Demirel bendeki ışığı gördü

Güncelleme Tarihi:

Demirel bendeki ışığı gördü
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 06, 2007 00:00

11 Ağustos’ta Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde Orhan Şallıel şefliğindeki İstanbul Project ve Lady’s and Centelman korosuyla konser verecek olan Özcan Deniz, geldiği noktadan memnun. Deniz, Süleyman Demirel’in de kendisindeki ışığı yıllar önce gördüğünü söylüyor.

11 Ağustos’ta Harbiye’desiniz... Daha önce de ortak bir çalışmanız olmuş muydu?

Orhan Şallıel:
Aynı sahneyi paylaşmıştık ama böylesi bir çalışma ilk kez oluyor. Özcan’ın orkestrası ve senfoni orkestrası dışında 60 kişilik bir de koro var. Koronun adı Lady’s and Centilmen... İstanbul için büyük bir değer bu... Korodakilerin kimi bankacı, kimi doktor, yani amatörler ama enerjileri çok iyi.

Özcan Deniz: Provalardaki enerjilerini konser günü de görmek istiyorum. Hatta bence sahneye kendi kıyafetleriyle çıkmalılar.

n Siz onları anlatırken, benim aklıma Levent Kırca’nın da skeç haline getirdiği Yurttan Sesler korosu geldi...

Özcan Deniz:
Yurttan Sesler için TRT’yi aradım ben... Sahneye çıkarmak istedim onları, ama imajlarını bozmamak için kabul etmediler. Yurttan Sesler’i çocukluğumuzdan beri duruşlarını hiç bozmayan ağır ablalar ve ağabeyler olarak biliriz. Ben "Konsere Yurttan Sesler ve Özcan Deniz olarak çıkalım, hep beraber çıldıralım. Üzerinizdeki kıyafetleri atalım, size tişörtler, kotlar giydirelim. Dans edelim, tango yapalım" dedim. Direkt "hayır" cevabı aldım! Ama bir gün onları ikna edeceğim.

n Özcan Bey, sahneye ilk çıktığınızda kıyafetiniz buruşmasın diye oturmuyormuşsunuz bile... Tek kostümünüz mü vardı?

Özcan Deniz:
Evet, 4 saat oturmadığımı biliyorum. Bu tek kostüm olmasından kaynaklanmıyor, hálá sahne kıyafetimle oturmam. Tişört bile giymiş olsam fark etmez yani...

n Tatsız bir anı yatıyor olabilir mi bu takıntının altında?

Özcan Deniz:
Daha çok, işi ciddiye almakla ilgili bu... Belki de konser öncesi heyecanındandır.

n Çocukluğunuzdan kalma başka alışkanlıklar taşıdınız mı sahneye?

Özcan Deniz:
11 yaşındaydım. Aydın’da sahneye çıkacaktım. Aslında yaşım küçük olduğundan geç saatlerde gazinoya çıkmam yasak, ama beni dinlemeye İstanbul’dan yapımcılar gelmiş, bir düşünsenize... Ve annem o gün bana bir nazar boncuğu taktı. O günden beri her kostümümün içinde nazar boncuğu vardır. Bir de ilk 3 şarkıda heyecandan yutkunamayacak kadar gerilirim.

n Küçük yerlerde sahneyle tanıştınız. Sonra grafik nasıl yükseldi?

Özcan Deniz:
Aydın ve çevresindeydim. Küçük kır kahvelerinde çıkardım. 14 yaşlarındayken, küçük gazinolara geçtim. Sonra namım yürüdü. Antalya ve İzmir’den çağrılmaya başlandım. 18-19 yaşına kadar pavyon, gazino tipi yerlerde devam ettim.

n O dönemlere ait en unutulmaz anınız hangisi?

Özcan Deniz:
16 yaşındayken, Kuşadası’ndaki Onur Otel’de Süleyman Demirel’e konser vermiştim. Başımı okşamış ve etrafındakilere "Bu çocuğa dikkat edin, çok büyük adam olacak" demişti. Unutamadığım bir olay daha var: Yaşım küçük, İzmir’de pavyondayım ve aslında o yaşta sahneye çıkmam yasak. Polis baskın yaptığında beni hemen bulaşıkhaneye alıyorlardı. Boynumda papyonumla az bulaşık yıkamadım.

n Papyonlu kıyafetleriniz de unutulmazdı bu arada!

Özcan Deniz:
Unutulur mu! Büyük kıyafetleri giyemediğim için beni çocuk reyonlarına götürüyorlardı. Sahneye uygun olsun diye de hep sünnet kıyafetleri giyiyordum.

n
Kaç yaşında sünnet oldunuz?

Özcan Deniz:
13 yaşında... Ama uzun yıllar sünnet çocuğu gibi sahneye çıkmaya devam ettim. "Canlı Canlı" programı bir görüntümü bulmuş, geçenlerde yayınladı. O dönemin Aydın Valisi Recep Yazıcıoğlu beni izliyor ve benim üzerimdeki elbise evlere şenlik! Işıl ışıl bir kuşak, kıyafet desen fosforlu, reflektör gibi...

n Şimdiki çocuklar daha 3-4 yaşında kıyafetlerini seçmeye başlıyorlar. Sizin seçme şansınız yok muydu?

Özcan Deniz:
O zamanlar doğru dürüst param yoktu ki... O şartlarda Armani’den mi giyinseydim? Mahalle aralarındaki dükkanlardan alıyorduk işte...

n Belki de güzel geliyordu o kıyafetler o zamanlar size...

Özcan Deniz:
Sen ne diyorsun, herkes beni konuşuyordu. Birçok mağazayı meşhur etmiştim çocukken.

n Orhan Bey, siz Özcan Deniz’le ilgili neler söyleyeceksiniz?

Orhan Şallıel:
Kiminle çalışırsam çalışayım onun malzemesine bakarım. Özcan’ın sesi çok kaliteli. Bir dolu tenorun çıkmak için büyük efor harcayacağı yerde, bu adam daha yukarılara tırmanma derdinde... Bir de Özcan yeniliğe daima açık. Böyle bir ruh ve materyalin aynı bedende olması ve egosunun yontulmuş olması çok iyi.

- Özcan Bey, bir yerde sizin için "kedi sesli" demişler...

Özcan Deniz:
Bunu söyleyen kişi, hakaret etmek için çok çaba harcamış bence... Bu tanımı ’kulak tırmalayıcı’ anlamında söylemiş ama ben asla kulak tırmalamam. Çünkü ben asla o frekansları rahatsız ederek basmam. Bazen tenor olduğum için sesim volümlü çıkar ama sesimi tanırım ve gereksiz gırtlak nağmeleri yapmam. Kaldı ki statik bir kariyer bana göre değil. Ben niye kitleyeyim kariyerimi bu yaşta, daha yapacak çok şey var. Yapmamam için neden ne?

Orhan Şallıel: İnsanın kendini aşması, aşmaya çalışması çok önemli. Ödevimiz bu...

Sürprizlerle dolu bir konser hazırladık

- Konserde sürprizler var mı?

Özcan Deniz: Fazlasıyla... Finalin ilk yarısında daha önce okumadığım birkaç parça seslendireceğim mesela... İkinci yarı sürprizlerini de söyleyelim mi hocam?

Orhan Şallıel: Olabilir. İkinci yarıyı "Damdaki Kemancı"dan bir koro parçasıyla açacağız.

Özcan Deniz: Ayrıca hoş bir türkü repertuvarı hazırladık. Lazca da okuyacağım, İspanyolca eser de, İngilizce de... Ardından enerjisi çok yüksek "Zilli Kızlar" dans bölümü gelecek. Dolu dolu bir konser olacak, çünkü sahne bir şov alanıdır.

Orhan Şallıel: Özcan’ın sesi çok güzel bir enstrüman... Bundan sonraki Avrupa, hatta belki Ortadoğu projelerime onu da solist olarak dahil etmek istiyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!