Güncelleme Tarihi:
'Ölmek istemeyen kız' adlı belgesel film üzerine başlatılan tartışma ülkenin önde gelen isimlerini organ bağışlamak isteyenler ve organ bağışına karşı olanlar olarak ikiye böldü. Özlem Çekiç, organ bağışı yapmanın sadece bağışta bulunan kişi için değil, geride bıraktığı yakınları için de önem taşıdığını belirterek, şöyle dedi:
"Bu belgesel evimizde organ bağışı konusunu gündeme getirdi. Bu duyguları da içeren bir konu. Organ bağışında bulunan kişinin yakınlarının da bağışı kabul etmeleri gerekiyor. Yani, bağışta bulunma kararı alırken yakınlarımızın da onayını almak önemli. Ben ailemin düşüncelerine karşı bir karar almam, bu nedenle konuyu aile içinde tartışıyoruz. Ben şahsen iç organlarımı bağışlamak isterim. Örneğin kalbimin bir başka insana hayat vermesi güzel olur ama tenimi bağışlamam çünkü ben bir Müslümanım ve ölüm durumunda vücudum yıkanacağı için tenimi bağışlamam doğru olmaz. Ama Müslüman olmanın organ bağışında bulunmaya engel olduğunu düşünmüyorum. Onun için organ bağışı önemli."
Sanatçı Gustav Salines de Çekiç gibi organlarını bağışlamak istediğini belirterek “beni kessinler, parçalasınlar yeter ki başkalarına hayat versinler"derken, Ünlü Filzof Lars-Henrik Schmidt, organ bağışının kanibalizm olduğunu öne sürerek karşı çıktı.