Güncelleme Tarihi:
Adını ikiz kardeşi Berk Gürman’la flamenkoya uyarladığı “Evlerinin Önü Boyalı Direk” türküsüyle duyurdu. Her yerde onun nağmeli sesi duyuluyordu. Devamı beklenirken bir sürpriz yaptı, yola yalnız devam etme kararı aldı. Kısa süre önce “Bir Başka” adlı solo çalışmasıyla müzikseverlerin karşısına çıkan Öykü Gürman’la yeni albüm heyecanını paylaştık.
İlk olarak, şu dönem sıkça duyacağınız soruyu soralım. İkiziniz Berk Gürman’la yollarınızı neden ayırdınız?
- Artık benim içimde başka şarkılar çalıyordu, ben de onları bu şekilde dinleyiciyle paylaşmak istedim. Ama yaşanan, elbette ki o ayrılık kelimesindeki gibi bir ayrılık değil. Hatta albümdeki “Olmaz Olmaz Bu İş Olamaz”da bir Berk sürprizi bile var. O bana destek oldu, ben ona... Berk’in albümü de altı ay önce çıktı.
Müzikal anlamında yollarınızı ayırmak istediğinizde ailenizin tepkisi ne oldu?
- İkiz olduğumuz için zaten ebedi bir ayrılık söz konusu değil. Ailem de mesleki bir karar olarak değerlendirdi bunu, tepki göstermedi. Yakın çevremizden “Biz sizi beraber izlemeyi çok seviyoruz” diyenler çıktı tabii ama zaten bizi yeniden beraber görebilirler.
Nasıl?
- Bir etkinlikte ya da bir konserde... Bunlara açığız.
GEÇMİŞE ÖZLEM DUYAN BİRİYİM
Sizden flamenko dinlemeye alışkınız. Peki “Bir Başka”nın tarzı ne tam olarak?
- Ne tarz bir albüm diye sorarsan, cevabım “çok tarz” olur. Hatta “pek şık” bile diyebilirim. Benim Türk müziği geçmişim olduğu için albümümde “Yalan Gözlerin”e de yer verdim. Bundan sonrakilerde de olacak, çünkü onların nazar boncuğu olduğuna inanıyorum. Biraz da geçmişe özlem duyan biriyim.
Bu genç yaşta geçmişin nesine özlem duyuyorsunuz?
- Eski Türk filmlerindeki insanların iletişim şekillerini, kostümlerini, nazik duruşlarını hatırlayın... Ne kadar hoşlar…
Türk sanat müziğiyle bir nazar boncuğu kondursanız da genelinde bir pop sound’u var.
- Evet, albüm pop albümü. Fakat bilgisayar müziğiyle yapılmış bir pop değil. Albüm akustik olarak kaydedildi. Biz zor olanı tercih ettik.
DEKOLTEYİ İYİ TAŞIRIM
Geçmişe özlem duymaktan söz ettiniz. Peki sizin de “Çocukken elime bir şey alır, mikrofon yapardım” gibi bir hikâyeniz var mı?
- O deodorant kutusu hikâyesi doğru. Şallardan kostüm yapıp, “Evet, şimdi karşınızda Öykü Gürman” deyip şarkı söylemeye başlardım. Hatta sözde bir radyo programı oluşturmuştuk Berk ve kuzenlerimle. Berk, Aslı, Ceren, Öykü, kısaca “BACO” diye bir program yapmış, onu kaydetmişiz. 8 ya da 9 yaşındayız. Orada “Şimdi Öykü Gürman’ın albümünü konuşuyoruz” diyorlar mesela. Ben de ciddi ciddi anlatıyorum “Çok yoğunum, konserlerimiz olacak, çok eğleneceğiz” falan...
Yeni albümle birlikte imaj da değişmiş. “Yalan Gözlerin” klibinde de çok seksi görünüyorsunuz.
- Flamenkoda kırmızılar, siyahlar vardı. Şimdiki Öykü’de farklı renkler var. Onun dışında, seksi olmak adına bir çabam yok açıkçası. Aksine samimi ve sempatik görünmeyi tercih ediyorum. Ama çoğu kişi şarkı söylerken seksi olduğumu söylüyor. Ben dışarıdan kendime baktığımda ise sempatik, sıcakkanlı, olduğu gibi ve güzel bir kız görüyorum. Frapan ya da dekolte değil ama dikkat çekici kıyafetleri de iyi taşıdığıma inanıyorum. Aslan burcu olduğum için dikkat çekmeyi severim, yakışan dekolteyi taşımayı da bilirim.
BENİM ALBÜMÜM MEVSİMLİK DEĞİL
Berk Bey, albümünüzü nasıl buldu?
- Çok beğendi, “Tam sen gibi işte” dedi. Çünkü bu albümde bir şeyleri ispat etmek adına şarkı söylemedim. Anlatmak istediklerim vardı, onları söyledim. Uzun havalar, nağmeler yapmadım. Ses aralığımın genişliğini, ses rengimi göstermey çalışmadan yaptım albümü.
Öykü ve Berk olarak çok iyi bir çıkış yapmıştınız. Solo albümde aynı başarıyı yakalayamazsam diye bir kaygınız var mı?
- Öyle bir kaygım olsa single yapardım. Hani senelerce keyifle dinlenen albümler vardır ya, öyle bir albüm yaptığıma inanıyorum. Yani mevsimlik değil.
“Yalnızlılık üretimime büyük katkıda bulundu” demişsiniz…
- Onu şu anlamda dedim: Berk olmadan bu şarkıyı nasıl şekillendireceğim diye düşünürdüm önceden. Çünkü aynı evde, yanımda gitar çalıyordu. Yaşantı manasında birbirimizi yalnız bıraktık. Kendi yalnızlığınızla baş başa kaldığınızda da daha üretken oluyorsunuz.
Yunan bir besteciden de şarkı almışsınız...
- Tasos Panagis benim hayranımmış. Onu internet sayesinde tanıdım. Bana mail yoluyla 13 şarkı gönderdi. “Hiçbir şey istemiyorum, yeter ki benim şarkılarımdan birini söyle” dedi. İki bestesine söz yardım ben de... Albümdeki “Kuşluk Vakti” ve “Adı Yok Hâlâ”nın besteleri Tasos Panagis’in.
EMRE ALBÜMÜ
Albümün kartonetinde, sevgiliniz Emre Karayel’e de teşekkür etmişsiniz…
- Evet, çünkü albümdeki şarkıların düzenlemelerini yapan Nurkan Renda’yla tanışmama o vesile oldu. Nurkan şarkılarımı tam duyurmak istediğim hale getirdi. Bu arada Emre de artık bir albüm yapmanın nasıl olduğunu biliyor, bir prodüksiyon yapabilecek kadar bilgiye sahip.
Albümde hem emeği hem de desteği var o halde...
- Evet. Albümün her aşamasında Emre yanımdaydı.
Siz çok fazla ortalarda görünmüyorsunuz, bunun için özel bir çaba mı gösteriyorsunuz?
- Adı üstünde, özel hayat. İnsanların bizim özel hayatımızı merak etmesi çok doğal ama kararında olması şart.
ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İSTERSEK EVLENİRİZ
Evlenmeyi düşünmüyor musunuz?
- Bu dönem hakikaten albümle evliyim. İlk solo albümüm olduğu için buna yoğunlaştım. Evlilik kurumuna ve çocuk sahibi olmaya çok sıcak bakıyorum. Benim ailem de kalabalık bir aile ve bu değerlerLe yetiştim. Ama sanki çocuk sahibi olmaya karar verince evlenmek daha doğruymuş gibi geliyor. İnsanlar “Niye ayrılıyorsunuz?” ya da “Ne zaman evleniyorsunuz?” diye soruyor da “Niye birbirinizi seviyorsunuz?” diye soran yok.
Ben sorayım o zaman, neden seviyorsunuz Emre Bey’i?
- Paylaştığım için. Hayatta her şey geçici, asıl manevi paylaşım önemli. Hayat çok kısa ve her şeyi eşinizle, dostunuzla paylaşmak gibisi yok. Bu beni çok üretken yapıyor. Ben her şeyi herkesle paylaşırım. Bunun da her zaman hayrını gördüm.