Dayımla ortak yönümüz yalnızlık

Güncelleme Tarihi:

Dayımla ortak yönümüz yalnızlık
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2007 00:00

Kerem Alışık, kadınları şiirlerine taşıdığını ama gerçek hayatta onlara kolay kolay yaklaşamadığını söyledi.

İkinci şiir kitabı "Öyle Sever Gibi Bakma/Alışık Değilim"i piyasaya süren Kerem Alışık, kadınları şiirlerine taşıdığını ama gerçek hayatta onlara kolay kolay yaklaşamadığını söyledi: "Kadınlara çok kolay yaklaşıp konuşabilen, hoşlandığını gösteren bir yapım yok... Ben o aşk denilen büyüyü yaşayıp öldürmektense, yaşamadan büyütmeyi tercih ediyorum."

Dayımla ortak yönümüz yalnızlık
İlk kitabın üzerinden bayağı zaman geçti. "Alışık değilim" diyorsunuz ama yine edebi bir birikim var içerisinde...

- İçimde ne varsa, ne geçiyorsa, neden etkilenmişsem, neyi gözlemlemişsem, neye sevdalanmışsam onları yazdım.

Duygularınızı hep şiirlerle mi ifade ediyorsunuz? İç dünyanızın karmakarışık olduğunu şiirlerinizden anlayabilmek mümkün...

- Aslında ben kendini çok iyi ifade edebilen biri deÄŸilim. Duygularımı kendi içimde saklıyorum. Bugüne kadar hiç kimseye açmadığım sırlarımı, yenilgilerimi, sevinçlerimi ve üzüntülerimi hep dayımla (Attila Ä°lhan) paylaÅŸtım. Annem ve babamdan utanırdım, onların objektif bakamayacağını düşünürdüm. Dayım en yakın arkadaşımdı. Ona çok ÅŸey anlatıyordum. Yakın zamanda kendisini kaybettiÄŸim için onun eksikliÄŸini hissediyorum. Atila Ä°lhan gitti, geriye kağıt ve kalem kaldı. Kendi içimde paylaÅŸamadığım duyguları kağıt ve kalemle paylaşıyorum.Â

Bazı şiirleriniz kendisine yazıldığını bilmeyen kadınlar için. Neden böyle bir paylaşım tarzı seçtiniz bir kadına yaklaşmak dururken? Kendinize acı çektirmeyi seviyor musunuz?

- Kendime acı çektirmeyi sevmiyorum ama acıdan, hüzünden besleniyorum. Beni tanımayan insanlara yazdığım şiirler de var.  Mesela "Masal Kızı" adlı bir şiir var kitapta, Beşiktaş’ta karşılaştığım bir kıza beslediğim hisleri anlatıyor. "Tutsak", "Ak Yüreklim" gibi şiirlerimdeki kadınların kendilerini tahmin edeceklerini sanmıyorum. Tahmin ederlerse de şaşırırım açıkçası.

Yasak bir aşk var şiirleriniz arasında. Bildiğimiz anlamda bir yasak aşk mı burada anlatılan?

- Şartların uygun olmamasından kaynaklanan bir yasaklıktan söz ediyoruz. Bu medeni hál de olabilir, mesafe de.

Kadıncıkları hazırlarken mi "Fahriyeler" isimli şiirinizi yazdınız?

/images/100/0x0/55ea207af018fbb8f86cdeff
- Bu daha önce yazdığım bir şiirdi. Genelevde çalışan, yolda beni görüp arabamı durduran ve kızının bana olan sevgisini anlatan, imzalı bir resim isteyen, hayatın darbesini yemiş kadın için yazdım "Fahriyeler" şiirini. Aslında hepsinin yüreğinin temiz olduğu, namus kavramının uzağına düşmüş gibi görünseler de namusuyla para kazandıklarını düşündüğüm için ortaya çıktı bu şiir. Onların da bir hayatı, namus anlayışı, evleri, kızları, oğulları var. "Kadıncıklar" oyunuyla da bu şiir çok örtüştü.

Kitabın arkasındaki Attila Ä°lhan mektubundan, bu kitabın dayınıza verilmiÅŸ bir sözün yerine getirilmesi olduÄŸu ortaya çıkıyor...Â

- Dayım beni hep şiire teşvik etti. Ama yazdığım şiirleri dayıma göstermeye çekindim. O benim için büyük ustaydı.

Sonra nasıl okuttunuz şiirlerinizi?

- Kitap ve kaset için teklifler gelince, şiir yazdığım da bilinince bir gün çalıştığı dosyaların içerisine iliştirdim. Okudu, beğendi. "Tarzını bul, benim etkimdesin" dedi. Ben de "Hep seni okudum, seninle şiiri sevdim ve tabii ki hep senin etkinde olacağım" dedim. Daha sonraki sohbetlerimizde şiir, sanki bizim hep dışımızda bir konu olarak kaldı.

Galiba dayınız gibi hep yalnızlığı seçmişsiniz...

- Yalnızlık bizim ortak hayat görüşümüzdü. Dayım "Biz yalnızlıkla yetinmeyi ve yaşamayı bilen insanlarız. Bize onun için hayret ediyorlar. Sen de öylesin" derdi. Bazen bana "Bu kadar da olmaz git paylaş hislerini kadınlarla..." gibi

Dayımla ortak yönümüz yalnızlık
tavsiyelerde bulunurdu. O yüzden benim şiirle yaşayacağımı çok net biliyordu.

Anneniz, oğlunuz peki? Onlarla da mı konuşamazsınız?

- Annenize söyleseniz etkilenebilir, objektif ve sağlıklı bakamayabilir. Oğlumla daha bu konuları konuşan bir baba değilim ben. Kendimi oğluma anlatmam. Onunla arkadaşım ama belirli dengelerim var. Oğlumla maç seyrederim, hayatı güzelce paylaşırım ama kendi içimde yaşadığım cehennemlerimi ona anlatmam. Onunla arkadaşlığım o noktada biter. Bu duygunun güvenle de bir alakası yok.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!