Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2005 00:00
Dağcılığın efsanevi isimlerinden İtalyan Reinhold Messner (61), tüm şöhretine karşın 35 yıldır kurtulamadığı bir tartışmanın içinde. Acaba Messner, 1970’te zirvesine tırmandığı Pakistan’daki Nanga Parbat Dağı’ndan inişte kardeşini ölüme mi terk etti yoksa onu bir kaza sonucu mu kaybetti? Reinhold Messner, tüm zamanların en büyük dağcılarından biri kabul ediliyor.
Dünyanın en zorlu zirvelerine tırmanış yapan İtalyan dağcı, 1978’de Everest’e oksijensiz çıkmayı başaran ilk dağcı unvanını eline geçirmişti. Bu tarihten sonra Everest’te zirve yapmak değil, oksjiensiz zirve yapmak önemli hale geldi.
Messner, 1986’ya gelindiğinde 42 yaşındayken dünyadaki 8000 metreden daha yüksek 14 dağın tümünün zirvesine tırmanan yine ilk dağcıydı. Tırmandığı süre boyunca rekorları altüst eden, dünyada dağcılığa o yön veren kişi oldu hep.
Messner’in bu unvanları hep bilindi, konuşuldu. Ama öte yandan, sürekli olarak, yıllardan beri bitmeyen bir tartışmanın daha muhatabıydı. Bundan 35 yıl önce, 1970’de kardeşi Günther’i kaybetmesiyle sonuçlanan Nanga Parbat Dağı ekspedisyonu sonrasında ekip üyelerince kardeşini ölüme terk etmekle suçlandı.
En son, Messner’in her yerde karşısına çıkan bu olayla ilgili geçen ağustosta yeni bir gelişme yaşandı. Nanga Parbat Dağı eteklerinde 4 bin 700 metrede bulunan bir cesedin, Günther Messner’e ait olduğu DNA testiyle kanıtlandı. Reinhold Messner’in iddiasıyla, kardeşinin cesedinin bu yüksekliğe yakın bir yerde bulunması, onu yalnız bırakmadığının kanıtıydı. Ama ekip üyeleri hálá farklı düşünüyordu. Ceset, pekala yıllar içinde tepeden o yüksekliğe sürüklenmiş olabilirdi.
Acaba o gün, Nanga Parbat’ta gerçekte neler olmuştu?
Messner, 1970’te, ekibiyle birlikte Pakistan’daki 8 bin 215 metrelik Nanga Parbat Dağı’na ekspedisyon yapıyordu. Zorlu tırmanışın son bölümünde, yani 27 Haziran günü Reinhold Messner, kardeşi Günther ile ekibin geri kalanından ayrılarak Rupal Buz Duvarı’nı tırmanıp birlikte zirveye ulaştı. Ancak, Günther daha zirveye çıkmadan yüksek irtifa rahatsızlığına tutulmuştu. Bunun üzerine inişte farklı bir yol tutmak zorunda kaldılar. Dağın Diamir yüzünden inmeyi denediler. Günther, bitkin bir halde başladığı inişi bitiremedi. Reinhold, 4700 metredeki ana kampa yalnız vardığında yıllar sürecek bir tartışmanın başladığını herhalde tahmin etmiyordu.
Reinhold Messner, yıllarca iniş ve çıkış sırasında kardeşine destek verdiğini, onu terk etmediğini ama ana kampa yaklaştıkları sırada arkasına baktığında onu göremediğini anlatıp durdu.
İddiasına göre, Günther çığın altında kalıp ezilmişti ve onu kurtarmak için elinden gelen bir şey yoktu. Messner, 2001’deki bir imza gününde bu kez sözünü esirgemedi ve eski ekip arkadaşlarına yönelik suçlamalarda bulundu. Ona göre kardeşiyle beraber ölseydi bazı ekip üyeleri hiç de üzülmeyecekti.
Ancak, ekspedisyon ekibinin geri kalan üyeleri, Messner’in açıklamalarına hep şüpheyle baktı. Bavyeralı kameraman Gerhard Baur, Hans Saler ve Münihli yazar Max von Kienlin’e göre Messner, kardeşinin rahatsızlığına karşın ekibi bölmekten çekinmemiş ve her şeyin yolunda olduğunu söylemeye devam etmişti. Üstelik uzun iniş boyunca, Messner hasta kardeşine acaba eşlik etmiş miydi? Yoksa bu tırmanışın tüm şöhretini tek başına üstlenmek için onu yalnız bırakmayı mı tercih etmişti?
Kardeş Günther’in 4 bin 300 metrede bulunan cesedi bile bu ekipten Gerhard Baur’u ikna etmeye yetmiyor. ‘Kafamda hálá yüzlerce soru var. Cesedin bulunduğu nokta Messner Kardeşlerin 5 bin metrenin altına birlikte indiğinin kanıtı değil. Çünkü ceset buraya, eriyen buzul tarafından 35 yılda sürüklenmiş olabilir.’
Von Kienlin ise bu olay üzerine yazdığı kitapta ekspedisyon sırasında tuttuğu notlara yer verdi. Kienlin’e göre zirve yaptıktan kısa bir süre sonra Messner, kendisine kardeşini dağın yüksek yamacında kaybettiğini itiraf etmişti.
Reinhold Messner, yıllar boyu uğraştığı ve toplam değeri 100 bin Euro yani yaklaşık 160 bin YTL’yi bulan davalardan sonra halen rahatlamış değil. Çünkü kendisine karşı yöneltilmiş bunca suçlamayı, bir karalama kampanyası olarak halen yaşamak zorunda kaldığını savunuyor.
Messner, şimdi Alman yönetmen Joseph Vilsmaier ile birlikte kendisine karşı başlatılan kampanyayı anlatan bir belgesel çekmeyi planlıyor. Bir yandan da Hamburg’da açtığı davada von Klenin’le hesaplaşıyor. Messner’in iddiasına göre yazar, bu notları ekspedisyonda değil, yıllar sonra almıştı.