Zafer TOKUŞ/ADAPAZARI (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2002 01:58
Marmara depremi öncesi ailesiyle mutlu, hayat dolu bir genç kadındı. Enkazdan görmeyen, konuşamayan ve eli ayağı tutmayan bir insan olarak çıktı. Bakamadığı için küçük çocuğunu yurda verdi. Şimdi ölmek istiyor.
Filiz Çolak, 17 Ağustos felaketinde enkaz altından çıkarıldığında eli ayağı tutmuyordu. Görme ve konuşma yeteneğini de kaybetmişti. İkinci büyük depremi, ruhunda hissetti. Eşini depremde yaşamını yitirmişti. Oysa bir gece önce, her şey bambaşkaydı. Eşi ve 2 çocuğuyla mutlu, hayat dolu bir genç kadındı.
Ankara Başkent Hastanesi'nde aylarca tedavi gördü. Sonra yatağa mahkum olarak Adapazarı Dernekkırı prefabrik evlerinde oğlu Salih ve annesi Şükriye Tunçbaş ile yaşam mücadelesi vermeye başladı. 33 yaşındaki Filiz Çolak, bakamadığı için 4 yaşındaki küçük oğlu Ertuğrul'u iki hafta önce yetiştirme yurduna vermek zorunda kaldı.
Annesi Düriye Tunçbaş ve 14 yaşındaki oğlu Salih'le prefabrik evde zor şartlar altında yaşayan Filiz Çolak, konuşamadığı ve hareket edemediği için duygularını gözyaşlarıyla bildiriyor ve artık ‘‘yaşamak istemediğini’’ belirtiyor. Anne Şükriye Tunçbaş, kızının bu haline dayanamadığını söyleyerek ‘‘Kızım bu hali nedeniyle ölmek istiyor’’ diye konuştu.