Güncelleme Tarihi:
Bir kaç sene geçmeden kanser David’i bir kez daha yakalıyor. İkinci ameliyattan sonra kemoterapi de gerekiyor. Genç doktor araştırmalara başlıyor, tıp makalelerini okuyor, düşünüyor ve sonunda kendi çözümünü yaratıyor.
GÜLERYÜZLÜ DOKTOR
David kanseri yenmek için beslenmeye dikkat etmek zorunda olduğunu ve bunun yanında fiziksel aktiviteler, yoga ve meditasyona ağırlık vermesi gerektiğini anlıyor. 2003 yılında ‘Guerir’ (İyileşmek) kitabını yazdığı zaman Fransızlar bugüne kadar görmeye alışık olmadıkları farklı bir doktorla karşılaşıyorlar.
Asık suratlı, mesafeli doktorlardan sonra Fransızlar David’de kendilerinden birini görüyorlar. Kendileri gibi hasta olan ama bir o derece güleryüzlü, umut veren, enerjik bir hasta/doktor var Fransızların karşısında. Servan-Schreiber depresyondan da kanserden de kurtulmak için atılabilecek çok kolay adımlar olduğunu ve hastaların kendi kaderlerini kendilerinin çizebileceklerini söylüyor.
Sakin, açıksözlü, pozitif bir doktor olan David, ‘Guerir’ kitabından dört yıl sonra ‘Anticancer’ kitabını yazıyor. Bu iki kitabı 36 dile çevrilen ve 2 milyonun üzerinde satan David’in okurları arasında Türkler de var. Beslenme konusunun çok önemli olduğunu anlatan David organik besinleri hararetle tavsiye ediyor ve Omega 3’ün önemini anlatıyor. ‘Doktor Omega’ yeşil çay, sarmısak, frambuaz ve brokoli tüketmenin faydalarını saymakla bitiremiyor. David sadece bir ülkenin değil, bütün dünya insanlarının hayatını değiştiriyor ve eğer sağlıklı yaşar, pozitif olursanız kanseri yenersiniz diyor.
BİSİKLET VE GÖZYAŞLARI
David Radyoloji merkezinden çıkıp bisikletine bindiği zaman tarih 16 Haziran 2010. Hayattaki en büyük zevklerinden biri Paris’te bisiklete binmek olan David taksiye binmemekle hata ettiğini bilse de bisikletiyle zar zor evinin yolunu buluyor. Eşini arayıp kötü haberi verirken ise David artık gözyaşlarını tutamıyor. David’in beyninde yeni bir tümörle karşılaşmış olması hayatını ister istemez zorlaştırıyor.
ELVEDA KİTABI
Bir yıl içinde geçirdiği üçüncü ameliyattan sonra Paris’e geri dönen David, şubat ayında vücudunun sol kısmının paralize olmasıyla gözü, kolu, bacağını kullanamaz hale geliyor ve bu olay sonucunda ses telleri de etkileniyor. Nisan ayında ailesi ve arkadaşlarıyla 50. yaşgününü kutlayan David’in 9 aylık, 2 ve 16 yaşlarında üç çocuğu var. David hem çocukları hem de hastaları için bir kitap yazmaya karar veriyor. ‘On Peut Se Dire Au Revoir Plusieurs Fois’ adlı kitapta bir hayatın bilançosu yapılıyor ve okurlara hayat dersleri veriliyor.
2010 Haziranında geçirdiği ameliyattan sonra kendisini ziyarete gelen yazar arkadaşı Regis Debray, David’e şu soruyu soruyor, “Peki frambuazlar ve brokoliler yeterli olmadılar mı?” (s. 53). Hastalarının ve okurlarının da aynı soruyu sorabileceğini düşünen David çok fazla seyahat edip konferans verdiğini ve çok sayıda radyo/TV programına katılıp hastalara destek olmaya çalıştığını, bunları yaparken de kendi hastalığını unutup hayatını riske attığını kabul ediyor.
HUZUR
Bu amansız hastalığa karşı sükunetin ve iç huzurun büyük koruyucular olduğunu yazan doktor yaklaşık 20 yıldır başının üstünde Demokles’in kılıcıyla yaşadığını ve ölmekten değil ama acı çekmekten korktuğunu itiraf ediyor. David 80 yaşına kadar hiçbir rüyasını gerçekleştiremeden yaşamaktansa dolu dolu 50, 51, 52 yıl yaşamanın kendisini tatmin edeceğini söylüyor. Fransız doktor kitabında huzuru müzik, sinema ve sanatın diğer dallarında bulduğunu yazıyor. Hastalığının epey ilerlemiş olduğu mayıs ayında ise kardeşleriyle sinemada Woody Allen’in son filmini ve Pigalle’de en sevdiği komedyen Eddie Izzard’ın gösterisini izleyen David’in amansız kanser illetiyle verdiği savaşta sanatın da katkısı var. Servan-Schreiber’ın kitabı sekiz hafta önce çıktığı ilk andan itibaren Fransa’da 1 numaradaki yerini koruyor. Büyük bir içtenlikle yazılmış ve sadece kanser hastalarına değil, çevrelerine de yardımcı olabilecek kitap zaman zaman nefes kesecek kadar güzel. David kitabının başlığı olan ‘elveda’nın son elveda olmayacağına gönülden inanmış ve kitabında birçok defa elveda diyebileceğini söylüyor. Çocuklarına ayırdığı kitabının son sayfaları olabildiğince anlamlı, güzel ve duygusal olan David Servan-Schreiber 24 Temmuz gecesi son nefesini verdi...
Beklenen film
1973 yılında dokuzuncu ve belki de en iyi romanı ‘The Eye of the Storm’u çıkaran Avustralyalı yazar Patrick White aynı yıl Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştı. 17 gün süren ve 300 filmin gösterildiği Uluslararası Melbourne Film Festivali’nde ise geçtiğimiz günlerde eleştirmenler Fred Schepisi’nin ‘The Eye of the Storm’ filmine en iyi film ödülünü verdiler. ‘The Russia House’ ve ‘Six Degrees of Separation’ filmlerinin yönetmeni Schepisi’nin yedi yıllık çalışması sonucu yapılan yeni film eylül ayında da Toronto Film Festivali’nde gösterilecek. Patrick White’ın ailesini anlattığı bu büyük romanın beyazperde uyarlamasında başrolleri Geoffrey Rush ve Judy Davis paylaşıyorlar. Anne rolünde ise usta oyuncu Charlotte Rampling var.
YENİ BAŞLANGIÇLAR
Reggae Zamanı
SuperHeavy grubu müzik dünyasının en yeni gruplarından biri ve grubun üyeleri arasında Joss Stone, Bob Marley’in oğlu Damian, Eurythmics grubunun beyni Dave Stewart ve ‘127 Hours’la ‘Slumdog Millionaire’ filmlerinin müziklerini yapan A.R. Rahman var. SuperHeavy grubunu bir süper grup yapan son isim ise grubun lideri ve rock’n’roll tarihinin en etkili ve en başarılı solisti olan Mick Jagger. The Rolling Stones’un 68 yaşındaki solistinin kurduğu grubun ilk videosu reggae türündeki ‘Miracle Worker’ şarkısı için çekildi.
Cennet
Kolunda Frida Kahlo’nun dövmesi bulunan 24 yaşındaki İskoç müzisyen Emeli Sande piyano çalıyor. İngiliz müzik dünyasının birçok ünlü ismine beste yapan Emeli aynı zamanda bir Nina Simone ve Joni Mitchell hayranı. Önümüzdeki yıllarda soul müziğinin en önemli sanatçıları arasında yer alacak olan Emeli Sande’nin ilk albümü Ocak ayında piyasaya sürülecek. Genç müzisyenin bu hafta İngiltere’de çıkan Elektro-Soul türündeki ilk şarkısı ‘Heaven’ bu yeni başlangıcın ne kadar farklı bir başlangıç olduğu konusunda sizi ikna etmeye yetecek kuvvette...