Güncelleme Tarihi:
Serkan Bey, elinize ne oldu, neden sargıda?
Serkan Çağrı: Elimi rahatlatmak için üstüne biraz baskı yaptım, fazla zorlamışım herhalde. Geçen yıl yaşandı bu hadise, sonrasında şişmeye başladı. Performans yaptıkça da bağ zedelenmiş. Şimdi fizik tedaviye başladık.
Çalabiliyor musunuz bu halde?
Serkan Çağrı: Çalabiliyorum ama çok fazla zorlamamam gerekiyor. O yüzden biraz daha duygusal takılıyorum, uzun notalardan kaçınıyorum.
Geçen ay Sting’in İstanbul konserinde sahneye çıktınız. Nasıl dahil oldunuz konsere?
Serkan Çağrı: Aslında planlanmış bir şey değildi. Sting’le konserden önce bir ortamda buluştuk. O gece sohbetimizde yüksek bir etkileşim oldu ve beni ertesi günkü konserine davet etti, “Lütfen misafirim olun, beraber ‘Desert Rose’ ve ‘A Thousand Years’ şarkılarını çalalım” dedi. Ben iki şarkıya da çalıştım ama o konser öncesinde “Biz ‘A Thousand Years’i çalışmadık’ deyince sadece “Desert Rose”u çaldık. Güzel oldu. Ben 2014’te bir Amerika turnesine gideceğim, inşallah orada da görüşeceğiz.
KARAGÜL’ÜN ÇEKİMLERİ ANTEP’TE YAPILACAK
Yavuz Bey, siz de “Karagül” adlı bir diziye başlayacaktınız. Onun çekimleri nerede yapılacak?
Yavuz Bingöl: Antep-Halfeti’de. Ben birinci bölümün sonunda gireceğim diziye, çekimler için de ocak ayında Antep’e gideceğim.
Dizide nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
Yavuz Bingöl: Almanya’ya gidip evlenen, sonra da ayrılan Fırat adında bir sedef ustasını oynuyorum. Almanya’dan sınır dışı ediliyor. Sonrasında evlat hasreti çekiyor. Ama kızıyla da arası bozuk.
Peki, gelelim sizi bir araya getiren “Bir Ses Bir Nefes” programına. Programı partnerle sunmak daha mı kolay?
Serkan Çağrı: Partnerli iş yapmak çok kolay değildir aslında. Sonuçta iki farklı karaktersiniz. Bir de sanat tartışmaya da, uzlaşmaya da müsait bir alan. Biz birbirimizi iyi tamamlıyoruz. Birbirimize olan abi-kardeş saygımızla devam ediyoruz, mutluyuz. Bir de işe program gözüyle değil de her salı arkadaşlarımızla toplanıyormuş gibi bakıyoruz, keyif alıyoruz.
Yavuz Bingöl: Bir enstrümanistle çalışmak büyük kolaylık. Benim eksik kaldığım yerleri o tamamlıyor. Benden daha genç olduğu için derleyen toparlayan bir yanı da var. Açıkçası programda her şey benim önüme hazır geliyor. Serkan iyi de bir programcı aynı zamanda, ekran önünde çok rahat.
KONUĞUN PARA İSTEMESİ NORMAL
“Sanat tartışmaya da, uzlaşmaya da açık” dediniz. Tartıştığınız noktalar oluyor mu?
Serkan Çağrı: Her hafta repertuvar hazırlarken fikirlerimizi tartışıyoruz. Demokratik bir süreç işliyor aramızda.
Konuklarınızı nasıl belirliyorsunuz?
Yavuz Bingöl: Konuk ayarlamak bazen güç oluyor. Biraz sıkıntılı bir süreç bu. Kiminin televizyonla ilişkisi iyi değil, kimi diğer konuğu istemiyor. Bazıları da para istiyor, o da çok doğal tabii.
Neden doğal?
Serkan Çağrı: Televizyondan para almasın, konserden almasın, 365 günde sadece iki konser versin. E bu adam nasıl yaşayacak, nasıl üretecek? O anlamda desteklenmeliler. Yorumcunun hakkıdır.
Feridun Düzağaç: Bir de dönemsel sıkıntılar içerisinde olabilirler. Kendinden sıkılmış insanlar da olabilir. Mesela isim vermeyeyim, bir sanatçıya “Yeni albüm için düet yapalım” dedim, “O kadar çok yaptım ki, başkasının sesine yaslanmış gibi hissediyorum” dedi.
DAMADIMIN ANASINDAN EMDİĞİ SÜTÜ BURNUNDAN GETİRDİM
Peki siz programa çıkmak istemediğinde ne yapıyorsunuz? Öyle bir şansınız olmuyordur sanırım...
Yavuz Bingöl: Evet, ben bu hafta zor çıktım mesela ama biz memuruz, çıkmak zorundayız.
Serkan Çağrı: Dostlarımızla ya da kendi içimizde motivasyon sağlamaya çalışıyoruz. Bu sahne arkasında da olur bazen. Konsere gidersiniz, bir şey olur, sahneye çıkmak istemezsiniz. Sanatçılar duygusal insanlardır, motivasyona ihtiyaçları olur. Onu da eşi, dostu, menajeri sağlar.
Sizi kim motive ediyor?
Serkan Çağrı: Beni oğlum, Nefes’im motive ediyor. “Babacığım, nasılsın” dedi mi, koşarak çıkıyorum sahneye. Bazen de televizyondan izleyip yorum yapıyor, “Baba, hiç güzel çalamadın. Büyük çalmadın, küçük çaldın” diyor. Ona göre yukarı sesler büyük. Persten çalınca da küçük çalmış oluyorum.
Yavuz Bingöl: Beni de kızım Amerika’dan idare ediyor tweet’ler, mesajlarla. Evlatlar babalarını anlıyor. Mesela benim canım sıkkın olsun, pat diye arar.
Serkan Çağrı: Soru soran ben değilim ama merak ediyorum, damatla nasıl anlaşıyorsunuz?
Yavuz Bingöl: İyi bir çocuk. Ona bir oyun yaptık buraya geldiğinde. Kızım, gelmeden “Benim babam biraz sert bir adamdır” demiş. Ben de arkadaşlarımıza siyah takım elbiseler giydirdim, bir köşede oturdum, gazete okuyorum. Tam “Baba” filmindeki gibi. Çok korkmuş! 24 saat boyunca anasından emdiği sütü burnundan getirdim. Ertesi gün de “Oğlum gel yanıma, ben öyle biri değilim” dedim. Kızım üç yıldır Amerika’da. Okul Öncesi Çocuk Psikolojisi okuyor. Bir de orada bir anaokulunda çalışıyor. Galiba orada kalacak. Ben de kalsın istiyorum zaten.
Babalar genelde kızları yanında olsun isterler, siz bencillik yapmıyorsunuz o halde?
Yavuz Bingöl: Ben de isterim tabii ki kızımın yanımda olmasını ama o ülkede de çok başka avantajlar var. Nerede isterse orada yaşasın. Israr etmem “gel” diye.
ÇOK KONUŞMAZSAM RAHAT OLUYORUM
Serkan Bey için “Ekranda çok rahat” dediniz. Siz kendinizi ne kadar rahat hissediyorsunuz yayında?
Yavuz Bingöl: Canlı yayının her zaman riskleri var tabii. Biz de fazla doğal tipleriz, o doğallık bazen başka türlü algılanabiliyor. Bazen de ağzımdan toplumun yargıları dışında sözler çıkabiliyor. İşin doğrusu, bu yüzden çok rahat değilim yayında. Sadece işimi yaparken rahatım. Yani çok konuşmazsam rahat olabiliyorum.
Serkan Bey, siz de işinizi yaparken Yavuz Bey’in söylediği kadar rahat hissediyor musunuz? Klarnet çalarken kamerayı unuttuğunuz oluyor mu?
Serkan Çağrı: E tabii. Gözlerimi kapatıp enstrümana kapıldığım anda çok iyi hissediyorum.
Yayın öncesinde konuklar hakkında bilgi toplama gibi bir hazırlık süreciniz oluyor mu?
Yavuz Bingöl: Tabii bir ön hazırlığımız oluyor ama çok soru sormuyoruz aslında. “Daha az soru-cevap, daha çok müzik” tercihimiz.
BAŞARININ SIRRINA BAKIYORUM
Yeni albüm projeleriniz var mı?
Yavuz Bingöl: Az önce Feridun Düzağaç’la sohbet ediyorduk, çok güzel anlattı albümünü. “Çok küçük seslerden, notalardan oluşan bir albüm tasarlıyorum” dedi. Ben de sadece kendi şarkılarımdan oluşan bir albüm yapmayı düşünüyorum.
Feridun Düzağaç: Benim albümüm ocak ortası gibi DMC’den çıkacak.
Serkan Çağrı: Ben şu aralar sürekli albüm dinliyorum. Dünyadaki son trendleri takip ediyorum, dönem müziklerini dinliyorum. Geçen hafta üç poşet dolusu albümle gittim eve. Başarının sırlarına bakıyorum.