Güncelleme Tarihi:
Star TV'de yayınlanan "Derdest" dizisinin başrol oyuncusu Orhan Kılıç, diziyle ilgili şu tüyoları verdi:
"Bir insanan vurursunuz, vurursunuz, o insan sonunda patlar, isyan eder. Mehmet Kandemir'e de bu oluyor. Beşinci bölümden sonra Mehmet, artık sakin olmayacak."
Oyunculuğa ilk olarak Kanal 7'de yayınlanan "Kalp Gözü" dizilerinde oynayarak başlayan Orhan Kılıç, "Eğer Deniz Feneri'ni bilseydim asla bu hikayelerde oynamazdım" dedi. 34 yaşındaki oyuncu, Türkiye'de gerçek anlamda iyi yönetmenlerin yetişmediğini de belirterek, kendi gibi Almanya kökenli olan Fatih Akın için, "Fatih Akın Almanlara şirin gözükmek için bizim ahlaki değerlerimizden ödün veriyor. O yüzden tasvip etmiyorum" diye konuştu.
- Almanya'da doğdunuz ve orada konservatuvar bitirdiniz. Türkiye'de oyunculuğa ise Kanal 7'deki "Kalp Gözü" formatındaki dizi filmlerle başladınız....
Onlar kötü hikayeler değillerdi. Hepsi, iyilik, güzellik üzerine kurulu hikayelerdi. Bence "Kalp Gözü" hikayeleri, yeni oyunculuğa başlayanlar için güzel bir öğreti yeri.
- Bu dizilerin yapımcısı sizi nasıl buldu, Almanya'da mı?
Hayır. Türkiye'ye yeni gelmiştim. Cihangir'de bir kafede tek başıma oturuyordum. Oturduğum masanın yanında üç
- Anladım... Peki Deniz Feneri desem...
Deniz Feneri olayı tam bir rezalet. Eğer ben o dönem bu durumu bilseydim, kesinlikle oynamazdım. Bu nasıl bir ayıptır ki hala sorumluları ülkemizde ve kimse bunların üzerine ciddiyetle gitmiyor. Bence bu sorun sadece AK Parti'nin değil, Türkiye'deki siyasi oluşumların sorunudur.
- Başta futbol olmak üzere birçok işle uğramışsınız. Oyuncu olmak nereden çıktı?
Oyunculuğa olan ilgim çocukluğumdan itibaren vardı. İlkokulda hep tiyatrolarda görev alırdım. Sonra ortaokul yıllarında Almanya'ya gittim. Orada da tiyatroya olan ilgim devam etti. Aslında biraz da kızlar yüzünden devam etti diyebilirim. Çünkü tiyatro kulübündeki kızlar bana çok değişik, ilginç gelmişti. Bu kızlarla diyalog kurabilmek için de kulübe girdim. İyiki de girmişim. Girmeseydim de yine oyuncu olurdum, bu kesin. Kızlar sadece bu süreci hızlandırdı. Liseye başladığım zaman ise bu işi meslek olarak yapmaya karar verdim. O dönem şunu fark ettim, vazgeçmediğim ve beni takip eden tek şey, oyunculuk. İşte o zaman yani 18 yaşında bu işe ciddiyetle baktım. Sonra da konservatuvara girdim, bitirdim. Almanya'da birçok tiyatroda, oyunlarda görev aldım.
- "Sağır Oda" dizisindeki "Aras Dağlı" karakteri ile daha çok tanındınız, popüler oldunuz. Ama Aras Dağlı, Polat Alemdar kadar ikon olmadı. Neden?
Buna ben müsaade etmedim. Ben oyuncuyum, benim mesleğim bu. Ben oynadığım rollerle varım. Dün Aras Dağlı'yı oynadım, bugün Mehmet Kandemir'i canlandırıyorum. İkisi de birbirinden çok zıt karakterler. Ben olaya başka bakıyorum. Ben canlandırdığım karakterin havasına bürünüp de sokakta dolaşmam. Siz hayatta beni takım elbise ile sokakta göremezsiniz. Çünkü ben spor giyinmeyi severim, mahallemde yaşamayı, mahalle berberine traş olmayı severim. Böyle bir adamım. Böyle bir adam olduğunuzda da ayağınızın altındaki sağlam yeri kaybetmiyorsunuz. İstanbul, Cihangir, Etiler, Ulus, Bebek, Arnavutköy'den oluşmuyor. Bunlar azınlık. Çoğunluk başka yerde. Ben çoğunluğun içinde olmayı seviyorum. Azınlık olmayı da seviyorum tabii ki. Öyle yaşadığım da oluyor. Ama halkın içinde olmak beni daha çok mutlu ediyor.
- Size baktığım zaman her şey tamam gibi gözüküyor ama eksik olan bir şey var gibi...
Lafınızı kestim ama size hemen neyin eksik olduğunu söyleyeyim; medyatik değilim. Eksik olan bu. Bakın ben de şöhret açlığı yok. Sadece işimi iyi yapmak istiyorum. İyi iş yaparsam, alkış alırım. Ama kendimi bu alkışlara kaptırırsam, doğruyu, yanlışı göremem. Yükseldikçe, alçalmayı bilmek istiyorum. Her iyi oyuncu star olmak zorunda
- Birazda sinemadan söz edelim. Sizin henüz bir filminiz yok... Olacak mı, var mı böyle bir proje?
Almanya'da kısa metrajlı filmler yaptım. Türkiye'de bu sezon yapacaktım ama "Derdest"in çekimleriyle, filmin çekim zamanı çakıştığı için teklifi kabul edemedim. Almanlar mesleki eğitim anlamında bana çok şey kattılar. Türkiye'de şu anda öyle bir sinema olması gerek ki, Ortadoğu, Balkanlar hatta Avrupa'ya kadar taşması gerek. Biz de o potansiyel var. Ama biz de olmayan bir şey var ki onu 1925 yılında ortaoyuncusu olan Küçük İsmail şöyle die getirmiş; "Biz de iyi oyuncular var, iyi oyuncular yetiştiriyoruz, biz de olmayan yönetmen. Biz yönetmen yetiştiremiyoruz." Biz de gerçek anlamda yönetmenler yetişmiyor. Biz çelişkilerle dolu bir ülkeyiz. Buradan sadece ve sadece sanat çıkar. Niye çıkmıyor? Kişilik yetiştiremiyoruz. İnsanlara güç veriliyor, insanlar bu güçleri masturbasyon yapmak için, öç almak için kullanıyorlar. Düşünsel ve sosyal içerikli sinemaya giremiyoruz. Bunu zamanında Yılmaz Güney denedi, çok da iyi yaptı, ama onu takip eden sadece birkaç kişi çıktı, onlar da bir şekilde susturuldu.
- Sadece sanat filmi mi yapmak istiyorsunuz?
Hayır. Sanat filmi ile maddiyatı birleştireceğiz. Bir sinema filmi para kazanamıyorsa, tam anlamıyla seyircisine ulaşamamıştır. O yüzden bunu bir anlamamız gerek. Sanat filmi tabii ki yapacağız ama parasız da sanat olmuyor. Sanat burjuva işidir. Bunu Avrupalılar 250 yıl önce çözmüşler. Biz hala saçma sapan işlerle uğraşıyoruz. Burjuva sanata elini atmadıktan sonra hiçbir zaman sanat gelişmez. O yüzden Türkiye'de gerçek anlamda burjuva varsa ki yok, bizim burjuva dediğimiz adamlar, küçük hesaplar peşinde. Böyle olduğu sürece de sinemamız hiçbir zaman gerçek anlamda gelişmeyecektir.
- Avrupa'da çok başarılı olan yönetmenlerimiz var. Ferzan Özpetek, Fatih Akın, Nuri Bilge Ceylan... Onları da mı beğenmiyorsunuz?
Ferzan benim çok dışımda, İtalyan. İtalya ile ilgili sinema yapıyor. Bir tane bize ait film yaptı, o filme de şahsi meselesini yansıttı. Oysa Türkiye'nin gerçekleri onun anlattığı şeylerin çok dışında. Fatih Akın'a bakıyorsunuz, kendisine Almanya'da yer arıyor. Almanlar'a şirin gözükmek için, çok önemli yerlerden ödün vermek zorunda kalıyor. 2.5 milyon Türk'ü, bu şirin gözükmek meselesi yüzünden heba ediyor.
- Nasıl heba ediyor?
Hikaye değişiyor
- Gelelim Star TV'deki "Derdest" dizisine. Dizinin hikayesinde bir takım değişiklikler söz konusu olacak. Yani canlandırdığınız Mehmet Kandemir, çaresizlere yardım eden bir kahraman haline mi gelecek?
Evet. Dizinin bundan sonraki gidişatı hakkında şunu söylemek istiyorum; Senaryonun yani planlanmışın dışında hiçbir şey olmayacak. Bir insanan vurursunuz, vurursunuz, o insan sonunda patlar, isyan eder. Mehmet Kandemir'e de bu oluyor. Beşinci bölümden sonra Mehmet, artık sakin olmayacak. Evet beş bölüm boyunca Mehmet'in başına bir sürü talihsizlikler geldi. Bu, birçok insana abartılı gelmiş. Ben etrafıma bakıyorum da çok daha beterleri var. İnsanlarımız, hayal dünyasını izledikleri zaman kendilerinden çok uzakta olan şeyleri görmek istiyorlar.
Orhan Kılıç'ın başrolde olduğu "Derdest" dizisi, cuma günleri ekrana geliyor.