Güncelleme Tarihi:
FİLMİN FRAGMANINI İZLEMEK İÇİN
Gerçek bir hikaye üzerinden yazılan filmin kamera arkasını, başrol oyuncusu şerif Sezer Hafta Sonu dergisine anlattı. Sezer, “Arkadaşlarıma ‘Mişka rolüne en iyi Tarık (Akan) gider’ dedim. Ama o hayatta kabul etmezdi film tekliflerini. O yüzden ‘evet’ cevabını duyunca çok sevindim” dedi.
“Deli Deli Olma” filminin kadrosuna nasıl dahil oldunuz?
- Bu film için ilk önce benimle anlaştılar zaten... Senaryoyu yolladılar. Yarısındaydım, arkadaşlarıma “Ben müthiş bir şey okuyorum” dedim. “Benim karşımda oynayacak Mişka rolüne en iyi Tarık (Akan) gider” diye de ekledim. Zaten ekip de Tarık’ı düşünüyormuş, ama o hayatta kabul etmezdi film tekliflerini. Neyse ki ona da senaryoyu yollamışlar ve olumlu cevap gelmiş. Cevabını duyunca çok sevindim, çünkü rol gerçekten çok yakışacaktı ona. Nitekim de öyle oldu. Tabii ben de arkadaşımla oynamaktan çok keyif aldım.
Canlandırdığınız Popuç karakterinden bahseder misiniz?
- Pobuç benim şu ana kadar oynadıklarımdan daha farklı bir karakter... Çok aksi, çok ters biri. Herkesin korktuğu, çekindiği, eli sopalı bir kadın.
O da Malakan mı?
- Hayır. Sadece Tarık’ın canlandırdığı Mişka karakteri Malakan. Film gerçek bir hikayenin üzerine kurulu. Senaristimiz Hazel Sevim Ünsal, Karslı... Hatta benim oynadığım Pobuç karakteri de senaristimizin halasıymış.
Filmde, Tarık Akan’ın canlandırdığı Mişka karakteriyle Pobuç sürekli bir çekişme halinde... Paylaşamadığınız nedir?
- Onların gençlikten kalan yaşanmamış bir aşkları var ve bu yaşanmamışlık kadında müthiş bir ters etki yaratmış. Hayatı boyunca nefret etmiş Mişka’dan... Dolayısıyla Mişka’ya sürekli ters davranıyor. Bir çekişme halindeler. Nefreti hiç dinmemiş.
Tarık Akan bu film sayesinde piyano çalmayı, çorap örmeyi öğrenmiş. Filmin size kattığı böyle değişik özellikler var mı?
- Terekeme ağzıyla konuşmayı öğrendim ben de. Bugüne kadar Doğu aksanıyla çok oynadım, ama bu aksan farklı. Başlarda tedirgin oldum hatta nasıl yapacağım diye... Neyse ki senaristimiz senaryodaki bazı kelimeleri okuyup, kaydedip bize yolladı. Bu sayede üstesinden geldik.
SENİN GENÇLİĞİNİ OYNAMAM ANNE
Bu filmde kızınızla birlikte kamera karşısına geçtiniz. Performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Kızım Deniz (Arna) ve Tarık’ın oğlu Barış (Üregül) bizim gençliklerimizi oynadılar. Dolayısıyla sadece flashback’lerde yer aldılar. Deniz konservatuvarda okuyor, bu sene son senesi. Daha önce de kamera karşısına çıktı zaten. Bence bu filmde de iyiydi.
Kızınız üçüncü kez sizin gençliğinizi canlandırıyormuş. “Annemin gençliğini kimselere bırakmam” diyor mu?
- Öyle demiş, ama bana da geçen gün “Anne senin gençliğinden emekli olacağım, bu son olsun. Oynamayayım artık senin gençliğini” dedi. Benimle ilgili bir gençlik durumu olduğu zaman akla ilk gelen isim o oluyor. Sıkıldı bundan. Haklı da yani.
HİÇ KENTLİ KADIN OLAMADIM
Doğulu karakterleri çok sık canlandırıyorsunuz. Bu durumun sizi rahatsız ettiği oluyor mu?
- Valla ediyor desem ne olur ki... Hep öyle işler geliyor. Hiç kentli kadını oynamadım diyebilirim. Bir, iki örneği vardır belki. Böyle oluyor sinemada. Bir karakterde sizi beğendiği zaman insanlar, bütün roller o yönde geliyor. Bu çok kısıtlayıcı bir şey. Gerçi her Doğulu aynı değil. Hepsini aynı sepete koyamam. Hep suskun ve acılı kadınları oynadım, bunu söyleyebilirim.
Sizi artık dizilerde görmüyoruz. Neden?
- Görürsünüz. Dizilerde oynamamak gibi bir durumum yok, çünkü dizileri önemsiyorum. Sinema filmi her zaman olan bir şey değil, o yüzden televizyona iş yapmak lazım. Hele bu ekonomik krizde bilemiyorum ki ne kadar film çekilir, çekilen filmin ne kadarı bana gelir? Çok zor... Ben gelecek rolü beklerken deliririm herhalde. Diziler beni kurtarır. Manevi olarak söylüyorum bunu, çünkü iş yapmadan duramam ben.
"YOL”U SANSÜRLEYENLERE KİNİM HİÇ BİTMEYECEK
“Deli Deli Olma” filmiyle beyazperdeye dönüş yapan şerif Sezer, Türk sinemasının gelişmekte olduğunu ve adından tıpkı ıran sineması gibi
bahsedileceğini iddia ediyor. Söz, Tarık Akan’la birlikte rol aldığı, yıllar önce sansürlenen “Yol” filminden açıldığında ise isyanını dizginleyemiyor: “Sansürleyici zihniyete duyduğum kin hiç bitmeyecek!”