Pınar YÜCEL
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2007 00:00
’Dört yaşındaki bir çocuğa bakacak genç bayan aranıyor.
Aranan özellikler: Neşeli, şevkli ve mazoşistlik eğilimde olmaması. Kasıtlı olarak uyumayan okul öncesi çağdaki bir çocukla 16 saat birlikte olmaktan zevk almalı. Çocuğun ailesindeki tüm bireylerin, hatalarını doğrudan veya ima yoluyla yüzüne vurmasından hoşlanmalı. Çoğunlukla, işverenin Hermes çantasında büyümüş bir mantar gibi muamele görmeyi sevmeli. Bunu kişisel bir sorun haline getireceklerin başvurmaması rica olunur."
"Bu işi kim istemez?" yazıyor kitabın arkasında...
New York Üniversitesi’nden mezun olmaya ve stüdyo tipi küçük dairesinin masraflarını karşılamaya çalışan Nanny, zengin bir ailenin tek oğullarına dadılık yapmaya başlamasıyla kısa süre içinde çalışmayan, kendi çocuğunu büyütmeyen bir eşin sorunsuz bir gün geçirmesi için gerekli tüm hokkabazlıkları öğrenir... Parçalanan bir evlilik, çocuğun akıl sağlığının korunması, kendine hakim olabilme meseleleri ve işin komik tarafları... Evet bunlar şu anda okuduğum "Dadı Günlükleri" adlı kitap hakkında yazdıklarım. Bu eğlenceli ve ilgi çekici kitap, iki eski dadı tarafından yazılmış, zaman zaman komik, zaman zaman da dokunaklı... Gerçi okurken ülkemizi ve diğer tarafı karşılaştırıp biraz bozuluyorsunuz ama olsun ufkunuzu açıyor. Başka evlerde, başka yerlerde ve başka sosyal durumlarda neler yaşandığını gülümseyerek izliyorsunuz.
Neleri mi irdeliyorsunuz?
Diğer ülkelerde bu işe profesyonel bir meslek gözüyle bakıldığını. Bizim dadıların ise "Aman gönül işi, zevk işi bu" deyip aslında ardında paranın yattığını açık açık itiraf edemediklerini...
Amerikalı bir anne yeni başlayan bakıcısına her şeyi listeliyor, yazıyor ve detaylandırıyor. Biz ise sıcakkanlı, sevgi dolu bir millet olarak, çocuğumuz yeter ki mutlu olsun, bize ne olursa olsun düşüncesi ile yaşıyoruz. Her şeyi bakıcılarımız biliyor, biz annelere nasıl anne olmak gerektiğini onlar öğretiyor. Duygusallığımız ve çocuğumuzu emanet ediyor olmanın getirdiği vicdan yükü ile tüm sınırları ortadan kaldırmamız, abla, teyze diyerek samimi davranmamız biz genç annelere olan saygıyı azaltıyor. Bu bizim bir şey bilmediğimizin sinyalini veriyor.
İyi davranmak, iyi olmak, kalp kırmamak adına tüm ihmalkarlıklara, tüm geçiştirmelere göz yummak, daha da toleranslı olmayı gerektiriyor. Televizyon izlenme durumları ve kanallar hakkında uyarı yapmazsanız, tüm gün evde çocuğunuz arka planda kadın programları izlemek zorunda kalabiliyor. Oysa, "TV yasak, günde 30 dakika şu kaydı izleyebilir, o da akşamüstü uykusundan önce." diye açık konuşmak gerekiyor. Ama bunları söylediğimizde bakıcı ya çocuğa kendi evinde bakmak istiyor, ya da mutsuz bir bakıcı ile karşı karşıya kalıyorsunuz, derdiniz çocuğunuzu değil, onu mutlu etmek oluyor bir anda.
Hadi bakalım gidin ertesi gün gönül rahatlığı ile çalışmaya, toplantıya, kendinize zaman ayırmaya ve seni rahatlatacağım diye gelip, çocuğuna iyi bakacağım dedikten sonra "Beni mutlu et" diye bakan gözlere güvenmeye... Demek istiyorum ki; bu ilişkilere "profesyonel iş" gözüyle bakamadığımız sürece şikayet edeceğiz çocuklarımızın bakıcılarından. İşte bu yüzden bebeğimiz doğmadan önce önümüzdeki ilk iki yılı planlamak, kendimize "Ben ne istiyorum?" diye sormak gerekiyor. Bunu yaptıktan sonraki işimiz ise çocuğumuzu emanet edeceğimiz kişiyi seçmek ve ona en başından ne istediğimizi açık açık anlatmak.
Aksi takdirde altı ay sonra sadece çocuğumuz alıştığı için katlandığımız, tek derdimizin bakıcımızı mutlu etmek olduğu bir hayata doğru sürüklenir gideriz gibi geliyor bana...
Anneler uykuya dikkat!
Çünkü yeni doğan bebekler ve gelişme dönemindeki çocuklar uykuda büyüyorlar. Dört gözle beklediğiniz bebek dünyaya geldikten sonra sıra hastaneden eve dönmeye gelince, anne-babaların çoğu için bebeklerin uyku düzeni bir soru işareti halini alır. İşte heyecanla beklediğiniz bebeğinizin uyku düzeni hakkında merak ettikleriniz.
on yıllarda bilim adamlarının uyku üzerine yaptığı çalışmalar, yeni doğanların ve gelişme dönemindeki çocukların uykuda ya da dinlenirken büyüdüğünü gösteriyor. Dolayısıyla yeni doğanlar için uyku, önemi daha da artan bir kavram olarak karşımıza çıkıyor.
Benzer araştırmalar, yeni doğanların kendilerini rahatsız edebilecek ses ve ışık uyaranlarını etkisiz kılacak bir doğal yetiye sahip olduğunu da gösteriyor. Bu yeteneğin kısa sürede alışkanlığa dönüştüğünü belirten uzmanlara göre; uyuyan bebeğin gözlerine fenerle kuvvetli bir ışık tutulması, onun birtakım hareketler yapmasına neden oluyor.
Aynı ışık, kısa aralıklarla birkaç kez daha tutulduğunda artık bebeğin ışığa hiç tepki göstermeyip mışıl mışıl uyuduğu görülüyor. Buna benzer bir test, bir minik çan kullanılarak bebeğin sese tepkisi sırasında da yapılabiliyor.
Sonuç olarak yapılan araştırmalar, yeni doğan bebeğin uykusunu korumak için birtakım doğal yollar geliştirdiğini örneklerle ortaya koyuyor. Bazı uzmanlar ise muhtemelen doğum stresinin de etkisiyle kimi bebeklerin sinir sistemlerinin böyle bir yeteneğe sahip olmadığını açıklıyor. Ses ve ışıktan rahatsız olabilecekleri ve kolayca uyanabilecekleri görüşünde birleşen uzmanlar, böylesi bebeklerin dış uyaranların olabildiğince azaltıldığı sessiz ve loş bir odada uyutulması gerektiğini savunuyor.
Uyku bozukluklarına dikkat
Bebeklerin veya çocukların uyku düzenindeki sorunlar ise ailelerin korkulu rüyası. Bedensel bir hastalık sırasında çekilen sıkıntı ve acı, uyku işlevinin bozulmasına yol açabiliyor. Odanın sıcak-soğuk ya da gürültülü olması gibi dış etkenler de uykuyu bozabiliyor. İlk aylarda anne-bebek arasındaki bakımın niteliği, sürekliliği ve yumuşaklığı çok önemli.
Bebeğin hareket ve dil becerisinin gelişme düzeyi, altının temizlenmesi, ailenin yaşam şekli, iklim, çocuğu paylaşan birden fazla kişinin olması, annenin sıkıntı ya da huzursuzlukları gibi birçok özellik uykuyu etkileyebilir. Bunun dışında seyredilen bir televizyon programı, korkutucu şakalar, anne-babanın aşırı kontrolü gibi nedenlerden kaynaklanan uyku bozukluklarının, korku, gece terörü, uyurgezerlik ve uykuda konuşmaya neden olduğu uzmanlarca ifade ediliyor.
Uykudan önce tören yapın
Uyuma konusunda sıkıntıları olan aileler için uyutma töreni denilen uyku öncesi temizlenme, konuşma, kitap okuma, masal anlatma ve müzik dinleme gibi bir dönemin yaşatılması, uyku, ortam ve koşullarının devamlılığına özen gösterilmesi, yatmadan önce gün içerisinde yaşanmış önemli olayların konuşulması da önerilebilir. Bu yöntemlere karşın giderilemeyen bir uyku bozukluğu karşısında atılacak en sağlıklı adım, bir uzmana danışmaktan geçiyor. İlaç tedavisi ya da oyun terapisi yardımıyla giderilmeye çalışılan uyku bozuklukları, ruhsal bir sorundan kaynaklanabilir. Böyle bir durumda öncelikle o sorunun tedavi edilmesi, ortadan kaldırılması gerekir.
Mışıl mışıl bir uyku için
* Karnının tok olduğundan emin olun.
* Oyun oynayarak banyosunu yaptırın.
* Bebek masajının bebeklerin üzerinde çok etkili olduğunu unutmayın. Bir bebe yağı ile uzmanların önerdiği şekillerde ona yavaş yavaş masaj yapın.
* Odasında uyku öncesi dinlediğiniz, dinlettiğiniz özel müzikleriniz olsun. Unutmayın, müzik biz büyüklerin olduğu kadar çocuklarımızın da ruhunun gıdası.
* Uykuya özel oyuncaklar, yatağının başında bir dönence ve yumuşak ışıklı yansıtıcılar ve melodiler işinize yarayabilir.
* Tabii ki anne kokusunun da en önemli şey olduğunu unutmayın.
Uyku ve beslenme düzenini paralel götürün
n Bebeklerin kendine olan güveninin sağlanması için öncelikle uyku düzenine dikkat edilmesi ve uyku planının zorla değil, onların isteğine göre yapılması gerekiyor. Doğumdan sonraki üç ay içinde günde ortalama 18 saat uyuyan bebeklerin uyku kadar, beslenme düzeninin de korunmasında fayda var. Normalde karının acıktığını belli eden bebek, uykuda bunu anlatamaz. Bu nedenle bebek uykuda olsa da, en fazla üç saatte bir uyandırılıp emzirilmelidir.
n Bebeğin günden güne büyümesi, onu günlük aile düzeninize alıştırma zamanının da başlangıcıdır. Geceleri yatmadan önce bebeğinizi uyandırıp son bir kez besleyebilir, sabahları onu uyandırarak güne sizin uygun gördüğünüz zamanda başlamasını sağlayabilirsiniz. Bunu yaparken bebeğinizin de durumunu ve isteklerini göz önüne almayı ihmal etmeyin.
İdeal uyku süresi
k 3-11 ay arası çocuklar:
14-15 saat uyumalı
k 12-35 ay arası çocuklar:
12-14 saat uyumalı.
k Okul öncesi-6 yaşındaki çocuklar:
11-13 saat uyumalı
k İlkokul çağındaki çocuklar:
10-11 saat uyumalı