Güncelleme Tarihi:
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi'nden Uzman Psikolog Dr. Cengiz Demirsoy anlattı:
Depresyon çağımızın en sık rastlanan psikolojik sorunlarından biri. Yapılan araştırmalarda, toplumda depresyon oranının %5 olduğu görülüyor. Yine araştırmalara göre, bir kişinin yaşam süresi içinde depresyona girme ihtimali %20 ler civarında.
Halk arasında depresyon denen, ama aslında bir tür keyifsizlik tarif edebileceğimiz durum, zaman zaman hepimizin deneyimlediği bir durumdur. Bu durum, depresyondan farklı olmakla birlikte, eğer sık sık tekrarlıyorsa veya oldukça uzun bir süre devam ediyorsa, o taktirde depresyon ihtimalini gözönüne almak gerekir.
Depresyonun farklı dereceleri var.
Hafif depresyonda, olumsuz duygu ve düşünceler gelip kaplar yaşantımızı. Geçmiş ile ilgili tatsız anılar gelir aklımıza sık sık. Gelecek konusunda ise kötümser oluruz. Birilerine, birşeylere, hayata karşı bir gücenmişlik, bir kırılmışlık hissi vardır. Kendimize acıma da yaşadığımız duygulardan biridir. Tedirginizdir, çabucak sinirleniriz. Bedenimizde bazı ağrılar veya başka şikayetlerimiz olur. Doktora gideriz, ama bir şey çıkmaz.
Depresyon ağırlaştıkça başka belirtiler de ortaya çıkmaya başlar. Derin üzüntü ve yoğun çaresizlik duyguları başlar. Kendimizi değersiz görürüz. Olan biten herşey için kendimizi suçlarız. Hafızamız zayıflar, ve konsantrasyon konusunda güçlükler yaşamaya başlarız. Dış dünyaya, olaylara karşı ilgimizi kaybederiz. Eskiden bizi neşelendiren şeyler artık tat vermez olur. Sosyal ortamlara katılmak bile istemeyiz. İyice içimize kapanırız. Sanki tüm enerjimiz vücudumuzdan çekilip gitmiş gibidir. Hareketlerimiz yavaşlar ve azalır. Uykumuz, iştahımız, cinsel hayatımız değişir. Bu duruma Majör Depresyon denir.
Uyanık hayatımızdaki bu durum, rüyalarımıza da yansır. Yani, depresyonun etkilerini rüyalarda da görebiliriz. Örneğin “çaresizlik”, rüyalarda da sık rastlanan bir temadır. Mesela şöyle bir rüya görebilirsiniz: “Deprem olmuş. Çok şiddetli. Herşey yıkılıyor. Ben bir yere çömelip öylece kalakaldım.” Bu rüyayı açtığınızda, rüyadaki depremin hayatındaki “duygusal” bir depreme karşılık geldiğini görebilirsiniz. Rüyayı gören, eşinden ayrılınca büyük bir duygusal “sarsıntı” yaşamış, hayatında şimdiye kadar kurduğu herşey ona göre “yıkılıp” gitmiştir.
Normalde, depremde ne yaparız? Kendimizi korumak için hemen harekete geçer, kaçmaya çalışır veya güvenli olduğunu düşündüğümüz bir yere sığınırız. Peki, rüyada ne oluyor? Rüyayı gören kendini korumak için hiçbir hareket yapmıyor, yere çömelip öylece duruyor. Çünkü “çaresizlik” duyguları içinde. Çünkü yapabileceği hiçbir şey olmadığını düşünüyor. Çünkü birşeyler yapsa bile bunların haline çare olmayacağına, kendisini yaşadığı yıkımdan kurtarmayacağına inanıyor.
Psikoterapi süreci içinde depresyon iyileşmeye başladığında, bunun yansımalarını rüyalarda da görebiliyorsunuz. İyileşmenin ilk dönemlerinde, “deprem” teması rüyalarda devam edebiliyor ama rüyada yaşanan deprem daha hafif oluyor. Rüyadaki depremin şiddetindeki bu değişme ne anlama gelir? Bu, yaşadığı duygusal sarsıntı ve yıkımın etkilerinin hafiflediğini gösterir. Bazen de kişinin rüyada harekete geçtiğini görebiliyoruz. Yine deprem oluyor ama bu kez öylece kalakalmak yerine birşeyler yaptığını görebiliyor rüyasında. Bunun hayattaki karşılığını araştırdığınızda, “Mesela psikoterapiye gelmem, işime daha fazla sarılmaya başlamam… Bir dönem hiçbirşey yapmıyordum. Şimdi ise bunlar kendimi, psikolojimi kurtarmak için yaptığım şeyler,” gibi bir yanıtla karşılaşabiliyorsunuz.
Psikoterapi ilerleyip de depresyon tamamen düzeldiğinde, deprem rüyaları da silinip gidiyor.