Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 2007 00:00
İstanbul’da kurulan sivil toplum girişimi DAK-SAR, bir zamanların AKUT’u gibi oldu. Denize düşüp kaybolan insanları, fırtınaya tutulup kaza geçiren tekneleri bu gönüllüler kurtarıyor. Denizciler Dayanışma Birliği’nin bünyesinde kurulan DAK-SAR (Denizde Arama Kurtarma Ekibi) altı yıldır denizde insanların imdadına koşuyor.
Denizciler Dayanışma Birliği, 1993’te bir grup denizci tarafından kuruldu. Birlik üyeleri her ay toplanarak denizlerdeki sorunları tartışıyordu. Başka ne yapabileceklerini düşünürken 1995’teki Habitat II toplantısı onlara ilham verdi. Sivil toplum kuruluşlarının kamu projeleriyle daha başarılı olduğunu gördüler. Denizlerde hayat kurtarmak için DAK-SAR’ı kurdular. Denizciler Dayanışma Birliği Başkanı Tümamiral Varol Atalay, yaşadığı olayların da etkili olduğunu anlatıyor: "Oğlum Marmara Adası’nda yelken yaparken gemi kazasına uğradı. Yardım edecek kimse olmadığı için kendi çabalarıyla kurtuldu. Başka bir olayda da bir tanıdığımızın çocuğu Karadeniz’de sörfle açıldı ve dönmedi. Kimse yardım için aramaya katılmadı. Ertesi gün Toprak Holding helikopterini kiraladık. Çocuğu denizde bulduğumuzda donarak ölmüştü. Bu olaylar denizleri daha güvenli hale getirme konusunda yapacağımız çalışmaları hızlandırdı."
Öncelikle her türlü hava şartlarına dayanabilecek botlara ihtiyaç vardı. Sonunda bir İngiliz kuruluşu iki kurtarma botu hibe etti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da kaza geçiren gemileri çekmek için bir palamar botu verdi. Sistemi işletecek bir kıyı şeridi bulmak da zaman aldı. Bir çok liman değiştirildi, nihayet şu an hizmet verdikleri Kalamış Marina’ya yerleşildi.
Bugüne kadar 700’ün üzerinde olayda görev alan, yüzlerce kişiye yardım eden ekip, Sahil Güvenlik, Deniz Polisi, Kıyı Emniyet ve Gemi Kurtarma Genel Müdürlüğü’yle koordineli çalışıyor.
Fenerbahçe Feneri’nden çizilen 12 mil yarıçapındaki dairenin içinde kalan sahada 24 saat hizmet veriyor. Ama saha dışındaki olaylarda da ellerinden geleni yapıyorlar.
60 KİŞİYLE BAŞLADILAR 700 KİŞİYE ULAŞTILARDAK-SAR’ın kurtarma çalışmalarındaki başarıları kulaktan kulağa yayıldı. Ekibe katılmak isteyen deniz tutkunları ve meraklılarının sayısı hızla arttı. 60 kişiyle yola çıkan grubun doktor, mühendis, ev kadını, mimar ve iş adamlarından oluşan üye sayısı bu sene 700’ü geçti. Gönüllüleri yetiştiren kursların sayısı üçe çıktı. Denizde kurtarıldıktan sonra ekibe dahil olanların sayısı da artıyor. Genel Koordinatör Sevgi Gürlen, denizde ailesi veya kendisi darbe yiyenlerin çalışmaların önemini daha çok anladıklarını söylüyor: "2001’de iki arkadaş kaybolmuştu. Onları biz bulamadık. Fakat aramalar sırasında nasıl çalıştığımızı gören anne baba, bize gönüllü üye oldu."
DAK-SAR’da gönüllü çalışmak isteyen sıkı bir eğitimden geçiyor. Denizi sevenlere öncelik verilerek maksimum 40 kişi seçiliyor. İşin ustalarından 10 gün ders alınıyor. Ardından Amatör Denizcilik Federasyonu sınavında başarı gösterenler belgelerini alıyor. Telsiz kullanma ve ilk yardım konuları da öğretiliyor. Ekibin büyük bölümü meslek sahibi kişilerden oluştuğu için nöbet çizelgeleri herkesin çalışma saatlerine uygun hazırlanıyor. Sabahları beş kişiden oluşan ekip görev yaparken geceleri işlerinden çıkan dört gönüllü ertesi sabah işe gidene kadar nöbet tutuyor.
Dernek üyelerinin bağışları ve istasyonun yanındaki küçük dükkanlarında yaptıkları harita ve hediyelik eşya satışlarıyla ayakta duran DAK-SAR’ın en büyük ihtiyacı sponsor desteği. Eğitmen Erol Erdoğan, yaz aylarında 15 bin, kış aylarında 12 bin YTL harcama yaptıklarını söylüyor: "İstasyonda 24 saat 12 personel ücret almadan çalışıyor. Botlarımız dakikada 3 YTL benzin harcıyor. Biz sadece harcadığımız kadar benzin yardımı istiyoruz."
YARDIM SİSTEMİ NASIL ÇALIŞIYORVHF 16-73 telsiz kanalı ve telefonla gelen yardım çağrılarının ardından, soğuğa ve suya dayanıklı özel kıyafetler giyiliyor ve beş dakikada yola çıkılıyor. Olay yerine en geç 20 dakika içinde ulaşılıyor. En çok ihbar pazar günleri geliyor. Ekip en sık yüzme bilmediği için boğulma tehlikesi geçirenlerle teknesi bozulanlara yardım ediyor. Motorun pervanesi düştü, kuyruğu koptu bulur musunuz, diye yardım isteyenler de oluyor. Fakat bu istekler kibarca geri çevriliyor. Ayrıca yunuslara da yardım ediliyor.
Ben kurtuldum, şimdi yardım ediyorumÖnder Sarıoğlu (34, işadamı) 28 Ekim 2001’de saat 12.00 gibi Sivri Ada etrafında dalış yapıyorduk. Hava birden bozuldu. Vurgun yememek için beklerken akıntıya kapıldık. Bu sırada içinde iki kişiyle bizi bekleyen tekne Mudanya’ya kadar sürüklenmiş. Teknedeki arkadaşlar DAK-SAR’ı aramış. 30 saat sonra yüzerek Mudanya’ya çıktık. Benim durumuma düşeceklere yardım etmek için ekibe katıldım.
Olay yerine yetişmek için koşarken giyiniyoruzAyşegül Şora (57, ev kadını, DAK-SAR bot kaptan yardımcısı) Eskiden beri yelken sevdam vardı. Gazetede DAK-SAR’ın ilanlarını gördüm, denemek istedim. Bana birçok kapı açtı. Önce yelken sahibi, sonra hakemi oldum, ilkyardım eğitimi aldım. Olay yerine hızlı yetişmek için koşarken giyiniyoruz.
Sis bastı, barınağa sığındıkBarış Ünal (30, görüntü yönetmeni, sualtı kameramanı, DAK-SAR bot kaptanı) Beni en çok etkileyen olaylardan biri şöyleydi: "Telsizden yardım çağrısı aldık. Teknesiyle kaybolan bir adam vardı. Yola çıktığımızda çok yoğun sis bastırdı. Görüş alanımız yok oldu. Tekneyi ve adamı Yeşilköy taraflarında bulup kurtulduk. Bu sırada denizler gemi trafiğine kapatıldı. Biz de bir balıkçı barınağına sığındık. Son geminin geçme saatini öğrendikten sonra marinaya vardık."