Daha neşeli olamadım

Güncelleme Tarihi:

Daha neşeli olamadım
Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2013 00:00

Melis Danişmend, ‘Biraz Gülmek İstiyordum’ adlı ikinci albümünü çıkardı. Spitney Beers ve üçnoktabir gruplarıyla başladığı kariyeri artık bambaşka noktada. Hüznü, sonunda umut ışığı barındıran karanlığıyla karşımızda. Danişmend’e neden gülmek isteyip de gülemediğini anlattırdık...

Haberin Devamı

Neden biraz gülmek istiyordunuz?
- İlk albüm gibi hüzünlü ve içe dönük bir işten sonra hakikaten daha neşeli bir şeyler yazmak istemiştim. Albüm çıktı, konserler verdikten sonra ikinci albüm için tasarlamalar yapıyordum ve hakikaten “Biraz gülsem iyi olacak” dedim kendi kendime, en azından kıpırtılı olsa iyi olurdu. Yeni şarkıları hazırlarken hep kafamın bir köşesinde “Daha neşeli olmalısın” alarmı yanıp sönüyordu. Bunu birazcık başarabildim. Alaycı ve tatlı bir hüzün yansıtmayı başardıysam da birçok şarkı yine hüzünlü ve karamsar oldu. Aslında albüm ‘Daha Az Renk’ kadar depresif değil ama enerjisi daha yüksek. Amaçladığıma yakın olsa da başta istediğim gibi neşeli değil.
Sizi biraz tanıyan, iki farklı Melis Danişmend olduğunu anlar. Gülüşünüzde bile hüzün var. Hüzünden kopamıyor oluşunuz böyle açıklanabilir belki...
- İlk şarkı ‘Hüzün Dram Keder’ ve ilk sözü “Benim kadar hüznü seven yok” ipucu verebilir zaten herkese...
Hüzünden nasıl besleniyorsunuz?
- Yapı meselesi, müzisyenler hüznü sever. Genel olarak zaten yaratıcılığı çok tetikler. Benim içinse öfke ve hüzün tetikleyicidir. İlk albümüm bu sayede yazılmıştı. Öfkeyi biraz bastırdım ama hüzün kaldı.
Öfkeniz neyeydi?
- O anlık bir durumdu. Duygularım tetikleniyor ve hemen bir şeyler yazmaya başlıyordum. Biraz kendi içimdeki genel bir şeydi o öfke.
Neşeli olduğunuzda neler yazarsınız?
- Neşeli olduğumda ailem ve dostlarımla dışarı çıkar eğlenirim, neşe beni yazmak için tetiklemiyor.
Neşeli olduğunuzda yazmayı başarabildiğiniz bir albüm olsa ne anlatır?
- Zor zamanlardan nasıl kurtulduğumu anlatırım herhalde. Karanlıktan kaçışı anlatabilir belki ve bir ucu elbet hüzne yine dayanır.
Daha Az Renk’te davul yoktu. İyi bir rock temelinden geldiğinizi bildiğimden ya davulsuzluktan sıkılacağınızı ya da hakikaten özünüze ve haliyle davula döneceğinizi düşünmüştüm. Bu albümde ikinci şıkla açıklayabilir miyiz?
- Albümün 4-5 şarkısında davul var. Bunların ikisinde de az duyuluyor.. Yarı yarıya diyebiliriz. Yaptığım hiçbir şeyden sıkılmadım. Bu albümde ilk albümde olmayan enstrümanlara biraz daha yer vermeyi istiyordum. Yani aslında daha fazla renk istedim. Sıkıntıdan değil hissiyatımın yönünden...
Planlı mı hareket edersiniz yoksa
anlık mı?
- Elbette plan yaparım ama hissiyatım çok önemli. Fikir aşamasını kurgularken o dönemde hissettiğimle hareket ederim.
İlk albümden bir dönem sonra davula sahnede yer vermeye başlamıştınız...
- 2011 Rock’n Coke festivali sahnesinde biraz daha davul ve elektro gitar duymak istedim. Burak Gürpınar (davul) o dönemde ekibe dahil oldu, prodüksiyonu değiştirdim. O dönemde konserleri de sakin ve sert olarak ayırmıştım.
İlk albümde sesinizin rock’a uygun olmadığını söylemiştiniz şimdi ne değişti de bir rock davulcusuyla yola devam ediyorsunuz?
- Öyle değil: “Sesim rock vokaline uygun şekilde yırtıcı değil” demiştim. O dönemler, rock değil usul usul bir albüm yapmak istedim, biraz yorgundum. Şimdi o yorgunlukta değilim. O yüzden değiştim.
Sizi yoran neydi? Rock
gruplarınız mı?
- O anlamda bir yorgunluk değil, gruplardan veya rock’tan gelen bir yorgunluktan bahsetmiyorum. İçsel yorgunluk diyelim ona. Buysa farklı fikirlere açık olduğum bir albüm.
Daha Az Renk’le birlikte rock’tan uzaklaştığını düşünmüştük...
- Rock benim için sadece müzik değil bir felsefel, yaşam tarzı. Yoksa sözlerim gayet sertti, hatta üçnoktabirden bile...
Albümün tamamını canlı kaydetmek nereden çıktı?
- İşte tam da fikriyatımın değişmesinden kaynaklandı. İlk albümdeki Derinde Bir Şey Var da canlı kayıttı. Ayrı odalarda olsan bile birliktelikten enerji çıktı. Albümde de sahnede grubumla aldığım enerjiyi almak istedim. İkinci albümde bunu yapmayı uzun zamandır istiyordum. Canlı kayıtta birbirimizden kuvvet aldık. ‘O an’ı yakalamak istedim. Kayıt üç gün sürdü. Davulluları iki, piyanoları bir günde kaydettik.
Albümde Burak Gürpınar’ı görünce şaşırdım. Müziğiniz için fazla sert bir davulcu değil mi?
- Albümde farklı bir Burak Gürpınar var. İstediğim müziğe çok yaklaşıp farklı çaldı. İyi bir rock davulcusu ama bu albümde değişik bir ruha büründü. Demo öncesi ne çizgide ilerlemek istediğimi konuştuk. Sahnedeyse farklı ve sert çalıyor. Bunu seviyorum.
Erik yerken erik şarkısı yazdığınıza göre günlük mevzular sizi yazmak için çok etkiliyor olsa gerek...
- Bunların hepsi o anla alakalı. Anı kaybetmeden bir şey yazmak istiyorum. Erik yerken gözlerimden yaşların süzülmesi çok trajikomik gelmişti bana. Kâğıda döküp eğlendim. Hüzünlü bir yapısı olsa da çok komik geliyor aslında.
Albüm kapağı, fotoğrafı, yazılar çok sade. Hep böyle sade mi yaşarsınız?
- Olması gerektiği kadar, düşüncesi beni çok yönlendirir. İstediğim gibi yaşarım. Sade yaşam nedir tam bilmiyorum ama olmadığım biri gibi görünmek istemem. Neysem o görüneyim bana yeter. Kendi kendime yaşayayım işte...
Albüm fotoğrafları Caddebostan
değil mi?
- Evet bizim memleket. Fotoğraf ve tasarımın da o konseptte olmasını istedim. Mesela üstümdeki kazak ve gömlek en sevdiğim olsun, mekân hep gittiğim yer olsun istedim..
Klip neye çekilecek peki?
- Aklımda birkaç şarkı var. Üç ihtimalden düşüreceğiz. Tam bilemiyorum kesin bir şey söylemeyeyim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!