Demir Bey 28 yıl boyunca her 27 Nisan’da aşkı uğruna Sydney’den

Güncelleme Tarihi:

Demir Bey 28 yıl boyunca her 27 Nisan’da aşkı uğruna Sydney’den
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2004 00:00

Ä°stanbul’a geldi Pera Palas’ta aynı masada tek başına yemek yediAli Özgentürk bir gün bir yerde bir hikaye dinledi ve acayip etkilendi. Etkilenmemek de mümkün deÄŸildi hani. Hikayenin anlatıcısı da hikayenin kahramanı da özel insanlardı.Anlatıcı 40 yıl Pera Palas Otel’de çalışmış, 81 yaşındaki Cevat Bayındır’dı. Kahraman ise Avustralya doÄŸumlu Demir Bey’di. Demir Bey ile Cevat Bey’in yolları 1967’nin nisan ayında Pera Palas Otel’de kesiÅŸti. Demir Bey Ä°stanbul’a köklerinin izini sürmek için gelmiÅŸti. Büyük bir açlıkla her ÅŸeyi görüp, herkesle tanışmaya çabalarken hayatının kadını ile karşılaÅŸtı. Sırılsıklam aşık oldu. Evlenmek ve sonsuza kadar onunla yaÅŸamak istedi. Ancak kadının ailesi evlenip, Avustralya’ya gitmelerine izin vermedi. 27 Nisan 1967’de birlikte son akÅŸam yemeklerini yediler. Ne tesadüftür ki o gün kadının doÄŸum, beraberliklerinin ise ölüm günüydü. Geceyi 118 numaralı odada geçirdiler, sabah birbirlerine elveda dediler. Demir Bey 27 Nisan 1968’de tekrar Ä°stanbul’a geldi. Pera Palas’a yerleÅŸti. Restoranda iki kiÅŸilik bir masa hazırlattı. Bir yıl önce ne yedilerse aynısını yedi, ne içtilerse aynısını içti. 118 numaralı odada tek başına uyudu. Ertesi gün Ä°stanbul’u terk etti. Bu geliÅŸ gidiÅŸler 1996 yılına kadar tam 28 yıl devam etti. Demir Bey her yıl 27 Nisan’da sevdiÄŸi kadını bir kez daha görebilme umuduyla Ä°stanbul’da geldi. 28 Nisan’da Sydney’e geri döndü. ‘Cevat Bey bana onlarca hikaye anlattı ama Demir Bey’in hikayesi beni hiç terk etmedi’ diyen Ali Özgentürk son filmi Kalbin Zamanı’nın senaryosunu bu öyküden yola çıkarak yazdı. Filmde Demir Bey’i Duvara Karşı filminden tanıdığımız Birol Ãœnel oynuyor. Hülya AvÅŸar, Halil Ergün ve Oktay Kaynarca’nın da rol aldığı Kalbin Zamanı 10 Aralık’ta gösterime giriyor.Demir Bey’in hikayesi, 1930’lu yıllarda Avustralya’da baÅŸlar. Sydney kentine göçmüş bir ailenin çocuÄŸu olarak doÄŸar. Türkçesi çat pat denilen seviyededir. 20’li yaÅŸlarına geldiÄŸinde, anne ve babasının doÄŸduÄŸu ülkeyi görebilmek için Ä°stanbul’a gelir. Pera Palas’ta yer ayırtır. Sultanahmet, Anadolu Hisarı gezmedik yer bırakmaz. Tatilinin ikinci haftasında otelde bir güzellik yarışması düzenlendiÄŸini öğrenir. O yıllarda güzellik yarışmalarına aristokrat ailelerin iyi eÄŸitimli kızları katılmaktadır. Davetli olmamasına raÄŸmen yarışmanın düzenlendiÄŸi salona gizlice sızar. Kendine güveni tamdır. Anlatılanlara göre Demir Bey, boylu poslu, siyah saçlı, renkli gözlü, yakışıklı, hoÅŸsohbet ve hayli komik bir adamdır. Yarışmayı Notre Dame De Sion Fransız Kız Lisesi mezunu bir genç kız kazanır. Birinci olan kız Demir Bey’in de favorisidir. Zira salona girdiÄŸi andan itibaren bakışlarını kızın üzerinden ayıramamaktadır. Yarışma sonrası verilen kokteylde ne yapar eder kraliçeyle tanışır. TokalaÅŸtıkları ve göz göze geldikleri an taÅŸ kesilirler. Eros oklarını fırlatır. Kalabalığın uÄŸultusunu duymaz olurlar. Kalp çarpıntıları bütün sesleri bastırır. 7 gün hiç ayrılmazlar. 7 günün sonunda ise hayat boyu ayrılamayacaklarını hissederler. Demir Bey sevdiÄŸi kızın ailesine gidip ‘Kızınızla evlenmek ve onu Sydney’e götürmek istiyorum’ der. Ama daha cümlesinin bitirir bitirmez ‘Hayır’ cevabını alır. Kızın babası bir an bile tereddüt etmeden onu reddetmiÅŸtir. Çünkü Sydney uzak, anne-baba ise yaÅŸlıdır.Gençler acı gerçekleri kabul etmek zorunda kalırlar. Demir Bey’in Avustralya’ya dönüş vakti gelir. 27 Nisan 1967’de Pera Palas’ın restoranında birlikte son akÅŸam yemeklerini yerler. BaÅŸlangıç olarak Endülüs’e özgü soÄŸuk bir çorba olan Gazpacho içerler. Ana yemek olarak Cháteaubriand ve yanında Sezar Salatası sipariÅŸi verirler. YemeÄŸin sonunda ise rokfor, parmesan, kamamber ve stilton peynirlerinden oluÅŸan bir peynir tabağı yerler. Bu harika yemeÄŸe bir ÅŸiÅŸe kırmızı ÅŸarap eÅŸlik eder. Ne tesadüftür ki o gün genç kızın doÄŸum, beraberliklerinin ise ölüm günüdür. 28 Nisan sabahı ayrılırlar. Demir Bey Sydney’e geri döner.28 YIL BOYUNCA SENENÄ°NAYNI GÃœNÃœ AYNI MÖNÃœBir yıl sonra 27 Nisan 1968’de Demir Bey Pera Palas’a tekrar gelir. 118 numaralı odaya yerleÅŸir. AkÅŸam yemeÄŸini yemek için restorana iner. Ä°ki kiÅŸilik servis açılmasını ister. SipariÅŸini verir: Gazpacho çorbası, Cháteaubriand, Sezar Salatası, peynir tabağı ve kırmızı ÅŸarap. Garson ÅŸaÅŸkınlık içinde Demir Bey ve hayali misafirine servis yapar. Demir Bey, ÅŸarabı bittikçe, hiç ellenmemiÅŸ diÄŸer kadehi de alır, boÅŸ bir kadehe yeniden ÅŸarap doldurur. Zaten iki kiÅŸilik bir et yemeÄŸi olan Cháteaubriand’ı ikiye bölüp tabaklara paylaÅŸtırır. Gecenin ilerleyen saatlerinde Demir Bey konuÄŸu ile sohbet etmeye baÅŸlar. Ellerini, kollarını hareket ettirerek heyecanlı heyecanlı bir ÅŸeyler anlatır. Belli ki biricik sevgilisine onsuz geçen bir yılını özetlemektedir. 28 Nisan sabahı hesabını keser, taksiye biner ve Sydney’e dönmek için havaalanına gider. Bu senaryo her 27 Nisan’da tekrarlanır. Demir Bey 1996 yılına kadar senede bir gün Pera Palas’a gelir, aynı odada kalır, aynı yemeÄŸi yer, olmayan sevgilisi ile hasret giderir, belki de onun gelmesini bekler. Olanların tek bir tanığı vardır. O da 1967’de otelin resepsiyon görevlisi, 1996’da halkla iliÅŸkiler müdürü olan Cevat Bayındır’dır. Cevat Bey 1996 yılının 27 Nisan’ında Demir Bey’i göremeyince hayli telaÅŸlanır. Defalarca mektuplaÅŸtığı adrese birkaç mektup daha yollar ama cevap alamaz. Demir Bey ölmüştür.FÄ°LMÄ°N TEK GERÇEK KAHRAMANI DEMÄ°R BEY Cevat Bayındır bugün 81 yaşında. 4 yıl önce Pera Palas’ın Basın ve Halkla iliÅŸkiler Müdürlüğü görevinden emekli olmuÅŸ. Ali Özgentürk’le Cevat Bey bundan üç yıl önce tanışmışlar. ‘Cevat Bey bana onlarca hikaye anlattı. BeÅŸ-altı kere buluÅŸtuk. Anlattıklarını video ile kayda aldım. Yalnızca bir hikaye beni hiç terk etmedi. O da Demir Bey’in hikayesiydi. Adeta çarpıldım’ diyen Özgentürk ‘Kalbin Zamanı’ adlı filmin tek gerçek kahramanının Demir Bey olduÄŸunu söylüyor. Ali Özgentürk hikayeyi ilk dinlediÄŸinde şöyle demiÅŸ: ‘Tam Ä°stanbul’a özgü bir öykü bu. Kalıbımı basarım bu aÅŸk New York’ta yaÅŸanmazdı.’Niye, New York’ta bir insan diÄŸerini böyle bir tutkuyla sevemez mi? diyecek olursanız Özgentürk, onu da şöyle açıklıyor: ‘Sever de böyle sevmez. Bu hikayede hem DoÄŸulu hem de Batılı bir taraf var. Bu hikaye her ÅŸeyiyle Ä°stanbul. Urfa’da da olmaz mesela. Bu hikayede Avustralya doÄŸumlu bir Türk’ün kendi ülkesine daha fazla ait olmak için yaÅŸadığı çırpınış var.’ Peki Demir Bey, 27 Nisan akÅŸamı yaÅŸadığı yemeklerden birinde sevdiÄŸi kızla karşılaÅŸsaydı ne olurdu? Ali Özgentürk’e göre sonuç hüsran olurdu. Çünkü Demir Bey kraliçeyi sevmesinden çok, imkansız aÅŸkın melodramını yaÅŸamayı seviyordu. (Bu Özgentürk’ün görüşü, siz istediÄŸinizi düşünmekte özgürsünüz.) Kalbin Zamanı Demir Bey’in hikayesinin çevresinde ÅŸekillenen bir film. Ali Özgentürk senaryoyu yazarken Demir Bey’in ismini deÄŸiÅŸtirmemiÅŸ. ‘Adını deÄŸiÅŸtirmek ihanet olurdu. Bunu yapamadım’ diyor. Ama mesleÄŸini deÄŸiÅŸtirmiÅŸ. Gerçek hayatta Sydney’de bir otel zinciri sahibi olan Demir Bey filmde madenci olmuÅŸ. 28 yıllık geliÅŸ gidiÅŸlerin sayısı ise filmde 20 yıla düşürülmüş. Bir kadın üç erkeÄŸe aşık olabilir mi, bu filmden sonra çok tartışılacakFilmde Demir Bey’i Birol Ãœnel canlandırmış. Kırık Türkçeleri dışında Birol Bey’le Demir Bey’in benzer yanları var mı? - Benim hayalimdeki Demir Bey’le Birol’un bir sürü benzer yanı var. Birol’un yüzünde retçi bir ifade vardır ya bence Demir Bey öyle biri. Birol standartların dışında bir adam. Sahici olan bir aykırılığı var. Rol yapmıyor. Kurt Cobain, James Dean gibi... Bence Demir Bey de onlardan biriydi. Birol Ãœnel rolü hemen kabul etti mi? - Çalışmaya baÅŸlama hikayemiz çok enteresan aslında. Ben Almanya’ya telefon açtım, ‘Seninle çalışmak istiyorum’ dedim. Beni tanıdığını söyledi. ‘Senaryoyu gönder’ dedi. ‘Senaryo benim’ dedim. ‘Tamam o zaman geliyorum’ dedi. Hemen bir dil kurduk aramızda. Senaryoda onun sahnelerini çok deÄŸiÅŸtirdim. Çekimler sırasında birlikte yeni sahneler yazdık. Ben onu yönlendirdikçe o oynadı. O oynadıkça ben yeni sahneler yazdım. Bu filmde bir tek onunla böyle oldu. Birol çok iyi bir aktör, bir ucu Neyzen Tevfik’e dayanan çok kaliteli bir kumaÅŸa sahip. Dış görüntü açısından Birol Ãœnel’i Demir Bey’e benzetmeye çalıştınız mı?- Ben Cevat Bey’e Demir Bey’in boyunu posunu hiç sormadım ki. Ben sinemacıyım arÅŸivci deÄŸilim. Hikayenin bana verdiÄŸi duyguyla yetindim. Incığını cıncığını araÅŸtırmadım. Hayalimdeki Demir Bey stil sahibi bir adamdı. Onu memur gibi giydiremezdim. Kıyafetleri de Birol ile seçtik. Ä°kimiz Demir Bey’le inanılmaz cebelleÅŸtik. Onun yüzünden ne içkiler içtik. Birol içki içmeyi çok seviyor. Ben de ona uydum. ARDA’NIN ÖLÃœMÃœ KEMAL’İNÖLÃœMÃœ GÄ°BÄ° BÄ°R KABUSTUFilmin basın dosyasında bu filmi son filminizmiÅŸ duygusuyla çektiÄŸinizi yazmışsınız. Ciddi misiniz? Bu sizin son filminiz mi?- DeÄŸil elbet. Orada ÅŸunu anlatmak istedim. 3 Temmuz 2000’i hatırlıyor musunuz? Balalayka’nın ilk çekim günü filmin baÅŸrol oyuncusu Kemal Sunal öldü. Uçakta yanımdaki koltukta. Başı bir anda omzuma düştü. Yapmak istediÄŸim film Kemal’in ruhuyla birlikte uçağın penceresinden uçup gitti. Çok uzun süren travmam o gün baÅŸladı. Bir daha film çekememe korkusu, ölüm korkusu, yaÅŸama karşı oluÅŸan paranoya. Balalayka’yı büyük zorluklarla çektim, bitirdim ama korkularım yakamı bırakmadı. Evet Kalbin Zamanı’nı bir daha hiç film çekemeyecekmiÅŸim gibi, son filmimmiÅŸ gibi çektim. 7 Haziran’da motor dedim. Ama o korkunç kabusla bir kez daha karşılaÅŸtım. Genç oyuncum Arda Kanpolat’ı kaybettim. Onun ölüm haberini aldığımda film bir kez daha baÅŸlamadan bitti. Yeniden çekimlere baÅŸlamam oyuncuların ve ekibin desteÄŸi sayesindedir. Kalbin Zamanı’nı Arda Kanpolat’ın anısına adadım. Film çekerken yanı başınızdaki arkadaşınızın ölmesi baÅŸka bir ÅŸey. Ä°ki yanınızdan ölüm geçiyor. Kepenkleri indirip gitmek istiyorsunuz. TelaÅŸ gidiyor tevekkül gidiyor. Ama artık geçti. Daha çok film çekeceÄŸim. Filmin türü romantik polisiye... Bu Türk sineması için yeni bir ÅŸey öyle deÄŸil mi? - Film romantik ama aÄŸdalı deÄŸil. Hüzünlü tarafları da var neÅŸeli tarafları da var. Bu filmde bir kadının çevresindeki büyük romantizmin izini sürüyoruz. Üç adam bir kadını seviyor. Kadın da onları. Ama içlerinden biri öldürülüyor. Ve bu noktada polisiye devreye giriyor.Unutulmaz film Selvi Boylum Al Yazmalım’ın senaryosu da size ait. Orada da iki erkek arasında kalan bir kadını anlatıyorsunuz. Åžimdi de Hülya AvÅŸar üç adama aşık bir kadını canlandırıyor. Sizce bir kadın aynı anda iki üç erkeÄŸi sevebilir mi?- Bu filmle birlikte bu çok tartışılacak. Ben bir kadının üç erkeÄŸi sevebilmesinden yanayım. Ama sevebilir mi ben ondan anlamam. Ben bir film dünyası kurdum. Bir kadının duygu gelgitlerini takip etmeye çalıştım.Son söz: Bu filmi niçin yaptınız? - Mümkün olduÄŸu kadar geniÅŸ bir kalabalıkla paylaÅŸmak için.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!