Daldan-dinci olur mu?

Güncelleme Tarihi:

Daldan-dinci olur mu
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2005 18:44

Her dinin mensupları - mensupları demek belki de yanlış, her inanan, kendi dininin en yüce ve en ileri din olduğuna... inanmak durumundadır, çünkü X dininin daha iyi / doğru / ileri (artık buraya uygun sıfat hangisiyse) olduğuna inansa, zaten din değiştirmesi gerekirdi. Bu sebeple, inanan ‘benim dinim mükemmeldir’ diye kendini ikna zorunda. Bu her din ve her mümin için böyle...

Ama yobaz olmayan, başkalarının inancına saygı duyan müminler, bunu yüksek sesle telaffuz etmemeye itina ederler en azından. Diğer dinlere inananlara saygı olarak bir, yukarıda söylediğim, adı konmamış gerçek sebebiyle, iki...

Bu arada, İslam dininin ‘son tek tanrılı din’ olmak gibi büyük bir avantajı olduğu da doğru. ‘Tanrı’nın son gönderdiği peygamber, son indirdiği kitap benimki olduğuna göre...’ eh, bu inanıştan sonra kalan bir adımı daha atıp, ‘demek ki mükemmel din / kitap / peygamber benimki’ demek çok da mantıksız değil.

‘Allah İslam’dan / Kuran’dan / Hz.Muhammed’den öncekileri yetersiz görmüş olmalı ki, sonuncu dini emretti, ve bunun mükemmel olduğuna hükmetti ki arkasını getirmedi!’

İnanç mantığı çerçevesinde, mantıklı bir diyalektik.

(Burada diyalektik kelimesini kullanabilir miyim diye Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakıyorum. Diyalektik = Eytişim. Peki, ben de açıp eytişim kelimesine bakarım. Eytişim = Diyalektik. Demek ki TDK = Dandik.)

Bunu bilmeme ve anlamama rağmen şöyle bir cümleyi yadırgıyorum:

“En büyük insan kimdir?" sorusuna bütün dünya aynı cevabı veriyor: O, Hz. Muhammed'dir. Ona inananlar kadar, inanmayanlar da biliyorlar ve kabul ediyorlar ki, insanlık tarihinde onun kadar etkili bir başka kişi görülmemiştir. Onun dostları kadar düşmanları da biliyorlar ve kabul ediyorlar ki, insanlar arasında ahlâkı onun kadar güzel olan kimse görülmemiştir. Peygamberimizin üstün özellikleri saymakla bitecek gibi değildir...” (Huzur İklimi sayfası, DB Tercüman, 23 ağustos)

Hiç şüphesiz ... ama “En büyük insan kimdir?" sorusuna GERÇEKTEN bütün dünya Hz.Muhammed cevabı mı veriyor?

“Ona inananlar kadar, inanmayanlar da biliyorlar ve kabul ediyorlar ki...” yahut “Onun dostları kadar düşmanları da biliyorlar ve kabul ediyorlar ki...” Bunlar GERÇEKTEN inanarak kurulmuş cümleler midir?

Si,z peygamberiniz hakkında böyle düşünmekte haklısınız, ama Hıristiyan’ından Budist’ine, animistinden ateistine, herkesin de böyle düşündüğünü ya da düşünmesi gerektiğini vehmetmeye hakkınız var mı?

Böyle bir inanç, bu kadar büyük bir iddia, diğer insanlarla, sizin gibi düşünmeyenlerle birlikte yaşamayı imkansız hale getirmez mi?

Burada, Hz.Muhammed’e olan inanç ve sevgi söz konusu olduğundan, hoş ve masum bir iddia söz konusu, ama böyle düşünebilmek ve bunu yüksek sesle söyleyebilmek, diğerlerine hayat hakkı tanımamanın ilk adımı değil mi?

Bu inancın bir sonraki adımı, hoşgörüsüz, tahammülsüz bir radikalizm değil midir?

Mesela, Hıristiyanların ‘Hz.İsa = Tanrı’nın Oğlu = Tanrı’ inanç ve iddiası da diğer dinleri ve peygamberleri yok saymak anlamına gelmez mi? 28 peygamberden biri Tanrı’nın oğlu, hatta doğrudan Tanrı ise, diğerlerinin artık lafı mı dinlenir? Diğer dinlerin esamesi mi okunur?

... diye ateşli ateşli tartışmalarımıza oflaya puflaya kulak misafiri olan, Zeliha ile İsmet’in 11 yaşındaki oğlu Hakan lafa karışıyor:

- Baba, ‘köktendinci’ ne demek?

Babası gak guk ediyor, ama Hakan’ın dinlediği yok; onun niyeti, hazırladığı espriyi ‘plase’ etmek:

- Peki, köktendinci varsa, yapraktan-dinci, yahut daldan-dinci de olur mu?

- Ulan içine ettin tartışmanın velet!

Konu, Hakan gibi sizi de açmadı galiba. Israr etmeyelim o zaman...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!