Damdaki çiftçi

Güncelleme Tarihi:

Damdaki çiftçi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2007 00:00

Manisa Saruhanlı’da máli müşavirlik yapan Mehmet Livel (58), bundan dört yıl önce kendine yeni bir ofis kurdu.

350 metrekarelik, tek katlı dev ofisin çatısının nasıl kapatılacağı sorun oldu. Rutubeti engelleyecek, yağmur yağdığında akmayacak, ısıyı izole eden, sağlam bir çatı kurmanın maliyeti en az ofisin kendisi kadardı. Mehmet Livel’in ticaret yeteneği ve girişimci ruhu devreye girdi, ofisin çatısına bir sera kurdu. "Madem bu çatıya bu kadar parayı döküyoruz, hiç değilse geri dönüşü olsun istedim" diye anlatıyor. O zamana kadar hiç bildiği bir iş değildi. İnternetten seracılığı öğrendi, Antalya’dan fideler aldı, Hollanda’dan özel bir sistem getirtti. İlk yıl çatı kendi masraflarını çıkardı. Sonraki yıllar kazandığıyla yatırımını büyüttü. Şimdi bir değil üç serası var. Sadece çatıdaki seradan yılda 10 bin YTL kazanıyor.

Manisa’nın Saruhanlı ilçesinde yaşayan Mehmet Livel (58) çiftçi bir anne babanın oğlu. Ama tarlayla pek ilgilenmiyor. Üniversitede işletme okuyor. Sonra Saruhanlı’da kurduğu büroda, mali müşavirlik yapıyor yıllarca. "Annem, babam 10 yıl öncesine kadar hálá tarladaydı. Ama müşavirlik işlerim yoğun olduğundan arazi işlerine girmedim. Sadece açık arazide, eski usul sebzecilik yapmayı biliyorum. O da annemden, babamdan gördüğüm kadarıyla" diyor. Tarla ekmek ve biçmek hakkında dört yıl öncesine kadar hiçbir fikri yok yani.

Dört yıl önce yeni bir ofise taşınıyor. 350 metrekarelik, tek katlı bu ofisin iç dekorasyonuna çok özen gösteriyor. "Ama üstüne ne yapacağımız sorun oldu. İkinci bir kat yapmak istemedik. Çatısı da sağlam olsun istedik. Rutubet veya yağmur gibi sorunları çıkmasın dedik. Ama üstü kapatılacak alan 350 metrekareydi, başımıza dert oldu. Öyle bir maliyet çıkardılar ki, büronun maliyeti kadar neredeyse. Klasik çatı yaptırıp boş bırakmak da mantığıma ters geldi. Tamam üstünü kapatalım ama kapattıktan sonra altı da bir işe yarasın, diye düşündüm. Arşiv yapma önerisi aklıma yatmadı. Bir şey üretmeliyiz orada diye düşündüm. Sera fikri böyle çıktı."

İNTERNETTEN ARAŞTIRDITOPRAKSIZ SERA KURDU

İşe başlamadan önce, seracılık konusunda internetten araştırma yapıyor. Topraksız sera sisteminin, iş yeri çatısı için en uygun yöntem olacağına karar veriyor. "Önce tabana seramik döşedim. Sonra üstüne özel dayanıklı siyah plastik naylonlar koydum. Bunları iki metre eninde kestik, seramiklerin üzerine şişkin duracak şekilde yerleştirdik. 25 cm derinliğinde bir havuz gibi oldu. İçine de ponza madeni serdim. En üstünü de plastik bir çatıyla kapattım. Bizim topuk taşı diye bildiğimiz çok hafif ponza sayesinde topraksız seracılık yapılabiliyor."

Sonra sıra buraya ekilecek ürünü seçmeye geliyor. "Önce verimli olur diye domates ve salatalık ektim. Fideler Antalya’dan geldi. Şimdi de marul ekili seraya. Marullar da yenecek vaziyete geldi. Domates de salatalık da çok lezzetli oldu. Sadece gübre kullanmak gerekiyor. Sulama, damlama sistemiyle yapılıyor."

GEDİZ OVASI DURURKENMEHMET ÇATIDA NE YAPIYOR

Tamamen organik tarım yapılan bu seraya 10 bin YTL’ye yakın masraf ediliyor. İlk yıl 7-8 ton domates yetişiyor çatıdaki bu bahçede. Bunların 1,5 tonu çatıyı görüp ürünlerden denemek isteyenlere satılıyor. Lezzetinden memnun kalanlar tekrar tekrar gelip domates-salatalık alışverişlerini buradan yapmaya başlıyor. Hatta sebzeleri, dalından kendileri koparıyor. Kalan ürünler de toplu olarak satılınca, sera daha ilk senede maliyetini çıkarıyor. Sonraki senelerde de aynı verimliliği gösteriyor. Sadece bu kadar da değil. Çatıdaki naylon tabaka sayesinde suyun ofise akması önleniyor. Seramik katman ise ısı kaybına karşı ofisi koruyor. Hatta seramik kattan sonra ofisin ısınması için daha az yakıt kullanıyorlar.

Mehmet Livel, çatı sorununu çözmek, bir de dinlenip stresten arınmak için başladığı seracılığın bu kadar kárlı olduğunu görünce iki yeni sera daha açıyor. "Bu dönemde çiftçi çok güç durumda. Çatıda yaptığımız iş, buralarda seracılık adına atılan ilk adımlar. Zaten çatıda böyle bir işe kalkıştığımı görenler başta biraz komik bulmuştu. Gediz Ovası dururken, Mehmet çatıda ne yapıyor, diye düşündüler. Bende de, başarılı olabilecek miyim endişesi vardı. Sonuçta gerçekten çok başarılı olduk."

Şimdi Mehmet Livel’in yaptıklarını herkes hayranlıkla izliyor. O da herkese bu işi yapmayı öneriyor. Ona göre çiftçi, modern seracılık yaparak ayağa kalkabilir. "Kapımı herkese açtım, gelin, görün diyorum. Bu herkesin yapabileceği bir iş. Mesela Antalya’da tarım fuarı açılıyor. Bu işe merak salanlar oraya bir gitse, seracılık hakkında yeterli bilgiyi hemen alacak ama kahveden çıkmıyorlar." Herkesin bu işe girmek için gerekli yatırımı yapacak mali gücü olmadığının da farkında, ama yardım veya teşvik alınabileceğini düşünüyor.

Serayla uğraşmak psikolojimi düzeltti

En başta serada yapacağım üretimle, hiç değilse çatının masrafını çıkarabileceğimi düşündüm. Ama sera yaptırmamın bir başka sebebi daha var: Mali müşavirlik sıkıntılı bir iş. Devamlı masa başındasın. Serayı stres atmak için de istedim. Günde bir-iki saatimi bahçede geçirmek bana çok iyi geliyor, yorgunluğumu alıyor. Bu iş bana mutluluk verdi, psikolojimi düzeltti. Dört yıldan beri ekmeyi de, sulamayı da tek başıma yapıyordum. Şimdi yeni seralar yaptırınca üç-dört kişilik bir ekip kurdum. Bu işten başkaları da ekmek yemeye başladı. Bu da beni çok sevindiriyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!