Güncelleme Tarihi:
Mustafa Öncül’ün
www.acilibirbucuk.com sitesinde de bulabileceğiniz yazısı şöyle:Deprem olur, biz depreme gideriz, fay hattında keklik gibi sekeriz!
- Nobel jürisine bir mektup gönderen Orhan Pamuk, “İzmir’deki depremin ardında ordu ve Kemalistler vardır. Beni Nobel Ödülü’ne aday gösterirseniz, önümüzdeki 15 yıl içerisinde Türkiye’de olacak depremler ve ordunun bu depremlerdeki tetikleyici etkisini anlatan bir roman yazabilirim” demiş.
- Avrupa Birliği Dönem Başkanı İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Jack Straw, “Türkiye fay hatlarını Rumlar’a açmaz, Richter ölçeğine göre 5.9 ve 6.7 büyüklüğündeki depremleri tanımazsa müzakere süreci kesintiye uğrayabilir” demiş.
- 3 Ekim’de, müzakere sürecinin başlamasını birkaç saat geciktiren Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, İzmir depremi sonrasında yaptığı açıklamada, “Türkiye AB’ye girmek istiyorsa, müzakere süreci bitene kadar Türkiye’de deprem olmayacağı garantisini vermeli” demiş.
- Dışişleri Bakanı Abdullah Gül yaptığı yazılı açıklama ile, “Hükümetimiz duruma hakimdir. Nerede, kaç şiddetinde deprem olacağı, AB çerçeve belgesinde belirtildiği şekilde takip edilmektedir. Avrupa Birliği, Richter Ölçeği’ne göre 3.2’den büyük deprem olmayacağı konusunda garanti vermiştir.” demiş.
- Prof. Dr. Mehmet Altan bir televizyon kanalında yaptığı konuşmada, “Globalleşen dünyada bu tip depremler olağandır. Yabancı sermayeden korkmamalıyız. Yabancı sermaye tüm yaraları saracaktır. İkinci Cumhuriyet’de Türkiye’de bir tek deprem olmayacaktır. Bu depremlerin ardında, yabancı sermayeyi ülkeden kaçırmak isteyen ulusalcı güçlerin parmağı vardır” şeklinde konuşmuş.
- Bazı psikologlar, depremlerin çocukların psikolojisini olumsuz etkilediğini söyleyerek, “Çocuklarımızın ruh sağlığını korumak için, bu tip depremlerden mümkün olduğunca uzak durmalıyız” demiş.
- Depremlerde en büyük hasarı kamu binalarının görmesi nedeniyle, önlem olarak binaların üzerine “Ali Baba’nın Çiftliği”, “Tom Amca’nın Kulübesi”, “Pantolonun Panı”, “Robenson’un Cuma’sı”, “Gelmez Ayın Çarşambası” gibi tabelalar asılmış.
- Dr. Haydar Dümen, kapalı çevrelerde yetişen bazı genç kızların ilk cinsel deneyimlerinde deprem oluyor gibi bir hisse kapılmasının çok normal olduğunu, bu gibi durumlarda sokağa fırlamanın veya ikinci kattan aşağı atlamanın gereksizliğine işaret ederek, “Bu genç kızlarımızın geceyi sokakta, Kızılay çadırında veya prefabrik konutta geçirmesine gerek yoktur. Evlerine rahatlıkla girebilirler. Artçı sarsıntılardan da korkmalarına gerek yok. Her büyük sarsıntıdan sonra artçı sarsıntılar olabilir.” demiş.
- Cep telefonu operatörleri, deprem anında cep telefonlarının kilitlenmesi olasılığına karşı, tüm kullanıcılara birer anahtar dağıtmayı planlıyormuş. Tüm kullanıcılara anahtar yetiştirilememesi durumunda, 24 saat hizmet verebilecek çilingirler görevlendirilmiş.
- İzmir’de meydana gelen ilk depremin, göreve yeni başlayan bir Ramazan davulcusunun tokmağı davula ilk vurduğu anda gerçekleşmesi nedeni ile davulcunun bunalıma girdiği ve “Hep benim yüzümden… Hep benim yüzümden… Davula bu kadar hızlı vurmamalıydım!...” diye ağlayarak kendini suçladığı duyulmuş.
- Bazı belediyelerin, olası büyük bir depremde, orta refüjlerde ve kavşaklardaki çiçeklerin zarar görmesi halinde acilen ekilmek üzere 5 milyon kök menekşe, 8 milyon kök şebboy, 2 milyon kök bodur çam ve 6 milyon kök marul sipariş ettiği de gelen haberler arasında. Bazı vatandaşların, “Tamam çiçekleri anladık da, marulları ne yapacaksınız?” sorusuna belediye yetkilileri, “Salata” diye cevap vermişler.
- Gazetecilerin, “Deprem neden Kasım ya da Aralık ayında değil de, bu ay oldu?” sorusunu yanıtlayan yetkililer, “İki bayram arası deprem olmaz. Bilindiği üzere Kasım ve Aralık ayları iki bayram arasına denk geliyor.” diye yanıt vermişler.
- Kandilli Rasathanesi yetkilileri, Shalke04 maçında kaleci Volkan’ın topu ıskalaması ile yediği gol sonucunda, Fenerbahçelilerin kafalarını duvarlara vurmasının, fayları hareketlendirdiğini düşünüyormuş. Aynı uzmanlar, Volkan’ın böyle goller yemeye devam etmesi halinde, artçı depremler olacağını söylemişler.
- Hiç Hastalıkları Uzmanı, Aperatif Doktor Hasan Taksi, “Bu depremlerin yeni bir medeniyetler çatışmasına neden olmasından endişe etmekteyim” demiş. Deprem ile medeniyetler çatışması arasında böyle bir bağlantıyı nasıl kurduğunun sorulması üzene ise, “Medeniyet işte böyle bir şeydir. Adeta, merhum Mehmet Akif üstadın dediği gibi, ‘Tek dişi kalmış canavar!...’ Bir neşter ile bir insanın hayatını da kurtarabilirsiniz, bir hayata son da verebilirsiniz… Doğanın bu çelişkiye kayıtsız kalmasını hiç kimse beklemesin!.. Lütfen… Lütfen…” diye cevap vermiş.
(İllüstrasyonlar: Sefa Sofuoğlu)