Güncelleme Tarihi:
İkinci şiir kitabı "Öyle Sever Gibi Bakma/Alışık Değilim"i piyasaya süren Kerem Alışık, kadınları şiirlerine taşıdığını ama gerçek hayatta onlara kolay kolay yaklaşamadığını söyledi: "Kadınlara çok kolay yaklaşıp konuşabilen, hoşlandığını gösteren bir yapım yok... Ben o aşk denilen büyüyü yaşayıp öldürmektense, yaşamadan büyütmeyi tercih ediyorum."
- İçimde ne varsa, ne geçiyorsa, neden etkilenmişsem, neyi gözlemlemişsem, neye sevdalanmışsam onları yazdım.
Duygularınızı hep şiirlerle mi ifade ediyorsunuz? İç dünyanızın karmakarışık olduğunu şiirlerinizden anlayabilmek mümkün...
- Aslında ben kendini çok iyi ifade edebilen biri deÄŸilim. Duygularımı kendi içimde saklıyorum. Bugüne kadar hiç kimseye açmadığım sırlarımı, yenilgilerimi, sevinçlerimi ve üzüntülerimi hep dayımla (Attila Ä°lhan) paylaÅŸtım. Annem ve babamdan utanırdım, onların objektif bakamayacağını düşünürdüm. Dayım en yakın arkadaşımdı. Ona çok ÅŸey anlatıyordum. Yakın zamanda kendisini kaybettiÄŸim için onun eksikliÄŸini hissediyorum. Atila Ä°lhan gitti, geriye kağıt ve kalem kaldı. Kendi içimde paylaÅŸamadığım duyguları kağıt ve kalemle paylaşıyorum.Â
Bazı şiirleriniz kendisine yazıldığını bilmeyen kadınlar için. Neden böyle bir paylaşım tarzı seçtiniz bir kadına yaklaşmak dururken? Kendinize acı çektirmeyi seviyor musunuz?
- Kendime acı çektirmeyi sevmiyorum ama acıdan, hüzünden besleniyorum. Beni tanımayan insanlara yazdığım şiirler de var. Mesela "Masal Kızı" adlı bir şiir var kitapta, Beşiktaş’ta karşılaştığım bir kıza beslediğim hisleri anlatıyor. "Tutsak", "Ak Yüreklim" gibi şiirlerimdeki kadınların kendilerini tahmin edeceklerini sanmıyorum. Tahmin ederlerse de şaşırırım açıkçası.
Yasak bir aşk var şiirleriniz arasında. Bildiğimiz anlamda bir yasak aşk mı burada anlatılan?
- Şartların uygun olmamasından kaynaklanan bir yasaklıktan söz ediyoruz. Bu medeni hál de olabilir, mesafe de.
Kadıncıkları hazırlarken mi "Fahriyeler" isimli şiirinizi yazdınız?
Kitabın arkasındaki Attila Ä°lhan mektubundan, bu kitabın dayınıza verilmiÅŸ bir sözün yerine getirilmesi olduÄŸu ortaya çıkıyor...Â
- Dayım beni hep şiire teşvik etti. Ama yazdığım şiirleri dayıma göstermeye çekindim. O benim için büyük ustaydı.
Sonra nasıl okuttunuz şiirlerinizi?
- Kitap ve kaset için teklifler gelince, şiir yazdığım da bilinince bir gün çalıştığı dosyaların içerisine iliştirdim. Okudu, beğendi. "Tarzını bul, benim etkimdesin" dedi. Ben de "Hep seni okudum, seninle şiiri sevdim ve tabii ki hep senin etkinde olacağım" dedim. Daha sonraki sohbetlerimizde şiir, sanki bizim hep dışımızda bir konu olarak kaldı.
Galiba dayınız gibi hep yalnızlığı seçmişsiniz...
- Yalnızlık bizim ortak hayat görüşümüzdü. Dayım "Biz yalnızlıkla yetinmeyi ve yaşamayı bilen insanlarız. Bize onun için hayret ediyorlar. Sen de öylesin" derdi. Bazen bana "Bu kadar da olmaz git paylaş hislerini kadınlarla..." gibi
Anneniz, oğlunuz peki? Onlarla da mı konuşamazsınız?
- Annenize söyleseniz etkilenebilir, objektif ve sağlıklı bakamayabilir. Oğlumla daha bu konuları konuşan bir baba değilim ben. Kendimi oğluma anlatmam. Onunla arkadaşım ama belirli dengelerim var. Oğlumla maç seyrederim, hayatı güzelce paylaşırım ama kendi içimde yaşadığım cehennemlerimi ona anlatmam. Onunla arkadaşlığım o noktada biter. Bu duygunun güvenle de bir alakası yok.