Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2005 00:00
Delta Airlines’ın 11 kişilik ekibimize Amerika’dan dönerken yaşattıklarını, bir Türk şirketi ya da kamu kuruluşu yaşatsa, ne Türklüğümüzü, ne beceriksizliğimizi, ne insana önem vermediğimizi bırakır, yazının sonunu da ‘Böyle gelmiş böyle gider’ diye bitirirdim.Öykümüz uçağımızın North Carolina Raliegh/Durham havaalanından bir saat 40 dakika geç kalmasıyla başladı. Bu nedenle uçağımız New York’a saat 18.05’te vardı. Biz vardığımızda 17.30’da kalkacak olan İstanbul uçağımız havalanmıştı. Hiçbir hatamız yok. Delta gecikti, biz de geç kaldık. Normalde doğru çalışan bir havayolunda böyle bir gecikme izlenir, yolcular uçaktan alınır ve ilk uygun uçakla İstanbul’a gönderilir.Çilemiz başlıyor..Delta da daha biz New York’a uçaktayken gecikmenin farkındaydı. Nitekim New York’a yaklaşırken 11 No’lu kapıda bizle ilgilenileceği anons edildi. 11 No’lu kapıya indiğimizde ne bir Delta görevlisi vardı, ne de bir yazılı uyarı. Bir süre orada kuyrukta bekleyip, dertlerine derman bulamayınca yeniden, güvenlik kontrolü çilesini çekip 11 No’lu kapıya döndü. Herkes 11 No’lu kapıda toplandığında Air France’la uçacağımız öğrenildi. Ancak 11’imize 19.45 uçağı, üçümüze 20.45 uçağına rezervasyon bileti verildi. Heyecan içinde dere tepe düz gittik. Birinci terminaldeki Air France’ı bulduk. Saat 18.55’ti. Air France 11’imize ‘Yassak kardeşim alamayız. Bir saat önce bilet işlemlerini kapatıyoruz. Bu uluslararası bir kural’ dedi. Ekipten üç kişi 20.45’te İstanbul’a uçmak üzere orada kaldı. Yassah kardeşim..11 kişi, beklemeye başladık. Bu kez Air France’daki şaşkın Delta görevlisi dış hatlar bilet işlemlerine gitmemizi söyledi. Delta dış hatlar bilet servisine vardığımızda kapı duvardı. 11 kişi dili dışarıda, Delta İç hatlara ulaştık. Derdimizi anlattık. Oradaki ‘Mükemmel Hizmetler Koordinatörü’ Yaseen Khan başımıza gelenlere şaştı ve hemen olaya el koydu. Ancak Delta İstanbul uçağı beş gün için doluydu. Yaseen Khan, yaklaşık bir saat hangi uçakla bizi İstanbul’a göndereceğine karar veremedi. Bir saat sonunda, bir gün sonra saat 19.45’te Lufthansa ile Frankfurt üzerinden İstanbul’a gitmemize karar verildi.Sonraki bir saat ise koca Delta’ta yeniden bilet kesme işini bilen bir görevli bulamadı. Saat 20.30 oldu. Sonunda 20 yaşında Marina adında işe yeni başlamış bir görevli kurban seçildi. Kızcağız oraya buraya sorarak saat 23.00’de bilet kesme işlemlerini bitirdi. ‘Nerede kalacağız,
yemek işi ne olacak?’ diye üsteleyince JKF’nin yakınlarındaki Ramada Otel’den yer ayırtıldı, akşam yemeği ve kahvaltı fişi verildi. Biraz daha üsteleyince hepimize bir de lütfen 5 dolarlık telefon kartı dağıtıldı. ‘Otele nasıl gideceğiz?’ dedik. Bir de lütfen minibüs çağrıldı.Otele saat 24.00’te ulaştık. Yıpranmış bir Ramada.. Odamızın bulunduğu kattaki koku akıllara zarar verecek cinsten. Hemen akşam yemeğine indik. Öğrendik ki bize verilen fişler sadece 7 dolar değerindeymiş. Ramada’da 7 dolara yemek, 7 dolara kahvaltı.. Alay eder gibi.. Yanlış, yanlış üstüne..Sonraki gün saat 15.00’te havaalanında, Delta masasının önündeydik. Biletleri uzattığımız görevli gözlerine inanamadı. Marina tüm bilet işlemlerini yanlış yapmıştı. Üstelik New York- Frankfurt biletlerini kesmemişti. Yaklaşık bir saat suçlu arandı. Biz biraz sert çıkınca ‘İlgilenmeyiz, kalırsınız burada’ diye tehdit sözleri savruldu. Bu kez farklı bir ‘Mükemmel Hizmet Koordinatörü’ işi devraldı. İki saatte bize Madrid üzerinden Iberia havayolu ile bilet buldu. Bilet değiştirme işlemleri yine bir saat sürdü. Sonunda kendimizi Madrid uçağında bulduk. Madrid’te ucu ucuna İstanbul uçağını yakaladık. Seferimiz Barcelona aktarmalıymış! Delirmek üzereyken pazar günü 17.00 sularında İstanbul’a vardık.. Delta yaklaşık 36 saat,11 kişilik ekibimizi uçak bulup Amerika’dan Türkiye’ye uçuramadı. Şimdi karar verin.. Eğer çektiklerimizi, Türkiye’de bir Amerikalı çekse şimdiye ‘Midnight Express’ diye
film yapmaz mıydı? Bir İngiliz gazeteci çekse, köşesinde ‘Bize işkence yaptılar’ diye dünyayı ayağa kaldırmaz mıydı? Ben ise Delta ile uçacakları uyarıyorum.Yola yanınıza yeterince sakinleştirici almadan çıkmayın...
button