Oluşturulma Tarihi: Haziran 28, 2005 00:00
ANAP’ın kurucularından, iki dönem Denizli milletvekilliği yapmış olan Aycan Çakıroğulları’nun temposuna yetişebilene aşkolsun.En ince detayına kadar hazırladığı iki günlük Denizli programında boş bir saniye yok.Denizli’nin organize sanayi bölgesindeki tekstil fabrikaları, termal turizmi, Buldan ilçesi, Pamukkale Üniversitesi’nin kazılarını sürdürdüğü Laodikeia ile Hierapolis antik şehirleri, Denizli Valisi Gazi Şimşek, Buldan Kaymakamı Bilal Çelik ve diğer yetkililerle, işadamlarıyla randevular.İki güne sığdırılmış yoğun program.Vakit dar, konular hem çok, hem çeşitli.Denizli Organize Sanayi Bölgesi 1973 yılında kurulmuş.Bugün burası 50 bin kişinin çalıştığı, Türkiye’nın tekstil devlerini barındıran bir yer.Bugünlere nasıl gelindiğini, milletvekilliğinden önce tekstil işi yapmış olan Aycan Çakıroğulları anlatıyor.‘1980 yılında elimizde iki bavulla yola çıktık. Pamuklular, havlular, bornozlar, baskılı kumaşlarla Almanya, Belçika, Fransa kapı kapı dolaştık...’Nihayet Hollanda’da bir işadamı Denizli’nin ürünleriyle ilgilenmiş.Önlerine bir örnek koymuş:İnce havlu kumaşından ‘Terry Towel’ yani ‘Terry Havlu’.‘Bu ürünü imal ederseniz hepsini alırım’ demiş.Çakıroğulları, ‘Denizli’nin önünü açan işte bu ‘terry towel’lar’ diyor.Denizli’nin bugün gerçekleştirdiği 2 milyar dolarlık ihracatın 1 milyardan dolardan fazlası tekstilden.Esat Sivri, Denizli’nin tekstil duayeni.Denizli Basma ve Boya Sanayi A.Ş. DEBA’nın Başkanı.DEBA’nın konfeksiyon fabrikasında dünyanın önde gelen markalarına günde ortalama 6 bin parça üretiliyor.Kimi zaman bu miktar günde 7 bin ila 8 bine de çıkıyor.Esat Sivri ile Çin tehlikesini konuşuyoruz.DEBA Başkanı, önümüzdeki 3-4 yıl Denizli için bir tehlike olmadığı görüşünde.Peki ya sonrası?‘Denizli’nin 30 yıllık birikimi var. Kaldı ki, biz Çin ile 14 yıldan beri çalışıyoruz. Oradan hem bez alıp baskı, boyasını burada yapıyoruz. Dünya pazarını Hindistan, Çin, Pakistan ile paylaşabiliriz’ diyor. ‘Ucuz el işçiliği her şey değil’ diye ilave ediyor.Verimlilik, kalite, teknolojiye yatırım, pazara yakın olmak önemli.Nitekim, daha önce Çin’e gitmiş olan iki ünlü marka dört ay önce DEBA’ya geri dönmüş.‘Kalite ve teslimat bizde daha iyi’ diyor Sivri.Denizli tekstilinin ayakta kalması için olmazsa olmazların başında aile şirketlerinin kurumsallaşması da var. Özetle, Denizli’nin tekstilden vazgeçmeye niyeti yok gibi görünüyor.Ama tekstile ilave sektör arayışları da var.Turizm ve özellikle termal turizmi, mermercilik, organik tarım alternatiflerin bazıları.Aycan Çakıroğulları’nın dediği gibi ‘Horoz çöplükte öter ama Denizli horozu her yerde öter’...50 yıllık brandacı Çin’e nasıl yenildiESAT Sivri Çin tehlikesi konusunda iyimser...Buldanlı branda üreticisi Ahmet Tuncay ise öyle değil.Türkiye’nin en önemli dört branda üreticisinden biri olan Tuncay daha yeni yeni Çin malı brandaların rekabeti karşısında üç fabrikasını kapatmış. 50 yıllık ‘Balıklı Branda’ markası tarihe karışmak üzere.Ahmet Tuncay, ziyaretimizden iki, üç gün önce 4 trilyonluk makineleri 20 milyara hurdacıya satmış.270 işçisini işten çıkartmış.Ağlamaklı.‘Bizden yüzde 30 daha ucuza mal satan Çin’e karşı tutunamadık’ diyor.Rekabet edememesinin tek nedeni ucuz mal değil.Bir diğer neden kaçak malın bolluğu.Tuncay’a göre, Türkiye’ye büyük miktarda kaçak branda giriyor.Resmi kayıtlara göre, 6 bin metre branda taşıyan bir konteynerde esasında 60 bin metre branda yurda giriyor.Yani, Çin hem daha ucuz mal üretiyor, hem kaçak mal sokmayı başarıyor.Bacasız fabrikalar diyarı dünyaya açılıyorİYİ ki Buldan’da sadece Balıklı Branda örneği yok...Buldan Kaymakamı Bilal Çelik’in verdiği kartta şöyle yazıyor:‘Bacasız Fabrikalar Diyarı’...Gerçekten Buldan’da her ev fabrika gibi.Her evden tezgah sesleri geliyor.Kolay değil...İlçenin neredeyse 1500 yıllık dokuma tarihi var.Herkes ‘Ben tezgáh altında doğdum’ diyor neredeyse.İlk durak ‘Buldan El Sanatları Merkezi’ ya da BESAM.Tarihe karışmakta olan dokuma sanatını yeniden canlandırmak üzere 1999 yılında kurulmuş.10 tane tezgáhında dokunan ürünler bugün Berlusconi, Bush Ailesi ve daha birçok ünlü tarafından kullanılıyor.BESAM’ın tezgahlarından çıkan ipeklilerin dünyada eşi yok belki de.Üstelik Buldanlılara örnek olmuş, dokuma hevesi geri gelmiş.‘Buldan’s’ markasının yaratıcısı İhsan Dönmez.Buldan Çarşısı’ndaki albenili dükkanında sohbet ediyoruz.İstanbul’da ünlü bir marka ürünlerine kendi etiketini koymak isteyince malını vermekten vazgeçmiş.Avustralya’dan Güney Afrika’ya ‘Buldan’s’ markasıyla ihracatı var.32 yıllık bir dokumacı olarak tasarımına, kalitesine güveniyor.Almanya’da katıldığı Frankfurt Fuarı’nda ürünlerinin Çin ve Hint mallarından daha fazla ilgi gördüğünü söylüyor.İhsan Dönmez tasarım ve markalaşmanın Çin tehlikesini alt edebileceğini güzel bir kanıtı. Denizli ve Buldan’dan yazılara cuma ve pazar günü devam.
button