Daha 24 yaşındayım benim bir de 34’ümü görün

Günümüz tasarımcılarının iki metre kumaş için 40 takla attığı günümüzde o doğuştan şanslı. İlk defilesini yaptığında 21 yaşındaydı. Ama ismi Paris Hilton Türkiye’ye geldiğinde onun kıyafetini giyince duyuldu. Bugün Meltem Cumbul, Nurgül Yeşilçay ve Tuğba Büyüküstün gibi isimleri giydiriyor

Sizi hiç tanımayanlara çocukluğunuzu, ailenizi nasıl anlatırsınız?
- Kıbrıslıyız. Bağzıbağlı adında bir kumaş markamız var. Dedem 1957’de kurmuş. Hatırlıyorum alt katta depomuz vardı, üst kattaysa evimiz. Kumaşların arasında büyüdüm. Hepsi yurtdışından getirtiliyordu. Kıbrıs’da kimin özel bir günü gecesi varsa gelir bizden kumaş alır, elbise diktirirdi. Zamanla bu bir prestij simgesine dönüştü. Havaalanında falan Bağzıbağlı poşetleriyle gezmek çok havalı bir hal aldı. Annem-babam ve kardeşim 1995’de İstanbul’a geldik ama dedem hala Kıbrıs’ta Bağzıbağlı mağazasında kumaş satıyor. Özel dikimle çok erken tanıştım. Üç yaşındayken evimize terzi gelir bana şort dikerdi. Prova için sandalyenin tepesine çıkardım.
Ailede terzi yok muydu?
- Anneannem terziydi. Londra’da yaşıyordu. Önemli bir tekstil firmasında baş terziydi. Numuneleri hep o dikerdi. Daha sonra seri üretime girerdi.
Bağzıbağlı Kumaş, terzilik hizmeti de vermeye ne zaman başladı?
- 1999’da babamla amcam ortaklığı ayırdı. Biz de babamın yani Derviş Bağzıbağlı’nın adıyla mağazalaştık. Kumaş satmaya devam ettik ve erkeklere özel takım elbise dikmeye başladık. 2003’te, 18 yaşında benim işe başlamamla kadın grubuna girdik...

Bir dakika daha girmeyelim. Daha öncesine gidelim, siz modacı olmaya nasıl karar verdiniz?
- 12 yaşında kalabalık bir aile yemeği sırasında “Ben Gianni Versace olmak istiyorum” deyince kıyamet koptu. “Sen onun kim olduğunu, niye öldürüldüğünü biliyor musun” diye üzerime geldiler. Bunun mümkün olmadığını söylediler. Ama pes edecek biri değildim. Naomi Campell’in kim olduğunu öğrenip Vogue okumaya başladığımda sekiz yaşındaydım. İlkokula çantamda Vogue ile gider gelirdim. Markamın logosu bile vardı, her yere çizip duruyordum. Lise bittikten sonra müzik okuma bahanesiyle Londra’ya gittim. Ailem müzik okuduğumu zannediyordu ama ben London College of Fashion’ın gece kurslarına devam ediyordum. Dokuz ay sonra aileme durumu anlattım. Babam “hemen İstanbul’a dönüyorsun” deyince, “Levent’deki mağazanın üçüncü katını bana vereceksin, orada kadınlara abiye satacağım” şartımı kabul etti. Yıl 2003, 18 yaşındayım. Cebime 10 bin Euro koydu ve “Git ürün al” dedi. İspanya’ya gittim hemen. Tayyörler, ağır abiyeler, Swarovski taşlı çantalar alıp döndüm. Hepsi orta yaşlı kadınlar için. Allahtan ne aldıysam sattı. Babamı ikna edip, ilk haute couture koleksiyonumu hazırladığımda 19 yaşındaydım.
19 yaşında bir çocuğa kim güvenip de sipariş veriyordu Allah aşkına?
- Öyle demeyin. Gelinlik siparişi bile aldım. Ve inanılmaz çuvalladım. Kadının tipine hiç gitmeyecek bir gelinlik çizmiştim. Dikince korkunç oldu. Hemen çöpe attık. Sil baştan ikinciyi çizdim, bu sefer oldu. Kadın da memnun kaldı ama bir daha uzun süre gelinlik çizmeye cesaret edemedim.
Çizmeyi nereden öğrendiniz?
- Aynur Sezgin’den stilistlik eğitimi aldım. Babam yönlendirdi. Tamamen ticari bakış açısıyla yaklaştı olaya. Müşteri gelsin, ne istediğini anlatsın, Raşit çizsin, biz dikelim...

İLK DEFİLE 21 YAŞINDA

İlk koleksiyonunuzu ne zaman hazırladınız?
- 2007 bizim markamızın 50. yıldönümüydü. Babama bir defile yapalım dedim. Gittim, yeri de ben buldum. Esma Sultan Yalısı’nı ayarladım. 65 parçalık koleksiyonla podyuma çıktım. 50 kadın, 15 erkek. Gelenler çok beğendi. Herkes 21 yaşında bir insanın yapacağından çok öte bir koleksiyon olduğunu söyledi.
Elinizin altında sınırsız imkanlar olduğu için kimse sizi ciddiye almıyor. Baba parasıyla kumaş parkında oyun oynadığınızı düşünüyorlar...
- Yanılıyorlar. Aileme çok şey kattım. Benden önce hiç kimse kadın modasıyla ilgilenmiyordu. Yeni nesle hitap etmek için ciddi bir şekilde çalışıyorum. Disiplinliyim. Kat etmem gereken uzun bir yol olduğunun farkındayım. Kaba tabirle çok fırın ekmek yiyeceğim, biliyorum. 2011 yazı için hazır giyim koleksiyonu hazırladım. İsmi B-Rushh. 18-25 arasına hitap ediyor. Satması ve başarılı olması çok önemli. Öyle dışarıdan göründüğü gibi bir zenginlik içinde değiliz. Ailece çalışıyoruz. Ama dediğiniz gibi bir imajım var. İlerleyen yıllarda başarılı oldukça bu önyargıyı söküp atacağım. Daha 24 yaşındayım, siz benim 34’ümü, 44’ümü bir görün.
Kıskanıyorlar mı sizi?
- Bence evet. Ama kıskanılmak hoşuma gidiyor. Kariyerimin çıkış noktası 2008’de oldu. Paris Hilton Türkiye’ye geldiğinde katıldığı partide benim elbisemi giydi. Oraya Hakan Yıldırım, Siren Ertan ve Cengiz Abazoğlu da elbise göndermişti ama beni seçti. 22 yaşında bir genci tercih etmesine anlam veremeyenler oldu. Ama ismim o sayede duyuldu.
Çok mu önemli Paris Hilton tarafından tercih edilmek? Sizin için moda otoritesi mi?
- Hayır değil ama sayesinde önemli modacılarla rekabet etme şansı yakaladım. Ve yarışta galip geldiğime inanıyorum. Hemen sonrasında markamı yüksek seviyelere taşımak için doğru isimlerle işbirliği yaptım. Şu anda Nurgül Yeşilçay, Tuğba Büyüküstün, Meltem Cumbul, Ziynet Sali ve Ömür Gedik benim tasarımlarımı giyiyor.
Tasarımlarınızın özgünlüğü konusunda da şüpheler var. Esinlenme kelimesine ne kadar yakınsınız?
- Çok uzağım. Açık açık söylüyorum, kimseden kopya çekmiyorum. Ben kumaşlardan ilham alıyorum. Yılda iki kere Paris’te kumaş fuarlarına gidiyorum. Gelecek yılların trendleriyle ilgili kitapları toplayıp dönüyorum. Bir bavul kitap ve dergiyle geliyorum. Ve gördüklerim ve okuduklarım sayesinde bir-iki yıl sonra nelerin moda olacağını tahmin edebiliyorum. Bu işi herkes böyle yapıyor.

KISA ÇOK KISA

Raşit Bağzıbağlı 2011 yazı için haute couture’ün yanı sıra B-Rushh adında yeni bir hazır giyim koleksiyonu da piyasaya çıkarıyor. Koleksiyon 29 parça. Nil yeşili, turkuaz, pembe ve somon başrolde. Minicik elbiseler koleksiyonun en göze çarpan detayı. Çok çok kısa. “18-25 yaş altı genç kızlar için tasarladım. Feminen ve romantik bir tarzım var” diyor. Satışlar 2011 Mart’da başlayacak.