Ayşegül AKYARLI GÜVEN
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2007 00:00
Danimarka’nın mimarlık okullarından The Aarhus School of Architecture öğrencileri İstanbul’da Haliç, Fener-Balat, Perşembe Pazarı gibi bölgeler üzerinde yoğunlaşan 30’dan fazla proje hazırladı. Öğrenciler projelerinde İstanbul’un dokusunu bozmadan turistleri müzelerden çıkartıp sokağa yaymayı amaçladı.
DANİMARKA’nın iki mimarlık okulundan biri olan The Aarhus School of Architecture öğrencileri geçtiğimiz yıl geldikleri İstanbul’da Haliç, Fener-Balat, Perşembe Pazarı gibi bölgeler üzerinde yoğunlaşan 30’dan fazla proje hazırladı. Bugün İstanbul Metropolitan Planlama’da sergilenecek projelerde amaçlarının İstanbul’a gelen turistleri müzelerden çıkartıp sokağa yaymak olduğunu söyleyen The Aarhus School of Architecture Öğretim Üyesi Assoc. Prof. Ali Uyanık "İstanbul’da turist Sultanahmet, Kapalıçarşı ve müzeler içinde sıkışıp kalmış durumda. Bütün günlerini müzelerde geçirdikleri için para da harcamıyorlar. Projelerde amacımız şehrin dokusunu bozmadan turisti sokağa çekebilmek" dedi.
KERVANSARAY GİBİ ALANLAR: Danimarkalı öğrencilerin çizdiği projelerin ortak noktasını bölgeyi varolan binalara ve yollara zarar vermeden turistlere açmaları oluşturuyor. Öğrencilerden bazıları sahil kesimine kervansaray tarzı yaşam mekanları serpiştirme yoluna gidiyor. Bazıları da boşluklarda avlu şeklinde meydanlar yaratarak meydanı turistlerin kalabileceği odalar ve alışveriş yapabileceği dükkanlarla çevrelemeyi tercih ediyor. Bölgede
yemek servisi yapılmayan pansiyonlar planlayan bazı öğrenciler de kritik noktalara yerleştirdikleri restoranlar sayesinde turistin sokakla bütünleşmesni zorunlu kılıyor.
YAŞAM ÇATILARA KAYIYOR: Sur kapılarını Haliç köprüsü ile birleştiren projeler ön plana çıkarken, Perşembe pazarında yollara zarar vermememk için binaların altı oyarak yaratılan yaşam alanları da dikkat çekiyor. Çatılarda yaşam alanları oluşturan öğrenciler ayrıca köprüde yayaları araç trafiğinden de ayırarak köprüyü yaya trafiğine de açmayı amaçlıyor. Uyanık projeleri "Sergiye bana teslim edilen tüm projeleri iyi-kötü ayırımı yapmadan getirdim. Öğrenciler çalışırken dişi çekmek yerine köprü ve dolgu yapmayı tercih etti. Öncelik tamirattan geçiyor" diye açıklıyor.
TURİST 4 GÜN KALIYOR: Turistlerin İstanbul’da geçirdikleri ortalama gün sayısının 4 olduğuna dikkat çeken Uyanık şehire bir gelen turistin bir daha gelmediğine dikkat çekerek, "İstanbul’da sadece anıt turizmi yapılıyor. Sadece müzelerle sınırlı olduğu için görülen görülmüş oluyor. Turistin bir daha gelmesine gerek kalmıyor. Oysa turist sokağa yayılsa hem harcama miktarı artar, hem de birden çok kez gelmesi için bir neden olur" dedi.
TURİST GETTOSUNA DÖNÜŞMESİN: Hazırlanan projelerde konu olarak çoğunlukla Haliç’in seçilmesinin nedenini bölgenin şehri yansıtmasına bağlayan Uyanık "Turist bugün başka turistlerin olmadığı, niş mekanlarda vakit geçirmek istiyor. Haliç’te, Fener Balat’da Bölge halkının yoğunlukta olduğu yerler yaratılabilir. Ancak, yeni projelerin bölgeyi turis gettosuna dönüştürmemesi önemli" dedi.
PROJE DOKUYU KORUR: Bu tarz projelerin bölgeyi ve bölge halkını da kalkındıracağını savunan Uyanık "Bu bölgelerin değerlendirilmesi şehrin dokusunun bozulmasını da engeller. Evinin o haliyle değerli olduğunu anlayan halk, yıkıp yapmaktansa tamir etme yoluna gider" dedi. Uyanık bunun gerçekleşmesi için büyük oteller yerine, varolan binalarda küçük pansiyonların yer almasının daha iyi sonuç vereceğini de söyledi.
Butik müze yapın, 2 saatte gezilsinALMANYA’da son yıllarda yaygınlaşan ’butik müze’ kültürünün İstanbul’da da uygulanabileceğine dikkat çeken Uyanık "Frankfurt’ta villa büyüklüğünde müzeler var. Bu müzeler iki saatte geziliyor. Özellikle çocuklarıyla tatil yapan ailelerde bu süreci rahat geçirebiliyor" dedi. İstanbul’da oya, bakır, halı müzesi gibi farklı müzelerin de bulunması gerektiğini vurgulayan Uyanık şöyle konuştu: "Bizde bir müzeyi gezmek için zaman zaman bir tam gün bile yeterli olmayabiliyor. Butik müzelerin şehire stratejik olarak yerleştirilmesi durumunda, turistin sokağa karışması da sağlanmış olur. O zaman turist seve seve para harcar. Bu tekstil ülkesi olmamıza rağmen turiste gömlek satamamamıza benziyor. Un var. Şeker var. Baklava yok."
Yaşayanlar olmadan turistin ilgisini çekmezTURİSTLERİN bulundukları yerde halkla iç içe olmak istediklerine dikkat çeken Uyanık, "Türkiye’de bu konularda yanlış politika uygulanıyor. İyi bir yer yapılınca halka ’boşaltın burayı’ deniyor. Oysa oranın yaşaması ve hayatın devam etmesi turistler açısından önem taşıyor" dedi.