Damarlar tıkanmaya çocuklukta başlar

Güncelleme Tarihi:

Damarlar tıkanmaya çocuklukta başlar
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2002 01:30

Damarlar, küçük yaşlarda yavaş bir tempoyla tıkanmaya başlayabilir. Gençlik yıllarında ise tıkanma fark edilecek duruma gelir.

Tüm dünyada en fazla ölüme neden olan hastalıkların başında kalp ve damar hastalıkları geliyor. Kalp ve damar hastalıklarına yakalanmamak için öncelikle kanımızdaki kolesterol oranını kontrol altında tutmamız gerek. Kolesterol sözcüğünü dilimizden hiç düşürmesek de, onun hakkında aşağı yukarı bir fikir sahibi olsak da, kanımızda dolaşan büyük tehlikenin tam olarak bilincine vardığımızı söyleyemeyiz. Amerikalı sağlık yazarı Robert E. Kowalski de, işte bu yüzden yıllardan beri kolesterol konusunda incelemeler yapıyor. Kendisi genç yaşta iki kez bypass ameliyatı geçirdiği için kolesterole karşı savaş açmayı amaç edinmiş. Kolesterol ile ilgili araştırmaları içeren kitaplar yazmış. Bugün bazı bölümlerini yayınlamaya başladığımız son kitabı da tıptaki yeni gelişmelerin ışığında hazırlanmış. Özetini yayınlayacağımız bu kitap bir doktorun ürünü değil, yetkili bir tıp otoritesinin önerilerini kapsayan bir eser...

Şimdi hayalinizde şöyle bir tablo canlandırın: Kırk bir yaşındasınız. Daha okul çağına gelmemiş iki çocuğunuz var. Mutlu yuvanızda huzur içinde yaşıyorsunuz. Ve birden doktorunuz size kalp damarlarınızdaki tıkanma nedeniyle ameliyat edilmeniz gerektiğini ve de bu ameliyatın hayati tehlike taşıdığını söylüyor. Eğer ameliyat olmak istemezseniz, ölmeniz kaçınılmaz. Gözlerinizin önünde eşinizi ve o her şeyden habersiz çocuklarınızı canlandırıyorsunuz. Bu felaketin neden başınıza geldiğini anlamanız imkansız.

Ben bu sahneyi hayal etmedim, bizzat yaşadım. Kanımdaki kolesterol oranının çok yüksek olmasının beni ölümle yüzyüze getirdiğini biliyordum. Ve işte o dakikadan itibaren kendimi bu ölümcül düşmanla savaşmaya adadım.

ERKEN ÖNLEM ALIN

Tıp çevrelerinde kalp hastalıkları polijenik olarak nitelendirilir. Yani bu hastalıkların pekçok nedeni vardır. Genetik özelliklerden tutun da yaşam biçimine ve alışkanlıklara kadar birbirinden çok farklı düzineyle neden sıralanabilir. Bugün Batı dünyasında koroner kalp hastalıkları bir numaralı ölüm nedeni olduğu biliniyor. Hastalığın nedenlerinin saptanması, korunmayı bir ölçüde kolaylaştırıyor. Damarlar, küçük yaşlarda çok yavaş bir tempoyla tıkanmaya başlayabilir. İlk gençlik yıllarında ise damarlardaki tıkanma farkedilecek duruma gelir. Bu arada kalp hastalığından korunmak için önlem almanın yaşının olmadığını hatırlatalım. Kalp krizi geçirmiş kişilerin bypass ameliyatı olduktan sonra da kendilerini yeni bir krizden korumak için harekete geçmeleri gerekir. Kalp hastalığından korunmaya ne kadar erken başlarsanız, risk faktörü de o kadar azalır.

KOLESTEROLÜ TANIYALIM

1950'li yıllardaydı. Massachusetts Framingham'daki doktorlar o kentin erkekleri üzerinde uzun süreli bir araştırma başlatmışlardı. Bir süre sonra kalp krizi geçiren erkeklerin büyük bir çoğunluğunun kanındaki kolesterol oranının yüksek olduğu saptandı. Bu da uzun yıllar sürecek bir tartışmayı başlattı.

Kalp krizi sonucu ölenlerin damarlarındaki kolesterol, hayvansal besinlerdeki kolesterol ile aynı özellikleri taşıdığı için beslenme yoluyla alınan kolesterol miktarının azaltılması kararlaştırıldı. Fakat bu uygulama kandaki kolesterol oranını düşüremedi. İnsanlar dahil tüm canlılarda varolan kimyasal madde kolesterolün yüzde sekseni karaciğer tarafından üretiliyor.

Vücuttaki kolesterolün sadece yüzde yirmisi besin yoluyla alınıyor. Kolesterol, damarların çeperlerine yapışıp onları daraltıyor ve de kan akışını zorlaştırıyor.

SAVAŞ BAŞLIYOR

İsveç'te dünyaca tanınmış kalp uzmanı Dr. Lars Wilhelmsmen, kalp krizlerinin yüzde 90'ının kandaki kolesterol miktarının çok fazla olmasından kaynaklandığını belirtiyor. Damarları tıkayan plakaların oluşmasını kolesterol sağlıyor. Kolesterol suda erimeyen balmumsu sarı bir madde. Bu madde tek başına kanın içinde yüzemez. Lipoprotein adı verilen yağlı bir madde kolesterol ile birleşip onun kanın içinde dolaşmasını sağlar.

Şimdi iyice düşünün ve kararınızı verin. Kanınızdaki kolesterol oranını düşürmeye çalışmak için kalp krizi geçirmeyi ve de bypass ameliyatı olmayı beklemeniz mi doğru, yoksa baştan tedbirli davranıp bu tehlikelerden uzak kalmanız mı? Kalp hastalıklarının büyük ölçüde önlenebildiği bir devirde yaşıyoruz. Eğer yaşam biçiminizle ilgili doğru kararları verebilirseniz, tehlike unsurlarından kurtulmak için gerekli adımları atarsanız ve doktorunuzun her isteğini harfi harfine yerine getirirseniz, savaşı kazanırsınız.

Atılacak ilk adım savaşmayı gerçekten göze almaktır.

Şöyle bir düşünün bakalım. Hayatınızı korumayı neden istiyorsunuz? Herkesin hayatını tehlikelerden koruması için pek çok neden vardır. Siz de kendi listenizi yapın.


Kalbin korunmasına yardımcı maddeler


Antioksidanlar

Dünyanın en saygın tıp merkezlerinde uzun yıllar sürdürülen araştırmalar, kolesterolün okside olmuş türünün damarlara çok büyük zarar verdiği gerçeğini ortaya çıkardı. Bu oksitlenmeyi, antioksidan vitamin E, C, beta karoten ve selenyum ile önleyebilirsiniz.

Niacin

Kanınızdaki kolesterolün yüzde seksenini karaciğeriniz üretiyor. Kolesterole karşı uygulanan diyet ise kanınızdaki kolesterolün sadece yüzde yirmisi için etkili olabilir. B3 vitamini olarak da bilinen Niacin ve nikotinik asit vücudun fazla kolesterol üretmesine engel olur.

B vitaminleri

B6 ve B12 vitaminleri ve folik asit, kandaki kolesterol ve diğer tehlikeli maddelere karşı mükemmel bir savunma sistemi oluştururlar.

Mineraller

Kan basıncını düşürmek için sodyum kullanımını kısıtlamaktan söz edildiğini biliyoruz.

Fakat sodyum, kan basıncını etkileyen minnerallerden sadece bir tanesidir. Sodyumu azaltmak ya da hiç tüketmemek yerine kan basıncını düşürdüğü bilinen minerallere ağırlık verilmeli. Bunlar magnezyum, kalsiyum ve potasyumdur. Günde 300 miligram magnezyum ile en az 800 miligram kalsiyum almak kan basıncını düşürebilir.

Balık yağları

Herkes haftada en az iki kez balık yemeli. Balıkta bulunan omega-3 yağ asidi kanda pıhtıların oluşmasını önler ve trigliserid oranını azaltır. Balık yemekten hoşlanmıyorsanız, her gün 1 gram balık yağı için.

Aspirin

Aspirinin kalp ve damar hastalıklarına karşı önemli bir koruyucu olduğu artık biliniyor. Amerikan Kalp Derneği, günde bir adet bebek aspirini yutulmasını ve ayda iki kez de normal dozda aspirin alınmasını öneriyor. Eğer aspirin kullanmanız hiçbir sağlık sorunu yaratmıyorsa, her gün normal dozda bir aspirin almanız doğru olur..


KOLESTEROLE KARŞI NASIL BİR DİYET UYGULAMALI


Kırmızı etle ilgili iddialara kulak asmayın


Bu diyetin tek negatif kuralı zengin doymuş yağ içeren besinlerin yasaklanması (tam yağlı süt ve süt ürünleri, yağı alınmamış et). Bir de hazır satılan kurabiyeler, kraker ve kızartılmış hazır yiyeceklerden vazgeçmek zorundasınız.

Sağlıklı katı ve sıvı yağları rahatça kullanabilirsiniz. Fakat vücut ağırlığınızı dengede tutmak için kalori hesabını da göz ardı etmeyin. Zeytinyağı, her çeşit kuru yemiş, zeytin ve doğal sıvı yağlarla yapılmış yiyecekleri afiyetle tüketebilirsiniz.

Haftada iki kez sofranızda balık bulundurun. Özellikle yağlı balıkları tercih edin.

Her gün bol miktarda meyve ve sebze yemeyi alışkanlık haline getirin. Günde en az beş kez meyve ve sebze yemekle işe başlayın.

Beyaz ekmek, pirinç ve makarnayı ölçülü tutun.

Kırmızı et hakkında ortaya atılan modası geçmiş iddiaları sakın dikkate almayın. Kırmızı et türlerinin çoğunun besin değeri yüksektir ve içerdikleri yağ da şaşılacak kadar azdır.

Bol bol sıvı için.

Alkollü içeceklerden hoşlanıyorsanız, asla aşırıya kaçmamalısınız. Erkekler için günde 2 kadeh, kadınlar için de günde 1 kadeh alkollü içki öneriliyor.


Kandaki kolesterol miktarı ne olmalı?


Kandaki total kolesterol miktarı 150-160 dolaylarında olursa kalp krizi tehlikesi çok azdır.

Miktar 160-180 olursa tehlike biraz artar.

Total kolesterol 180'i geçince tehlike büyür.

200 ve yukarısı ise çok büyük tehlikenin habercisidir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!