Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2004 00:00
Mevzuattı, yasaydı, kaymakamlık izniydi derken Belediyeler ellerinin kollarının bağlı olmasından yakınıyorlar. ‘Okullar ve kreşler depreme dayanıklı hale getirilmeli ama tek yetkili biz değiliz, yetkili olan da sorumlu değil’ diyorlar.Şimdiden düşünce suçlusuyumİçimden geçeni söyleyeyim mi size: Eğer ben belediye başkanı olsaydım, sahip olduğum bölgenin insanını mutlu etmek için gerekirse kurallara uymazdım. Çocuklar için her şeyi yapardım. Başarısız bir başkan olacağıma, kendince radikal kararlar alan sonunda cezalandırılsam bile arkasında halkı olan ve hiç unutulmayan bir başkan olmayı tercih ederdim.Belki de tam aksi birtakım kuralların düzelmesine sebep olur ödüllendirilebilirdim. Aksi takdirde bu düzenle, ne köy olur ne kasaba, ne de çocuklarımızı gönderebileceğimiz depreme dayanıklı bir okul. Eğer çıkacak yeni anayasayı beklersen, yetkililerin değişmesini beklersen bu problemler bitmez. Zaten suç ülkesinde yaşıyoruz, bari böyle suç olsun. Şu yazdıklarıma ben de şaşırıyorum, ama içimden geçen bu. Yani ben şimdiden düşünce suçlusuyum ama hiç de pişman değilim. Okul öncesi eğitime gücü yetmeyen aileleri, her an çocukların üstüne yıkılacak okulları gördükçe inanıyorum ki gözüm kararabilir. İşte bu konuda suç işlemeye hazır en büyük potansiyel olabilirim, yapabileceğim hiçbir şey yok. Hislerimin önüne geçemiyorum, hatta şu anda ağlamak istiyorum ve biliyorum ki bu yazıda bu sohbette yine yetkili sandıklarımız tarafından okunacak. Herkes birbirinin üzerine atacak sonra da sanki tüm bunlar onların başına gelmeyecekmiş gibi geğire geğire masalarında oturacaklar. Olan yine bana, şu güzelim Antalya Gloria Otel’deki on dakikama oldu. Haftaya görüşmek ümidiyle.Bu arada hálá kadınlardan oluşan hiçbir vakıf ve derneklerden ses çıkmadı. Yine ne varsa gerçekten hizmet vermek isteyenlerde var. Onlar da genelde yoksulluğun ne olduğunu bilen dernekler ve vakıflar. Diğer sosyetiklerden hiç umudum yok, bari toplantılarını altın gününe çevirsinler de hiç olmazsa kocalarına yük olmasınlar.Sevgilerimle. HülyaİNANDIKLARIM Her sabah sahip olduğun güzellikleri muhakkak düşün ve güne öyle başla. Ateş Ünal Erzen(Bakırköy Belediye Başkanı): Çocuklara ve kadınlara, gereksinimi olan kişilere yönelik bir eylem yapmayan belediyelere oy vermemek lazım. Belediye başkanını halk seçer. Halk tarafından seçilmiş olmasına rağmen belediye başkanı, bulunduğu yerin kaymakamının iki dudağı arasındadır. Olmayacak bir uygulamadır bu. Belediye başkanları için en büyük engel odur. En büyük yetkisel engel de odur. 250 bin yurttaşım var benim, gündüz bu sayı üç milyona ulaşıyor. Beni seçmişler oraya belediye başkanı olarak, bense kaymakamın iki dudağı arasındayım. Okula bir yardım mı yapacaksın, bir kreşe mi yardım yapacaksın, kaymakamın onayını almak zorundasın. Kaymakam onay vermedikçe, hiçbir kamu kuruluşuna yardım yapamazsınız. Yaptığınız zaman, kaymakam sizin hakkınızda bir rapor tutar, hemen acele mülkiye müfettişi gelir. Çocuklara her zaman kreş bulursunuz, bundan sonra bir deprem bekleniyor, ne zaman olacağı belli değil. Deprem olduğu zaman siz istediğiniz kadar kreş yapın, yapacağınız ya da halen faaliyette olan kreş öyle depreme dayanıklı değilse, çocuklarınızı o kreşlerde bir daha bulamazsınız.Hülya Avşar: Yani depreme dayanıklı olmayan kreşler ve okullar mı var demek istiyorsunuz?AÜE: Var tabii, bizim bölgemizde iki senedir açılamayan okullar var depremde hasar gördüğü için. Öyle bir toplumuz ki, ölümü uyku sanan bir toplumuz. Para hiç önemli değil bir noktadan sonra...Hülya Avşar: O halde çocukları bu tür binalardan çıkarmak lazım, gerekirse bir daire kiralayıp oraya yerleştirmek lazım. Allah korusun, şu anda bir deprem olsa, tıpkı ceza yiyen müteahhitler gibi izin vermeyen kaymakamlar da aynı muameleyi görmeye mahkum olmalılar yani.Osman Develioğlu (Bahçelievler Belediye Başkanı): Ancak bu bahsettiğiniz kurumlar, yetkili ama sorumlu değiller.Hülya Avşar: Size yetki veriliyor, ama izin verilmeden bu yetkinizi kullanıp herhangi bir şey yapamıyorsunuz, yetkinizi kullanmanıza izin vermeyen kurum ise sorumlu değil. Bu formülü yazacağım ve çözümünü soracağım. Şöyle ki; belediye başkanı sorumlu ama kaymakamdan müsade almadan yetkilerini kullanamıyor, ama kaymakam sorumlu değil. İnanılacak gibi değil. Şimdi bütün konuştuklarımız aklımdan gitti, Ateş Bey’in söylediği bu çürük binalarda çocuklarımızın olması beni çok fazla kaygılandırıyor.Dr. Erhan Erol (Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı): Bu arada Ateş Bey’in söylediklerine bir şey daha ilave etmek istiyorum, depremde hasar gören binalara bakın, yüzde 80’i okuldur..Hülya Avşar: Peki, bu binaları yapan müteahhitleri bulup onlara tekrar onartamaz mısınız?EE: O müteahhitleri bulmak bizimle bağlantılı bir şey değil. Onları Milli Eğitim Bakanlığı bulmalı.Hülya Avşar: Formüle bir de bu eklendi desenize. Gerçekten bu bilmeceyi çözene, kendi ellerimle büyük ödülü vereceğim.AÜE: Ayrıca birçok binanın da ekonomik ömrü dolmuş vaziyette. Müteahhidini bulmanız ne olur, çocuklar 20-30 yıldır aynı okullarda eğitim görüyorlar. Kumkapı’nın istiridyeli kumundan yapılan inşaatlar bunlar. İstanbul ikinci ve üçüncü derece deprem bölgesiyken, o projelere göre inşa edilen yapılar bunlar. Şimdi İstanbul birinci derece deprem bölgesi. İstanbul’un tümünü elden geçirmek gerek.Hülya Avşar: Kulakları çınlasın, Erkin Koray gibi biz de mi okula göndermeyelim çocuklarımızı. Bu tür yapılarda eğitim göreceklerine ve büyük bir risk altına gireceklerine, katiyen okula göndermeyelim mi? Kendimiz mi eğitelim, evde mi eğitelim. Galiba en iyi eğitimi yine evlerde vereceğiz.AÜE: Peki, evler sağlam mı?Hülya Avşar: En azından çocuğum benim yanımda olacak, benim sorumluluğumda olacak.Şengül Akçar (Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı kurucusu): Bizim bununla da ilgili bir projemiz var. Mesela deprem bölgesinde prefabrike yuvalar yapmıştık. Bunları İstanbul’a da taşımak istedik. Örneğin, kimse parkları bozmak istemiyor ama parkların kenarına bu tür yuvalar yapmak mümkün. Hamiye Yazıcı (İzmit Simge Kadın İşletme Kooperatifi Başkanı): Ben İzmit bölgesinden geliyorum. Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nın depremden sonra açmış olduğu beş merkezden birinin başkanıyım. İki yıldan sonra biz kooperatifleştik. Kooperatifimizin esas amacı da çocuklar ve kadınlara yönelik faaliyetleri güçlendirmek. Prefabrikelerden taşınıp kalıcı bölgeye geçtik. 300 metrekare bir binamız var. 32 çocuğumuz var, kadın merkezimiz var. Bu merkezlerin amacı, ailelerin de katılımıyla bir şeylerin başarılıyor olması. Vakıftan bile destek yok. Yasalar büyük sorunHülya Avşar:Siz sanıyorum, bu yuvalardan yararlanan bir velisiniz.... Gülay Akgül (Bahçelievler Kocasinan Yuvası’na çocuk bırakan veli): Ben, Hatay’dan İstanbul’a geldim. Eşim de ben de çalışıyoruz. Bu yüzden de çocuğumuzun hem bakımı hem de eğitimi için bir yuvaya ihtiyacımız vardı. Bahçelievler’de belediyenin bir çocuk merkezine çocuğumuzu bırakıyorduk. İnanın çok yardımcı oluyorlardı. Bir ara belediyenin burayı kapatma durumu söz konusu oldu, gerçekten yüreğimiz ağzımıza geldi. Düşünün, eğer orası olmasaydı, ben ne çocuk büyütebilir ne de çalışabilirdim. Hülya Avşar: Nasıl çabuklaştırabiliriz okul öncesi eğitim çalışmalarını?Erhan Erol: Bugünkü sorunların temelinde geçmişin çözümleri vardır. Siz reel gerçekçi çözümler ortaya koyamazsanız, yasa ve engelleri aşamazsanız ne Ateş Bey bir şey yapabilir, ne de ben bir şey yapabilirim. Gaziosmanpaşa sokaklarını, daha sonra Bakırköy’ün sokaklarını gördüğünüzde anlarsınız. Biz 0-18 yaş arasının yani genç ve çocuk nüfusun çoğunlukta olduğu bir bölgeyiz. Gazi Mahallesi’ne yönelik bir projemiz vardı, yönetim Sağlık Bakanlığı’yla bile projeden çıkamadılar. Gaziosmanpaşa şartları, onları başarısız kıldı. Binlerce çocuk var, ben günde 10 bin kişiye sıcak
yemek dağıtıyorum. Açlıkla mücadele ediyorum. Ben bu parayı alıp da, size 30 tane kreÅŸ açarım dersem, yaparım, benim bütçem buna müsait ama benim önceliklerim var ve ben önceliklerimi takip etmek zorundayım. Az önce bir örnek verdim, 30’a yakın binamız sivil toplum örgütleri tarafından kullanılıyor. Hülya AvÅŸar: Yasalar bu konuda sorun çıkarıyor mu?Åžengül Akçar (Kadın EmeÄŸini DeÄŸerlendirme Vakfı Kurucusu ve Yönetim Kurulu Ãœyesi): Sosyal Hizmetler’in de, Milli EÄŸitim’in de yönetmelikleri var, okul açmaya yönelik. Oradaki kriterler çok yanlış, o kriterlere bina bulumadım ve esasında binadan ve personelden kaynaklanıyor. Fakat ÅŸimdi Sosyal Hizmetler bu kriterleri deÄŸiÅŸtiriyor. Bunun yasayla bir ilgisi yok. Bizim iddiamız ÅŸu, belediye binayı saÄŸlasın, gerisine karışmasın. EE: Yurt dışındaki belediyeler, insan merkezli belediyelerdir. Orada Sosyal Hizmetler’e baÄŸlı çocuk hizmetlerinin tamamını belediyeler verir. Türkiye’de bazı hizmetler Çalışma Bakanlığı’na baÄŸlıdır, bazı hizmetler Sosyal Hizmetler’den sorumlu devlet bakanlığına baÄŸlıdır. Ben, özürlülerle ilgili okulu açacağım, Türkiye’de örneÄŸi yok, Hollanda’da var, yasal mevzuat yüzünden yapamıyorsunuz. Yani demek istediÄŸim, bu yetkilerin belediyelere kazandırılması gerekiyor ki, belediyeler de görevlerini yerine getirebilsin.Hülya AvÅŸar: KreÅŸler için yasalar sorun çıkarıyor mu?AÃœE: KreÅŸte yasalar hiç sorun çıkarmıyor. Åžu anki yasada da kreÅŸ açmak, belediyelerin görevleri içinde vardır. Yeni çıkacak olan yasada bu daha da geniÅŸletiliyor ve ilköğretime de hizmet verecek. Aynı zamanda belediyeler ÅŸu anki yasalarla bile ilköğretime hizmet verebilmekte. Hülya AvÅŸar:Peki, sizin bu konuda yaptıklarınız ve yapacaklarınız neler?OD: Mekanı yeri bize tahsis edin, biz devamını getiririz. Belediyeler olarak kaymakamlık kurumunun arkasındayız ama belediyelerin yetkileri iÅŸ yapma açısından yeterlidir. Bizde ise, bazı konuları yapmak istiyoruz ama bazen elimiz kolumuz bazen baÄŸlı kalıyor. ÖZÃœR: GaziosmanpaÅŸa Belediye BaÅŸkanı Sayın Dr.Erhan Erol’un fotoÄŸrafı, 2 Kasım tarihli Kelebek’in birinci sayfasında yanlış kullanılmıştır. Kendisinden özür diliyoruz. Â
button