersek, kendi çıkarlarımızı da koruyarak bu amaca ulaÅŸabiliriz kanısındayım.Avrupa 5 yıl içinde çok deÄŸiÅŸecek, 25-26 üyeli olacak, karar mekanizmaları deÄŸiÅŸecek, bazı konularda veto olayı kalkacak. O zaman bir tek ülke bizi bloke edemeyebilir. Biz bu maceranın içindeyiz, aday olarak masada oturuyoruz. Ukrayna, Sırbistan oturmuyor. Bu yerimizi terketmeyeceÄŸiz, adım adım ilerleyeceÄŸiz. Ben bundan heyecan duyuyorum.`` DerviÅŸ, AB konusunda deÄŸerlendirmesini şöyle tamamladı: ``KüreselleÅŸme ile bölgeselleÅŸme arasında bir çatışma görmüyorum. Biz OrtadoÄŸu, Orta Asya, Müslüman dünyası ile iliÅŸkilerimizi güçlendiririz. ABD ile ciddi bir dostluk iliÅŸkimiz var. Ben Türkiye`nin dış iliÅŸkilerinde sadece Avrupa`yı görmüyorum ama coÄŸrafi konumumuz var. Ayrıca, cari iÅŸlemlerin yüzde 65`i büyük Avrupa ile oluyor. Avrupa ile bütünleÅŸmek, Atatürk`ün baÅŸlattığı reform sürecininbir sonucudur. AB`ye giriÅŸin getirdiÄŸi refah artışı da çok ciddi bir olay. Türk insanına bu refah artışını saÄŸlamamız lazım. Ben gerçekleÅŸeceÄŸine inanıyorum. Daha yoÄŸun çalışmamız lazım. Bu sürece daha fazla vakit ayırmak gerekiyor.`` "KENDÄ°MÄ° YALNIZ HÄ°SSETMEDÄ°M" Bakan DerviÅŸ, ``Umudunuzu yitirdiÄŸiniz, kendinizi yalnız hissettiÄŸiniz zaman oluyor mu?`` ÅŸeklindeki bir soru üzerine, ÅŸunları anlattı: ``Türkiye`de insan kendini yalnız hissetmiyor, iyi dostlar var. Ancak, özellikle 11 Eylül`den sonra, 3-4 hafta durum hakikaten çok zor gözüktü. Tam nefes almaya baÅŸlamıştık, faizler hafif inmeye baÅŸlamıştı. Ä°lk umut belirtileri cılız bir ÅŸekilde ortaya çıkmıştı. Faiz yüzde 80`e inmiÅŸti, kurda belirli bir istikrar gelmiÅŸti. Özel imalat sanayi kapasite kullanımı rakamlarında ilk yukarıya gidiÅŸi AÄŸustos`ta gördük. Sonra 11 Eylül oldu. MüthiÅŸ bir darbe... Kur 1 milyon 650 bina gitti. Faizler yüzde 95`e çıktı. Orada hakikaten çok üzüldük.`` IMF YÖNETÄ°MÄ° HIZLI DAVRANDIKemal DerviÅŸ, şöyle devam etti: ``Ancak, bundan sonra, belki de beklediÄŸimizden daha iyi bir dönüşüm oldu. DoÄŸrusu, Sezar`ın hakkını Sezar`a vermek gerekiyor, IMF yönetimi, hızla, bu olumsuz etkileri teyid etti. Türkiye`ye 2002 yılı için bu olumsuz etkileri dengeleyecek bir ek finansman gereÄŸini, birkaç hafta içinde hissedarlarına götürdü ve karar hızlı çıktı. Çok açık konuÅŸuyorum: Kararın bu kadar hızlı çıkmasında, hiç şüphesiz, Türkiye`nin dış politikası ve teröre karşı madelenin içinde olması bize yardımcı oldu. Öbür türlü karar bu kadar çabuk çıkmazdı. EÄŸer program ciddiyetle uygulanmasaydı da bu desteÄŸi alamazdık. Ä°yi bir müttefik, ekonomik hedeflerini tutturan ve sözünü tutan bir ülke olmamız, bu kararın çıkmasında zorunlu bir ÅŸarttı. Parayı verenler, Türkiye`ye güvenip, bu paranın geri döneceÄŸini hesaplamak durumundalar.`` ``EKÄ°M AYINDA KDV RAKAMLARI ÇOK Ä°YÄ°``DerviÅŸ, ``Bundan sonra ne olacak?`` sorusunu da şöyle yanıtladı: ``Ekim ayında KDV rakamları çok iyi. Bu ne anlama geliyor? KDV satış üzerinden alınıyor. Ekonomide bir hareket var. Ä°hracat Ekim`de çok iyi çıktı. Kasım rakamları da öyle oldu. Dünya ticaret hacminin büyümesi geçen yıl yüzde 14 iken, bu yıl herhalde yüzde sıfır olacak. Böyle zor bir dönemde, reel ekonomide bir hareket var. Bence, beyaz eÅŸyadaki geçici KDV indiriminin de bir katkısı oldu. Stoklar bitince, mecburen üretim baÅŸlıyor. Tahminimce, bu süreç Türkiye`de baÅŸladı ve olumlu. Ãœzüntüm ÅŸu ki, en dar gelirli kesim ÅŸu anda iyileÅŸmeyi hissetmiyor. Hissetmesi için yeni iÅŸ alanlarının açılması, istihdamın ve ücretlerin artması gerekiyor ki bunlar biraz zaman alacak ama süreç baÅŸladı.`` ``DOLAR PSÄ°KOLOJÄ°SÄ°NÄ° KIRABÄ°LDÄ°K, MÄ°LLET DOLAR BOZDURUYOR````Ä°kinci önemli olay: (Dolar 2 milyon olacak, 3 milyon olacak) diye garip laflar vardı. Dolar 1 milyon 650 bin liraya çıktı ama bir milyon 480 bine düştü. (Dolar her zaman yükselir) psikolojisini kırabildik`` diyen DerviÅŸ, ``Bu çok önemli, çünkü orta kesimin yastık altında parası var. (Bu parayı tutalım) psikolojisinden, bir ölçüde döndüler. Ziraat Bankası`ndan da verileri alıyoruz, millet efektif bozduruyor. Dolar bozduruyor`` ÅŸeklinde konuÅŸtu. ZORUNLU EMEKLÄ°LÄ°KSosyal boyuta iliÅŸkin bir soruyu yanıtlayan Kemal DerviÅŸ, ÅŸunları söyledi: ``Herkesin bir ÅŸekilde fedakarlık yapması lazım. Türk-Ä°ÅŸ`in de kendi çalışanlarını, sendikalarını koruması son derece doÄŸal. Ancak, çok yumuÅŸak gidiyoruz. Emeklilik konusunda, BaÅŸbakanlık genelgesinde, (50 yaÅŸ üstü) denildi. Bütün haklarını, kıdem tazminatlarını alacaklar. Ayrıca, o iÅŸletmede, o insana ihtiyaç varsa, yönetim o insanı tutacak. Verimli çalışan, üretim yapan bir iÅŸletmede yönetim insan çıkarmaya mecbur deÄŸil. Ama bazı fabrikalar kapalı. Kar ve üretim yok. Türkiye`de bazı insanların çalışmadan maaÅŸ alabilmesi lüksü yok. Bunun baÅŸka çaresi yok. Mümkün olduÄŸu kadar sendikalarla anlaÅŸarak, kademeli olarak bunu yapmamız lazım. Çok büyük bir sıkıntı olacağını tahmin etmiyorum.`` "ÖNCELÄ°KLÄ° HEDEF ENFLASYONU Ä°NDÄ°RMEK" DerviÅŸ, geleceÄŸe yönelik deÄŸerlendirmesinde ise, Türk ekonomisinin bazı sorunları aÅŸtığını, ÅŸimdi öncelikli hedefin enflasyonu indirmek olması gerektiÄŸini bildirdi. Türk ekonomisinde ``yukarı doÄŸru çıkışın`` Ekim ve Kasım`da baÅŸladığını, ``iyileÅŸme trendine girildiÄŸini`` söyleyen DerviÅŸ, programın uygulanması ve dış kaynağın gelmesinin gerçekleÅŸmesi ile farklı bir ortama girileceÄŸini belirterek, ÅŸunları söyledi: ``Bunlar gerçekleÅŸirse, tahminimce, 2002`de, (borç döndürülebilir mi, döndürülemez mi) hikayesinden çıkacağız. Bu konuda yazın çok ciddi sorular vardı. Bunlar büyük ölçüde ortadan kalktı. Herkes, (Galiba siz bu iÅŸi hallediyorsunuz) diyor. Bu çok sevindirici bir ÅŸey. Gönüllü mekanizmalar içinde, insanları cezbeden rakamlarla yeni tahvil satışını gerçekleÅŸtireceÄŸiz. Devlet kağıdına eksik talep sorunu yaÅŸamayacağız ve borç oranı düşecek. Bu bakımdan çok önemli bir aÅŸama kaydettik.`` DerviÅŸ, şöyle devam etti: ``Cari iÅŸlemlerdeki ve ihracattaki iyi durum devam edecek. Çünkü kur çok kompetitif. Sonunda, dövizde rahatlatıcı bir etki olacak. Millet artık dolar paniÄŸinden kurtuldu, dolayısı ile iyiye gidiÅŸ baÅŸladı. Bence, 2002 için en önemli ve öncelikli sorun enflasyon olacak. Borcu döndürüyoruz, cari iÅŸlemlerde sorun yok, hafiften büyümeye de geçtik ama enflasyonu hakikaten yüzde 35`e indirebilecek miyiz? 2001`de yüzde 67 olan enflasyonu yarıya indirebilecek miyiz? Bu önemli. Bu enflasyonla devam edilemez. Dünyanın hiçbir yerinde böyle oranlar kalmadı. Türkiye enflasyonu indirmek zorunda. Bence, eÄŸer haklı çıkarsam, borç döndürme tartışması arka plana gidecek, (Tamam, Türkiye bu iÅŸi halletti) denecek ama enflasyon konusunda sorular sorulacak. (Nasıl yüzde 35`e düşüreceksiniz?) tartışmasına gireceÄŸiz. Ben, yüzde 35`i tutturmamız gerektiÄŸine inanıyorum. Burada bize fazla yardımcı olacak unsur, kurun istikrarlı gitmesidir. Bir süre istikrarlı götürebilirsek, enflasyona etkisi çok olumlu olacak. DiÄŸer taraftan, Türkiye`deki para talep fonksiyonunun çok istikrarsız olmasıiÅŸi zorlaÅŸtırıyor. Para politikasını desteklemek gerekiyor. Bu daha çok Merkez Bankası`nın sorumluluÄŸundadır. Åžu mesajı vermeliyiz: Borç sorununu hallettik, büyümeye de geçtik, ÅŸimdi Türk ekonomi politikasının öncelikli hedefi enflasyonu indirmektir.`` KAMU BANKALARININ DURUMUNU DÃœZELTTÄ°KDerviÅŸ, bankalara ve finans sektörüne iliÅŸkin bir soruya da ÅŸu yanıtı verdi: ``BDDK bağımsız bir kurul olarak bu iÅŸleri yürütüyor ve böyle olması çok iyi. Kararları, özerk bir kuruluÅŸ olarak, siyasi baskı altında kalmadan, yasalara göre veriyor. Kurulların kararlarını, sadece ekonominin çıkarlarını ve yasaları düşünerek vermelerinde büyük yarar var. Başımıza gelen bir çok ÅŸey bunun olmamasından kaynaklandı. Bu nedenle önemli ilerlemeler kaydettiÄŸimizi düşünüyorum. Bizim amacımız mümkün olduÄŸu kadar az bankayı fon`a almaktır. BDDK, yasalar zorlarsa bunu yapıyor. Amacımız özel bankacılık sistemini güçlendirmekve teÅŸvik etmektir ama kamu fonuyla deÄŸil... Bu doÄŸrultuda, yeni bir yasal düzenlemeyi de Bakanlar Kurulu`na sevkettik. EÄŸer bir banka sermaye yeterliliÄŸini kaybediyorsa, bu bankanın sahibi de sermaye bulamıyorsa, o zaman BDDK kurallar icabı gerekeni yapıyor. BDDK`nın düzgün çalıştığını herkesin bilmesi, uluslararası ortamda Türkiye`ye güven ve itibar kazandırıyor. Herkes, (BDDK, sakatları sistemde bırakmıyor) diyecek ancak bu, BDDK`nın mümkün olduÄŸu kadar çok bankayı devletleÅŸtirme amacında olduÄŸu anlamına gelmez. Bir bankanın geleceÄŸi,büyük ölçüde ekonominin geleceÄŸine baÄŸlıdır. Bugün sezdiÄŸimiz iyileÅŸme devam ederse ve satışlar artarsa, reel sektördeki durum düzelme aÅŸamasına gelirse, bankalar üzerinde bunun olumlu etkisi olacak. Bugünbiraz zor durumda olan bankalar, 6 ay sonra daha rahat bir duruma gelebilecek. Ama tersi de doÄŸru: Reel ekonominin durumu da, bankaların daha rahat kredi verebilmesine baÄŸlıdır.`` Özel bankalara karışamayacaklarını ama kamu bankalarının durumlarını düzelttiklerini bildiren DerviÅŸ, ÅŸunları söyledi: ``Likidite durumrı düzeldi. Ziraat Bankası ciddi kar etmeye baÅŸladı. Halk Bankası`nın da durumu oldukça düzeldi. Kamu bankalarının önüne, reel ekonomiye, özellikle KOBÄ°`lere kredi artırma hedefini koyacağız. Bir memleket politikası olarak kredi miktarlarını artırmalarını isteyeceÄŸiz, bu da bir rahatlık getirecek. Kamu bankalarında, Mart ayında, ben geldiÄŸimde gördüğüm durum tam bir felaketti. Türkiye`nin krize girmesinin en önemli nedenlerinden biri kamu bankalarının durumuydu. Adamların 12 katrilyonluk, günlük borçları var. Düşünebiliyor musunuz? Sabah uyanıyor ve o gün, hangi fiyata olursa olsun, piyasalardan 12 katrilyon lira borçlanması lazım. Faizlerin bu kadar yükselmesinin nedeni de bu. BaÅŸka çaresi yok. Åžimdi düzen tamamen deÄŸiÅŸiyor.`` YABANCI YATIRIMLARIYabancı yatırımları çekmek için gereken önemlere iliÅŸkin bir soruyu yanıtlayan DerviÅŸ, AB Komisyonu`nun raporlarında, yabancı sermaye konusunda Türkiye`nin ``saha dışında`` olduÄŸunun görüldüğünü söyleyerek, şöyle konuÅŸtu: ``Herkes milli gelirinin yüzde 6`sına kadar varan doÄŸrudan yatırım çekebiliyor. Türkiye, milli gelirinin yüzde 5`i oranında bir yatırım çekebilse, 8 milyar dolar eder. Bizim çekebildiÄŸimiz doÄŸrudan yatırım 1 milyar dolar. 8 milyar çekebilsek, IMF programına ihtiyacımız kalmaz. Bunun çeÅŸitli nedenleri var. Makroekonomik istikrarsızlık bir sorun, yatırımcı için bir soru iÅŸareti... Vergi sisteminde aksaklıklarvar. Ben enflasyon muhasebesine yüzde 100 taraftarım. Bunun olmaması, özellikle yabancı yatırımcı açısından büyük bir dezavantajdır. Dolarını TL`ye çeviriyor ve bir yıl içinde özsermayesi deÄŸer kaybediyor.`` EÅžGÃœDÃœM EKSÄ°KLİĞİEÅŸgüdüm eksikliÄŸinin Türkiye`de çok büyük ve ciddi bir sorun olduÄŸunu anlatan DerviÅŸ, ÅŸunları söyledi: ``Yabancı yatırımcı bir bakanlıkla müzakere ediyor, imza alıyor. Sonra baÅŸka bir bakanlık, (buna katılmıyorum) diyebiliyor. Haklı nedenleri de olabiliyor. Türkiye`de çok ciddi bir eÅŸgüdüm eksikliÄŸi var. Åžunu da söyleyeyim, çünkü bu konuda ÅŸikayetçiyim ve ÅŸikayetimin bilinmesinden yanayım: AB`ye sunduÄŸumuz rapor, DPT tarafından hazırlandı, sorumluluk Ocak 2001`de DPT`ye verildi. Bu rapor, 10 gün gecikmeyle, diÄŸer birimlerin hiçbir katkısı olmadan hazırlandı ve burada (Brüksel`de) biraz da sorun yarattı. Orta vadeli rakam ve strateji sunmayan tek ülke Türkiye oldu. Sadece 2002 yılı ele alındı. Böyle bir raporun, DPT, Hazine MüsteÅŸarlığı, Maliye Bakanlığı, Dış Ticaret MüsteÅŸarlığı`nın ortak çabasıyla, bir eÅŸgüdüm içinde, yüksek kalitede hazırlanıp sunulması gerekirdi.`` "DÖRT DÖRTLÃœK BÄ°R RAPOR VERMELÄ°YÄ°Z" ``Önümüzdeki aylarda, temennileri aşıp, çok daha ciddi bir çalışmayla, hedeflere nasıl ulaÅŸacağımızı, kimin ne yapacağını ortaya çıkarmamız lazım`` diyen DerviÅŸ, ``Gelecek raporu da 2002 AÄŸustosu`na kadar vermemiz lazım. Dört dörtlük bir rapor vermeliyiz. (En iyi raporu Türkiye hazırladı) desinler. Bunu yapacak uzmanlarımız var. Benim gönlümde, rakam, analiz ve tahlilleriyle dört dörtlük bir rapor var`` ÅŸeklinde konuÅŸtu. Yabancı yatırım konusunda da eÅŸgüdüm sorunu yaÅŸandığını anlatan DerviÅŸ, ``Herhangi bir sektörde, bir bakanlık bir ÅŸey yapıyor, Hazine sonradan devreye giriyor, DPT sonradan giriyor veya hiç girmiyor. Bir takım sorunlar oluyor. Yasalarda durum çok açık deÄŸil. Hangi tür yatırıma hazine garantisi verilebilir, hangisine verilemez? Yasama organlarının içinde fikir ayrılığı var. Bütün bunları, eÅŸgüdümü saÄŸlayarak, herkesin mutabık olduÄŸu noktaya getirmek gerekiyor. Ä°stemiyorsak istemiyoruz ama istiyorsak, bir bakanlığın isteyip, iki bakanlığın istememesi olmamalı`` diye konuÅŸtu. ``EKONOMÄ°K PROGRAM BAÅžARIYLA UYGULANDI``Devlet Bakanı Kemal DerviÅŸ, Türk hükümetinin ekonomik programı baÅŸarıyla uyguladığını söyledi. Türkiye`nin esas kredi kaynağının IMF olduÄŸunu söyleyen DerviÅŸ, ``(10 milyar dolar geliyor) diyemeyiz ama IMF yönetimi, prensip olarakbu ihtiyacı tespit etti. Makul olduÄŸunu, program uygulaması koÅŸuluyla verilmesi gerektiÄŸini hissedarlarına anlattı. Hissedarlar da ilke olarak bunu benimsedi`` dedi. ``Biz borçlarımızı vadesi geldiÄŸinde kesinlikle ödeyen bir ülkeyiz. Borç oranının, 3 yıl içinde yüzde 60`a düşürme imkanı var. GeçmiÅŸte, bankalar sistemindeki gizli borçları ortaya çıkarmadığımız için borç daha düşük gözüküyordu ama fiili borç daha fazlaydı. Hepsini su yüzüne çıkarınca, borç yüzde 90`a çıktı. Her yıl yüzde 10`luk bir düşüş öngörüyoruz`` diyen DerviÅŸ, ÅŸunları anlattı: ``IMF`ye, programın 3 boyutunu gösteriyoruz. Birincisi, finans sektöründe yaptığımız temizlemenin son kısmıdır. Her ÅŸeyi bitireceÄŸiz. Kamu bankalarının organizasyonu, Vakıflar Bankası`nın özelleÅŸtirilmesi, finans sektörünü kesin saÄŸlığa kavuÅŸturmak... Ä°kincisi, özel iç ve dış yatırımcının çalıştığı ortamı düzeltmek. ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi bugün büyük bir KÄ°T halini aldı. Bürokratik engelleri kaldırmak gerekiyor. Üçüncü boyut, kamu yönetimi ile ilgilidir. EÅŸgüdüm ve personel politikasında bazı ciddi deÄŸiÅŸiklikler yapılacak. ÖrneÄŸin, performansa baÄŸlı ücret ödenmesi... Birçok kamu kuruluÅŸunda, toplam rakamlara baktığınız zaman, uluslararası kıyaslamalara göre Türkiye`de çok fazla memur olduÄŸunu söylemek zor. ÖrneÄŸin, bazı bakanlıkların Ä°stanbul`da çok memuru var, esas iÅŸin yapılması gereken DoÄŸu Anadolu`da az. Bunları düzeltmek, devlet yönetimi reformunu gerçekleÅŸtirmek gerekiyor.`` ``Teorik olarak görüşlerime katılan çok ama iÅŸi pratiÄŸe geçirmek biraz daha zor oluyor`` diyen DerviÅŸ, ``Hedefe ulaÅŸabileceÄŸinize ne kadar inanıyorsunuz?`` sorusuna, ÅŸu yanıtı verdi: ``BaÅŸka çaresi yok ve bunu herkes biliyor. EleÅŸtiren çok var da öneri getirene pek rastlayamıyoruz. Bu seneki program uygulamasına baktığınız zaman, çok ciddi baÅŸarılar var. Bütün sözler yerine getirildi. Bu, hükümet için bir baÅŸarıdır. Kolay iÅŸler deÄŸil. ÖrneÄŸin tarımdaki deÄŸiÅŸiklikler, primlerin, desteÄŸin kalkması... GeçmiÅŸte, buÄŸday, TMO kredileri kendi başına bir enflasyon kaynağıydı. Bunlar kolay deÄŸil ama bir ÅŸekilde oluyor. Daha gönüllü, daha kararlı, daha çabuk olsa, daha az sıkıntı çekeriz.`` HATALARIM OLDUKemal DerviÅŸ, ``Kendinize ne not verirdiniz?`` sorusuna ise ÅŸu yanıtı verdi: ``Zor bir soru. SöylediÄŸim gibi, bence iki hata yaptım. Birincisi,(Kur çöktü, kriz oldu ama dış kaynağı saÄŸlayıp olayı toparlarız. Bu, okadar da ağır bir kriz deÄŸil. Türkiye çok dinamik bir ülke. Hızla atlatır) düşüncesindeydim. Biraz da yön vermek istedim. Bir bakan olarak biraz da iyimser olmanız lazım. Hakikaten, özellikle bankacılık sektöründeki çöküşün boyutunu ancak zamanla anlayabildim. Bu bir gerçek. Bir de, yasal sistemdeki çözümsüzlük... Türkiye`de bu çok önemli bir unsur. Ä°ÅŸ sadece para kaynağı meselesi deÄŸil. Üç-dört merci, farklı hukuki görüş bildirerek bir olayı kilitliyor ve bundan çıkış çok zor oluyor. Dolayısı ile Türkiye`de krizin tüm boyutlarını görememiÅŸtim. Ä°lk geldiÄŸimde, (Yaza doÄŸru düzeliriz) yerine, (ArkadaÅŸlar, bu iÅŸ çok ciddi. 78 krizimize benziyor, 94 krizine benzemiyor. Bir, birbuçuk yıl geçecek) deseydim belki daha iyi olurdu ama o zaman millet karamsarlığa girebilir, kriz daha da büyüyebilirdi.GeliÅŸimden 10 gün sonra, (Bu adam ne yapıyor, neden hala krizi halletmedi) diye söylenenler oldu.`` DerviÅŸ, şöyle devam etti: ``Ä°kincisi, koalisyon ortamında, siyasi bir parti desteÄŸi olmaksızın, siyasi anlama gelebilecek bazı sözleri sarfetmek sıkıntı yarattı. Basının yaklaşımı da kabine içinde bana karşı bir rahatsızlıkyarattı. Programa zararlı oldu. Yeterli ölçüde hesaplayamadım. Bu konularda kendimi eleÅŸtiriyorum. Benim amacım bu ekonomiyi bir an öncedüzeltmek, baÅŸka bir amacım yok.`` DerviÅŸ, bir baÅŸka soru üzerine, ``Ä°leriye dönük politika konusunda bir ÅŸey söylemeyeceÄŸim. Kendi içimde tartışıyorum ve bu tartışma daha bir yere varmadı`` diye konuÅŸtu. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!