Deniz Yıldız, Soner’i hayata bağlayacak

Güncelleme Tarihi:

Deniz Yıldız, Soner’i hayata bağlayacak
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2012 02:00

Minik oyuncu Nisa Melis Telli, Soner’le Aylin’in kızları Deniz Yıldız rolüyle “Öyle Bir Geçer Zaman ki” seyircisinin gönlünü fethetti. Sevimliliğiyle ekibin de maskotu haline gelen Nisa, babasını canlandıran Mete Horozoğlu’yla çok iyi anlaşıyor. Hatta onu ‘baba’ diye hitap edecek kadar seviyor. Geçtiğimiz hafta sonu sete gittik, ‘baba-kızla’ sohbet ettik.

Haberin Devamı

METE HOROZOĞLU-NİSA MELİS TELLİ FOTO-GALERİ 

Sete alıştın mı Nisa?   

- Alıştım. Uykum olsa bile uyumayıp sahneyi çekmeye alıştım.

Hiç zorlanmıyor musun?

- Hayır. Alıştım artık.  

Alışmadan önce en çok hangi sahnede zorlanmıştın?

- Ağlama sahnesinde çok zorlandım. İlk önce ağlayamadım, güldüm. Sonradan ağladım.

Ne getirdin aklına ağlamak için?

- Sette bir Pembe Abla var, onun beli kırıldı. Onu düşündüm ağlarken.

GERÇEK HAYATTA DA BİRAZ YARAMAZIM

Ağaca tırmandığın sahneler vardı. Korktun mu o sahneleri çekerken?

- Hiç korkmadım. Ben sadece hayaletlerden korkuyorum. Abim de bazen maskelerle korkutuyor beni.

Dizide hep dadılarını evden kovuyorsun...

- Gerçek hayatta da biraz yaramazım.

Az önce Mete Horozoğlu’nu görünce “Soner Baba” diye kucağına atladın. Çekimler dışında da ona Soner Baba mı diyorsun?

- Evet. Soner Baba demeye alıştım.

OYUNCULUK KÖTÜ ŞEY

Okula da gidiyorsun. Arkadaşların izliyor mu seni televizyonda?

- Evet, “Televizyonda izledik seni, çok güzelsin” diyorlar.

Büyüyünce de oyunculuk yapacak mısın?

- Oyunculuk yapmayı sevmiyorum.

Neden?

- Çünkü bunun bir sırrı var.

Nasıl yani?

- Okuldaki büyükler hep benim peşimde oluyorlar. Oyuncu olduğum için yolda gören herkes fotoğraf çektirmek istiyor. O yüzden oyunculuk kötü bir şeydir.

Fotoğraf çektirmek hoşuna gitmiyor mu?

- Hayır, hiç hoşlanmıyorum.

Haberin Devamı

METE HOROZOĞLU : Parlak bir oyuncu olacak

Mete Bey, Nisa’yla çok iyi anlaşıyorsunuz gördüğüm kadarıyla...

- İyiyiz iyiyiz. Çok insancıl bir çocuk Nisa. Çok iyi bir partner. Oyun veriyor resmen. İleride parlak bir oyuncu olacağını düşünüyorum.

Oyunculuğu pek sevmiyormuş ama...

- Tabii hepimizin olduğu gibi onun da uykusu geliyor ama çekimler yüzünden uyuyamıyor. Bazen oynamak istemesek de oynamak zorunda kalıyoruz. Öyle zorlukları var bu işin.

Soner, Aylin’in ölümüyle girdiği bunalımdan kızı sayesinde çıkacak gibi görünüyor. Öyle mi?

- Evet, hayata kızı Deniz Yıldız sayesinde dönüyor. Bir sonraki aşama ne olur bilmiyorum ama o depresif durumdan kızı sayesinde çıkıyor.

Şimdiye kadar gelen bütün bakıcıları evden gönderdi...

- Evet, bakıcıya alışkın değil. Aile ortamında yetiştiği için bakıcıya tepki gösteriyor çocuk.

SONER, BAHAR’A AŞIK OLACAK MI?

Gerçek hayatta da baba olmanızın rolünüze bir katkısı oldu mu?

- Yeni baba olum, dizideki durumun da üzerine geldi. Bu benim şansım oldu tabii. Tanıdık, bildik duyguları çağırmak gerekiyor oynarken. Yaşadığım bir duygu olduğu için dizide de faydasını gördüm. Henüz sevgi noktasına dönmedi Soner ama o sevgiyi engelleyerek oyunları vermek daha gerçekçi hale getiriyor rolü.

Bundan sonra aşık olur mu sizce?

- Hiç bilmiyorum.

Diziye bu sezon dahil olan Mine Tugay’ın canlandırdığı Bahar karakteriyle aralarında bir ilişki başlayacak sanırım...

- Olabilir. Bir kavgayla tanıştılar ama aralarındaki ilişki o yönde ilerleyebilir. Şimdilik Soner’i hayata bağlayan, çocuk sevgisi. O sevgi evrilir de başka yöne döner mi, bir kadına yönelir mi bilemiyorum. Ama sanırım bu yönde ilerleyecek.

TÜRK SEYİRCİSİ ÇOK SADIK

“Öyle Bir Geçer Zaman ki” üç sezondur ilgiyle izleniyor. Dizinin bu kadar sevilmesini neye bağlıyorsunuz?

- İlk sezondan itibaren çok gerçekçi bir hikâye yakaladık. Birinci sezon, televizyon tarihinin efsanesi oldu. Sektörün hızlılığından dolayı ilerleyen bölümlerde birtakım aksilikler yaşadık ama seyirci hâlâ izlemeye devam ediyor. Çünkü Türk seyircisi çok sadık. Bir kere gönül bağı kurdukları işi bırakmıyorlar. Avrupa ya da Amerika’daki gibi materyalist seyirci mantalitesi yok. Orada dizinin bir bölümü saçma gelse, bir daha izlemezler. Türkler ise duygusal olarak bağlanıyorlar.
Ben de öyleyim. Ne kadar “tadı kaçtı” desem de sevdiğim diziyi izlemeye devam ederim.

“Leyla ile Mecnun” dizisi için “Gerekirse Leyla’yı bile oynarım” demişsiniz geçenlerde de...

- (Gülüyor) “Teklif gelse ‘Leyla ile Mecnun’da oynar mısınız?” diye soruldu. Ben de “Oynamaz mıyım, her şeyi oynarım. Leyla’yı bile oynarım” dedim. Çok severek takip ettiğim bir iş. “İşler Güçler”i de takip ediyorum.

GÜN, RÜZGARI OLAN BİR ÇOCUK

Osman’ın gençliğini canlandıran Gün Koper’i nasıl buluyorsunuz?

- Çok başarılı. Eşimin kullandığı bir tabir var; “Rüzgarı olan bir çocuk” diyor, bence de öyle. Oyunculuğa kafa yoran, bunu ileride yapacağı meslek olarak gören bir çocuk. Bizim dizideki genç oyuncuların hepsi çok başarılı. Şimdi bütünün bir parçası halindeler ama daha sonra birer lokomotif olarak karşımıza çıkacaklar inşallah.

Farah Zeynep Abdullah’la görüşüyor musunuz?

- Bir aydır görüşemiyoruz. “Kelebeğin Rüyası” filmini çektikten sonra okuluna devam etmek için İngiltere’ye gitti biliyorsunuz. Şimdi “Sabah sabah okula gidiyorum” diye sitem ediyor. (Gülüyor) Türkiye ve İngiltere, şartları bambaşka olan iki ülke. Orada değişik şeyler yaşıyordur muhtemelen.

“AÇLIĞA DOYMAK”IN VİZYON TARİHİ ŞUBATA ERTELENEBİLİR

Sizin de yakın zamanda sinema filminiz vizyona giriyor bildiğim kadarıyla...

- Evet, aralık ayında Zübeyir Şaşmaz’ın yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği “Açlığa Doymak” filmiyle beyazperdedeyiz. Güzel bir iş olduğunu tahmin ediyorum. Berlin Film Festivali’ne başvuruldu. Onun sonucuna göre belli olacak vizyon tarihi. Çünkü festivale katılan filmlerin yayınlanmamış olması gerekiyor. Eğer festivale katılırsa, filmin vizyon tarihi şubat ayına alınabilir.

Filmde nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?

- İnsanın kendiyle ilgili mücadelesini anlatan, derin bir hikâyesi var filmin. Üç farklı karakterin öyküsünü anlatıyor ve bu üç kişi birbirlerini etkiliyor. Benim oynadığım karakter, Eyüp adında bir gazeteci. Camiada var olmaya çalışıyor. Siyasi bir gazeteci. Arafta kalmış bir tip. Yaşadığı bir olayın ardından intikam alma noktasına geliyor.

Haberin Devamı

OYUNCULUK ÇOCUKLARI ÇOK YIPRATIYOR

Çocuğunuz şu an yedi aylık. Biraz büyüdükten sonra Nisa gibi dizilerden teklif alsa, oynamasına müsaade eder misiniz?

- Kendi mesleğine karar verebilecek yaşa geldiğinde oyuncu olmak isterse o zaman tabii ki izin de verilir tavsiye de. Ama çocuk yaşta bu zor koşullarda çalışmasını istemem açıkçası. Oyunculuk yapmanın çocukları çok yıprattığını düşünüyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!