Güncelleme Tarihi:
Deprem hem maddi hem de manevi olarak birçok zarar veriyor. En son Elazığ'da 41 vatandaşımızın hayatını kaybettiği depremde çocuklar da belki de hayatları boyu unutmayacakları bir tecrübe yaşadı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Dr. Barış Önen Ünsalver, "Çocuk için yaşadığı ev kendisini kapsayan fiziksel bir yapıdır. Evi, içinde bulunduğu sürece psikolojik ve fiziksel olarak kendini güvende hissettiği bir mekan olmalıdır. Depremle birlikte yapısal hasar oluşmasa bile evin sarsılması, temel güvenlik hissinin de sarsılmasına neden olur. Çünkü, çocuğun bastığı güvenli zemin ayağının altından kayar. Üstelik artçı depremler hissedilebilir olursa travmatik etki sürekli canlı kalacaktır" diyor.
Çocuklar için belirsizlik ürkütücüdür. Bu nedenle ebeveyn çocuğun hayatta yapması ve yapmaması gerekenlerin sınırlarını çizdikçe, bir başka deyişle çocuk için hayat belirli olduğu zaman çocuk ruhsal olarak sakindir. Oysa depremin ne zaman oluşacağı ve ne kadar süre devam edeceği belirsizdir. Deprem ebeveyn için de bu belirsizlik nedeniyle korkutucudur. Ebeveynin endişesini gören çocuk, kendisini her tür kötülükten koruyacağını düşündüğü kişilerin de deprem gibi belirsizlikler karşısında güçsüz olduğunu farkeder.
Ünsalver, "Çocuk zaten ebeveyni bir ayna olarak kullanır ve ebeveyn korkmuş, telaşlı ve mutsuz ise çocuk da aynı şeyleri hissedecektir. Başka bir deyişle, çocuklar erişkinlere göre deprem gibi travmalardan daha fazla etkilenirler. Tabii, burada çocuğun yaşı ve ruhsal gelişimin hangi basamağında olduğu da önemlidir. Ergenlik dönemine girmiş ya da girmek üzere olan çocuklarla ilkokul çağındaki çocukların etkilenme şekli farklı olabilir" diyor.
Çocuk ebeveynin kaygısından kaygılanır
Ünsalver, ilkokul çağı çocukları ebeveyninden sürekli güvende olduğunun onaylanmasını istediğini ve çocuğun kaygısının azalabilmesi için öncelikle ebeveynin kaygısının azalması gerektiğini söylüyor.
Ünsalver'e göre gerekirse ebeveyn psikolojik destek almalıdır. Gündelik hayata en kısa sürede dönmeye çalışılmalıdır. Ebeveyn çocuğa yanında olduğunu anlatan destek mesajları vermeli ve çocukla eskisinden daha fazla vakit geçirmelidir. Çocuğa sevgi ve güven ortamı yaratılmalıdır. Yalnız kalmaktan korktuğunu söyleyen çocukların ebeveynleri, bu korkuları geçene kadar çocuğu belli bir süre yalnız bırakmamalıdırlar. Çocuk korkularını dile getirdiğine sabırla dinlenmeli ve “bunlar saçma şeyler, unut bunları şimdi” gibi bir tavır içine girilmemelidir. Marmara Depreminden bebeklerin dahi etkilendiği gösterilmiştir, yani “zaten çocuk anlamaz” diye düşünülmemelidir. Bu dönemde çocuklar, karanlıkta uyumaktan çekinebilir, yalnız tuvalete gitmek istemeyebilir. Böyle durumlarda ona kızmak, ya da korkusunun üstüne gitsin diye taleplerini yerine getirmemek zaten güven duygusu sarsılmış çocuğun güvensizliğini daha da arttırır. Depremle ilgili sorularına yalan söylemeden açık yanıtlar verilmeye çalışılmalıdır. Deprem sırasında yapılacaklar anlatılıp birlikte tatbik edilebilir. Çocukların depremle ilgili resim çizmesi desteklenebilir. Televizyon ve gazetedeki deprem haberlerini takip etmesi sınırlanmalıdır. Çocuğun uykusu, iştahı ve genel ruh hali depremden sonraki ilk 1-2 ay yakından takip edilmeli, sıkıntıları artıyorsa çocuk psikiyatrından destek alınmalıdır.