ÇÜNKÜ BEN ÖLDÜM TAM Ä°KÄ° KEZ Aynanın karşısına oturdum.

Güncelleme Tarihi:

ÇÜNKÜ BEN ÖLDÜM TAM İKİ KEZ Aynanın karşısına oturdum.
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 02, 2001 00:00

ÇÜNKÃœ BEN ÖLDÃœM TAM Ä°KÄ° KEZ Aynanın karşısına oturdum. çekmecemden bir parça pamuk aldım, pamuÄŸa biraz krem döktüm. masanın kenarına koydum. saçımdaki tokayı açtım, saçlarımı taradım. masanın üstündeki küçük kutunun yanında duran tacı alıp kafama taktım. pamuÄŸu elime alıp, aynaya bakmaya baÅŸladım. ifadesiz ama boyalı yüzüme baktım öylece. sonra makyajımı çıkartmaya baÅŸladım yavaşça, yanaklarımındaki allığı temizlerken tebessümü sildim önce, gözkalemini çıkartırken, yaÅŸlar tenefüs zili çaldığında aralık kapıdan fırlayan öğrenciler gibi boÅŸalmaya baÅŸladı birden. rujumu temizlerken yanlışlıkla öpücüklerini de sildim dudağımdan. yanlışlık deÄŸildi aslında. çenemi, yanaklarımı, alnımı sildim. bir krem bu kadar etkili mi ruh halimi deÄŸiÅŸtirmeye? oysa matineye hazırlanır gibi hazırlanmış süslenmiÅŸ rolümü ezberlemiÅŸtim. iyi de oynadım aslında. hep iyi oynuyorum, hiç farkettim mi sufle aldığımı? asla! ben sizinle oturup gülüşürken siz duyduklarınızı kahkaha zannediyorsunuz ama aslında hıçkırarak aÄŸlıyorum ben yanınızda, gözyaÅŸlarım da kalbimde birikiyor gizlice. oyun bitip perde kapanınca samimiyetsizliÄŸinizi gözyaÅŸlarımla temizliyorum ben. hiçbir ÅŸey aÄŸlatamaz beni oysa ölüm bile. çünkü ben öldüm tam iki kez. biri sıcak yatağımda ailemin kucağında yakaladı beni; bir diÄŸeri yolda. iki kez bütün hislerden arındı vücudum. sizin en üzüldüğünüz olaylara ifadesiz kalmayı o zaman öğrendim ben. sevinçlerinizde sevinememeyi o zaman tattım. ama bunu her hissettiÄŸinizde soÄŸuk dediniz bana. bende rol yapmaya baÅŸladım, sevinmiÅŸ gibi üzülmüş gibi ama aslı gibi olmadı hiçbir zaman. ölmek acıların en büyüğü denir hep. peki ölümden sonra tadılan acılar nedir benim yaÅŸadığım? ölürken gözyaÅŸlarım dondu, sesim kısıldı, tenim soÄŸudu ama ÅŸimdi yine burdayım. aynaya bakınca gözyaÅŸlarımı görüyorum, açık pencereden giren rüzgar da ürperiyor tenim, üşüyorum. kan kokumu duyuyorum sonra. sıcak bir sonbahar günü otoyolun zeminine bulaÅŸmış. güneÅŸ gözüme giriyor rahatsız oluyorum, başımı diÄŸer yana çeviremiyorum, boynum kırılmış, asfalta öylece yatıyorum. saÄŸ omzumdan içeri rüzgar giriyor hissedebiliyorum, içimde taa içimde serinliÄŸi hissediyorum. sol elimi, parmaklarımı, sol ayağımı hissedebiliyorum. ama saÄŸ tarafım yok saÄŸ kolum bedenime baÄŸlı deÄŸil artık. giydiÄŸim beyaz gömlek kan içnde kalmış. ne komik aslında, sol taraftan bakan biri için tastamam her yerim ama saÄŸ taraftan su alıyor bizim tekne. ses çıkartmaya çalışıyorum ama çenem açılmıyor. alnımdan gözümün üstüne damlayan damlalar beni rahatsız ediyor. bulaşık yapış yapış oluyor suratım. dudaklarımın arasında bu yapış yapış sıvı dilime deydiÄŸinde terim olmadığını anlıyorum. kan bu. benim kanım. bütün yüzümü kaplamış olmalı. ayaklarım karıncalanmaya baÅŸlıyor yavaÅŸtan. bu his parmak ucundan topuklarıma ilerliyor bir çabukta. karıncalanma giderek yukarı çıkıyor bütün vücudumu gezinerek. dizlerimden kasıklarıma sonra elime, karnıma. giderek yayılıyor. bu his yayıldıkça ben içimin boÅŸaldığını anlıyorum. bedenim kendi kendini tüketiyor. yattığım bu yerden hayal meyal görebildiÄŸim tek ÅŸey gökyüzü. masmavi, bulutsuz. havayı ciÄŸerlerime çekmek istiyorum ama doÄŸru dürüst nefes bile alamazken bunun hayalini düşleyip mutlu oluyorum. güneÅŸ yükseldikçe yüzümdeki sıcaklık da artıyor. bir duÅŸ alıp temizlenmek sonrada deniz kenarında oturup bu güneÅŸin tadını çıkartmak lazım diyorum kendime. belkide bu sıcaklık ölümün sıcaklığı yaÅŸadığım, tattığım. yaÅŸlı sayılmam aslında saçlarım fazla beyaz ama aklım genç. arabanın arkasında tablolar vardı onlar ne oldu acaba? sergiye yetiÅŸtirmek için çabaladığım resimlerim. aslında bir sonraki resmim de bu gökyüzünü çizmeliyim sadece. hiç bu kadar mavi olabileceÄŸi aklıma gelmemiÅŸti. hiç bu kadar bakmamıştım belki de. bir ailem var benim. bir kızım bir karım. evdeler ÅŸimdi. bizim evde. beni bekliyorlar. ama biraz geç gideceÄŸim sanırım. önce bir arabanın, bir insanın bu yoldan geçip beni farketmesi gerekiyor. sonrası malum hastane, heralde ameliyat ederler kolumu. fırça tutmam için uzun zaman geçmez umarım. karıncalanma tam boÄŸazımda ÅŸimdi. düğüm düğüm derler ya hane o ÅŸekilde aynen. yutkunsam geçecekmiÅŸ gibi ama yutkunamıyorum ki. tüm sözler renkler sesler beynimde ÅŸimdi; uçuÅŸuyor. kızım, karım, resimlerim. daha hızla akmaya baÅŸladı. yokuÅŸ aÅŸağı iner gibi aynen, inene kadar giderek artan bir hızla etrafı seyredersin ya hani öyle... ama her yokuÅŸun bitiÄŸi bir düzlük var. ben hangi düzlükte bulacağım kendimi bu hızlı iniÅŸ bittikten sonra? hangi düzlükte? düzlüğün bittiÄŸi yer bir resim çerçevesi oldu babacığım. aynamın kenarında duran resminde yaÅŸatıyorum görüntünü. her gece yataÄŸa girdiÄŸimde zihnimde seni canlandırıyorum unutmamak için. sesini unuttum aslında. geçende video da duyunca çok yabancı geldi, tanıyamadım. annem her anahtar tıkırtısında senin kapıyı açıp içeri gireceÄŸini hissettiÄŸinden kapımızı deÄŸiÅŸtirdi sen gittikten hemen sonra. biliyorsun hep deÄŸiÅŸtirir birÅŸeyleri, mobilyalar, tablolarının yerleri, çiçeklerin... hepsi önce yer deÄŸiÅŸtirdi sonra yenilendi. sen bizi bırakıp gittiÄŸinden beri çok ÅŸey deÄŸiÅŸti aslında. ben güvenimi kaybettim. kimseyi bırakamaz oldum, unutamaz. nasılsa onlar birgün senin gittiÄŸin gibi beni bırakıp gidecekler diye sarıldım herkeslere. kimseyi terkedemedim gönül rahatlığıyla. hep bir yük kaldı, bırakmak isteyip bırakamadıklarımdan yana. ilgisizleri ilgili kıldım hayatıma. nedeni yok. düşünmedim çünkü. düşünmek istemedim. her düşündüğümde yokuÅŸ aÅŸağı kovalamaya baÅŸladı beni yaÅŸadıklarım. korktum neÅŸeye sığındım. ama geceleri evime gelince, odama çıkınca kendim oldum, sen oldum. ÅŸimdi makyajımı temizleyip yaÅŸlarımla temizledikten sonra kendimi senin yanına geliyorum her gece. sen her zamanki gibi sakin tuvalinin başında yanında bir kadeh kırmızı ÅŸarabın, arkanda çok sevdiÄŸin sardunyaların benim resmimi yapıyorsun. ama hiç konuÅŸmuyorsun benimle. ben sana anlatıyorum, anlatıyorum, soru soruyorum, cevap bekliyorum ama sen de hep bir sessizlik var bana karşı. sana soruyorum: o düzlük nasıl bir yer baba?Nicole - 02 Nisan 2001, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!