Daha az yiyin daha çok hareket edin

Güncelleme Tarihi:

Daha az yiyin daha çok hareket edin
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2004 00:00

Sadece yağlardan gelen kalorileri kısıtlamaya dayandırılan bir beslenme ile istenilen kilo kaybına ulaşılamaz, kalıcı bir kilo kaybı sağlanamaz.Günlük kalori alımını sınırlamak için yağdan gelen kalorileri, yani tüketilen yağ miktarını sınırlamayla başarı elde etme şansı azalır. Bunun en iyi örneği, son 10-15 yılda Amerikan diyetinde yapılan değişimde gözlenmiştir. 1980’lerde başlatılan, kalori kısıtlaması kampanyalarında, Amerikalıların yağ tüketimlerindeki fazlalık dikkate alınarak yağ tüketiminin sınırlanması öngörülmüş ve Amerikalı’nın günlük diyetinde neredeyse yüzde 42-45’lere yükselen günlük kalorinin yağdan gelen miktarları 2000’li yıllarda yüzde 32’lere indirilmiştir. Ama Amerikan toplumunda zayıflamak şöyle dursun, kilo alma ve şişmanlama bir salgın gibi yayılmıştır. Bu nedenle kilo kaybıyla ilgili araştırmalar yeni konseptlerin ortaya çıkarılması gereğini vurgulamıştır.KARPUZ DEĞİL ELMADüşük Glisemik İndeks Diyeti (DGİD) yeni bir yaklaşımın ürünüdür. Bizim önerimiz, günlük kalori kısıtlamasını yaparken, yağlardan gelen kalorileri azaltmak yanında karbonhidratlarda da azaltma sağlamanız ve glisemik indeksi yüksek karbonhidratlardan uzak bir beslenme tarzını özenle sürdürmenizdir. Böyle bir diyet ekonomik ve kalıcı bir kilo kontrolü sağlar, mantıklı ve pratiktir. Bu diyette yapacağınız tek şey; toplam kalori kısıtlamasını sürdürüp yağdan gelen kalorileri en aza indirirken ( yüzde 30), beraberinde glisemik indeksi yüksek karbonhidratları çok sınırlı bir şekilde tüketmektir. Herhangi bir kalori planlamasını yaparken siz 50 kalorilik bir meyve hakkınızı, elmadan değil de muzdan ya da karpuzdan yana kullanırsanız glisemik indeksi daha yüksek olan muz ve karpuz ile daha fazla ensülin salgılatacağınızı ve yüksek bir ensülin seviyesine sahip olacağınızı bilmelisiniz. Kilo kontrolünüzün yüksek ensülin seviyelerinde pek mümkün olmayacağını öğrenirseniz daha başarılı ve kalıcı bir kilo yönetimi sağlarsınız.Bunu yaparken yeterince sıvı almanız, hiçbir zaman öğün atlamamanız, porsiyon büyüklüklerine dikkat etmeniz, akşam 20.00’den sonra yemek yememeniz, geç saatlerde tüketilen besinlerin ensülin düzeyinizi ciddi düzeyde arttırıp yağ depolamanızı tetikleyeceğini hatırlamanız gerekmektedir. Sağlıklı beslenme ve kilo vermeye ilgili tüm doğru alışkanlıkları sürdürmeniz diyet yaparken de, sonrasında da zorunludur. FAZLA ENSÜLİN YAŞ ARTTIRIR!Düşük Glisemik İndeks Diyeti’ndeki temel prensip pankreastan daha az ensülin salgılatmaktır. ensülin olmadan yaşayamazsınız, ama kontrollü bir ensülin salınımıyla daha sağlıklı yaşarsınız. Daha az ensülin salınımıyla, daha az yağ depolarsınız. Depoladığınız yağların (kiloların) sadece yediğiniz yağlardan değil, yüksek glisemik indeksli karbonhidratlardan da geldiğini unutmayın! Düşük Glisemik İndeks diyeti kan ensülin seviyesinin kontrolüne dayanır. Ensülin salınımı kontrol altına alınınca hem sağlığınız ve performansınız yerine gelir, hem de kan şekerinizi ve yağ depolanmanızı kontrol altına alırsınız. Fazla Ensülinin hızlı yaşlandırdığını da biliyorsunuz. Düşük Glisemik İndeks Diyeti ile sadece ideal kiloda kalmaz, ayrıca yaşlanma hızınızı da düşürebilirsiniz. Herhangi bir şekeri veya karbonhidratlı besini yediğinizde besinin sindirimini takiben emilimi ve pek çok metabolik süreçle birlikte ensülin salınımı başlamaktadır. Yükselen kan şekerini algılayan uyarı ve iletim sistemlerinizin çalışması ile pankreastan salgılanan ensülin hormonu glikozu (şekeri) enerji olarak kullanılmak üzere hücre içine sokmakta, böylece hem yakıt ihtiyacınız giderilmekte hem de kan şekeri dengelenmektedir. Kullandığınız karbonhidratların türü (glisemik indeksi) ensülinin pankreastan salgılanma miktarı ve süratini etkilemektedir. Eğer siz rafine şeker veya işlenmiş-fabrikasyon- tahıl ürünleri (gofretler, krakerler, cipsler) gibi kolay sindirilen ve kana hemen karışan karbonhidratları fazlaca tüketirseniz, pankreas bezinizden daha çok ve daha hızlı ensülin salgılanmasına sebep olursunuz. Daha çok muz, karpuz, havuç, bezelye, mısır gevreği ya da kek, börek, pasta, çörek gibi besinleri ya da patates gibi nişastadan zengin karbonhidratı fazla ve glisemik indeksi çok yüksek besinleri yerseniz, kan şekeriniz hızla ve daha çok yükselir, daha hızlı ve daha yüksek miktarda ensülin salgılarsınız. Tersine glisemik indeksi düşük sebze ve meyvelere öncelik verir, baklagilleri, kepekli ürünleri, sebzeleri ve rafine edilmemiş, doğal formdaki karbonhidratları kullanırsanız, bu karbonhidratlar uzunca bir süre bağırsaklarınızda kalmakta, yavaş yavaş sindirilmekte ve kan şekeriniz üzerinde yükseltici etkileri son derece azalmaktadır. Sonuçta az miktarda ensülin salgılanmakta, sizin yağ depolamanıza sebep olup kilo almanızı azaltmaktadır. Hiperinsülinemiyi önleyerek sizi hem şişmanlamaktan korumakta ve hem de kanda aşırı miktarda yükselmiş ensülinin kalp ve damar sisteminizde meydana getireceği pek çok sorundan, özellikle ‘Metabolik Sendrom’probleminden sizi korumaktadır. POSAYI ARTIRIN!Glisemik indeks diyeti size, yüksek posa içeren sebzelerin ve rafine edilmemiş tahılların daha çok önerildiği bir diyettir. Bu besinlerin içerisinde bol miktarda bulunan lif yani posa sindirim sistemine başka yararlar da sağlar. Kabızlığı önler, bağırsakların çalışması süratini arttırır, gıda artıklarının sindirim sisteminizi uzun süre işgal etmelerine engel olur. Ayrıca kolon kanserinden sizi korur. Yüksek lifli diyetlerin daha önce pek çok belirttiğimiz gibi, kan şekeri ve kan kolesterolünün yükselmesine karşı da koruyucu etkisi vardır. Böyle bir beslenme sizi hipertansiyondan da korumaktadır. Dolayısıyla, posadan zengin, glisemik indeksi düşük besinlerle yapacağınız bir beslenme biçimi sizi sadece şişmanlamaktan değil, pek çok sağlık sorunundan uzaklaştırır. Glisemik indeksi daha düşük olan besinleri tercih etmek sadece kilolu veya şişman olanların değil, sağlıklı ve kaliteli bir hayatı önceleyenlerin de bir vazgeçilmezi olmalıdır. Daha düşük glisemik indeksli bir besin daha sağlıklı bir besindir. Düşük glisemik indeks kavramı ile tanışmakta ve onu öğrenmekte fayda var!Zayıflama diyetlerinin son cümlesi daima aynıdır: ‘Daha az yemelisiniz ve mutlaka daha fazla hareket etmelisiniz!’. Şarlatan zayıflama diyetlerinde çoğu kez unutulan şey; bu iki değişimin mutlaka yaşamınız boyunca uygulanması gereken davranışlar olduğunun belirtilmesidir. ‘Yeni ve farklı bir yaklaşım’ gibi size takdim edilen tüm zayıflama diyetlerini bu üç temel yaklaşımı bulundurduğu yönünden kontrol etmelisiniz. 1- Kalori kısıtlanması sağlayan dengeli, düşük glisemik indeksli beslenmeye öncelik veren bir diyet (daha az yemek ve daha az kalori tüketimi) 2- Buna destek olacak düzeyde ılımlı ve sürekli bir fiziksel aktivite programı (daha fazla enerji harcanmasını sağlayacak bir egzersiz alışkanlığını yaşamınıza yerleştirmek) 3- Bu iki unsuru bir yaşam biçimi şeklinde ve davranış değişikliği şeklinde benimsemekAKLINIZDA OLSUNÇevrenize dikkat edin. Koroner kalp hastalığı olanların çoğu belirli bir vücut tipine sahipler. Genellikle, karın ve bel bölgelerinde, yani göbeklerinde yağ depolayan, kalça ve bacak kısımları ince. Bu merkezi yani elma biçimindeki yağ depolanması kalp-damar hastalığı riskini azalttığını unutmamalısınız. Erişkin tip diyabetlilerde de, insülin direnci sendromu olanlarda da, elma şeklinde yani, vücudun orta bölgelerinde yağ depolama eğilimi belirgindir. Bu nedenle sadece şişman insanların değil, hipertansiyon ve erişkin tipi diyabeti olanlarında düşük glisemik indekse sahip besinleri tüketmeleri gerekir. NOT ALINGlisemik indeks diyeti sağlıklı bir kalbin garantisidir. Düşük glisemik indeksle beslenmeniz, size sadece kilo kontrolünü daha kolay yapmayı ve daha kolay zayıflamayı garanti etmez, aynı zamanda böyle bir diyet koroner arterlerinizi de korur. Pek çoğumuz zayıflama diyetlerini, ya dış görünüşümüzü değiştirmek için, ya da kardiyovasküler, yani kalp damar sağlığımızı geliştirmek için uygulanırız. Ve çoğumuz, tatil ya da tatil öncesinde zayıflamak, dış görüşümüzü değiştirmek ya da önemli bir sağlık olayı sonrasında kalp ve damar sağlığımızı garantiye almak için kilo vermeye karar veririz. Bu açıdan baktığımızda diyet yapmak ile sağlıklı kalmak, son zamanlarda aynı anlamı taşır hale gelmiştir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!