Cumhuriyetin simge kadınları

Güncelleme Tarihi:

Cumhuriyetin simge kadınları
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2004 00:00

Farklıydılar, üretkendiler. Yaptıkları iÅŸlere akılları kadar yüreklerini de koydular. Elle Dergisi, kasım sayısında Cumhuriyetin simgesi olmuÅŸ Türk kadınlarını yeniden hatırlatıyor.MÄ°NA URGAN (1915-2000)Ä°ngiliz edebiyatı profesörü, yazar ve çevirmen Mina Ungan, 1 Mayıs 1915’te Ä°stanbul’da doÄŸdu. Urgan, gerek Ä°ngiliz edebiyatı üzerine incelemeleri ve aynı edebiyattan yaptığı çeviriler, gerekse Ä°ngiliz edebiyatı profesörü olarak sürdürdüğü eÄŸitimciliÄŸi ile ‘duayen’ kimliÄŸi kazandı. ‘Bir Dinozorun Gezileri’ kitabının son sözünde ÅŸunları yazmıştı: ‘Bu dinozor öyle bir yaÅŸa geldi ki artık, bunca genç, bunca çocuk ölürken, daha fazla yaÅŸamak biraz ayıp gelmeye baÅŸladı bana. Ä°steÄŸi, çevresine ve kendisine bir baÅŸ belası haline gelmeden, bu dünyadan göçüp gitmek. Kalanlara sonsuz sevgiler.’SABÄ°HA GÖKÇEN (1913-2001)Ä°lk kadın pilot Sabiha Gökçen, 1913 yılında Bursa’da doÄŸdu. Atatürk’le karşılaÅŸması ise 1925 yılında çıktığı Bursa gezisinde gerçekleÅŸti. Mustafa Kemal, Gökçen’i evlat edindi. Ankara Çankaya Ä°lkokulu’nu, daha sonra Ãœsküdar Kız Koleji’ni bitiren Sabiha Gökçen, Türk Hava Kurumu’nun Havacılık Okulu’na girdi. Burada geçirdiÄŸi baÅŸarılı öğrenim hayatından sonra, yüksek planörcülük kurslarına katılmak üzere Sovyetler BirliÄŸi’ne gönderildi. Gökçen, 1937 yılında Ege ve Trakya manevraları sırasında baÅŸarılı uçuÅŸlar yaptı. Aynı yıl çıkan Åžeyh Rıza isyanı sırasında yapılan kara harekátını, Dersim ve çevresini havadan bombalayarak kolaylaÅŸtırdı.CAHÄ°DE SONKU (1919-1981)Türk Sineması’nın ilk kadın yıldızlarındandı. 1932 senesinde stajler oyuncu olarak girdiÄŸi Ä°stanbul Åžehir Tiyatrosu’nda, bir yıl sonra ‘Yedi Köyün Zeynebi’nde sahneye çıktı. 1954’te Zeki Müren’in ilk kez kamera karşısına geçtiÄŸi ‘Beklenen Åžarkı’ hem Sonku’nun ününe ün kattı, hem de Zeki Müren’i sinemaya kazandırdı. Ama bu filmin ardından Sonku için yaÅŸamının sonuna kadar peÅŸini bırakmayacak olan aksilikler de baÅŸladı. Çıkan bir yangında ‘Sonku’ adlı ÅŸirketinin bütün filmleri yandı. Bu olaydan sonra servetini yitirdi ve alkole olan düşkünlüğü artmaya baÅŸladı. SoÄŸuk ve gizemli güzelliÄŸiyle Marlene Dietrich’e benzetiliyordu. SEMÄ°HA BERKSOY (1912-2004)Türkiye’de operanın geliÅŸimini etkilemiÅŸ en önemli tiyatro ve opera sanatçılarındandır. Ses Opereti’nde primadonna rollerine çıktı. Muhsin ErtuÄŸrul’un çektiÄŸi ve ilk sesli Türk filmi olan ‘İstanbul Sokakları’nda oynadı. Bir süre Süreyya Opereti’nde çalıştıktan sonra 1932’de Darülbedayi’ye girdi. 1934 yılında ilk Türk operası olan ‘Özsoy’da rol aldı. Almanya’ya giderek Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademis’nde opera eÄŸitimi gördü. Burada Richard Strauss’un 75. doÄŸum yıldönümünde sahnelenen Ariadne Naksos operasında baÅŸrole çıktı ve Avrupa’da sahneye çıkan ilk Türk opera primadonnası oldu. SAFÄ°YE AYLA TARGAN (1907-1998)Cunhuriyet döneminin en tanınmış kadın yorumcularındandır. MüziÄŸe küçük yaÅŸta piyano çalarak baÅŸladı. Ä°lk kez 1931’de Darüttalim-i Musiki Heyeti’nin konserlerinde sahneye çıktı. Ä°stanbul, Ankara radyoları ile Ä°stanbul Konservatuvarı Ä°cra Heyeti’nde çalıştı. Mustafa Kemal Atatürk de onu dinlemekten çok hoÅŸlanır, yapılan toplantılarda, ona sık sık sevdiÄŸi ÅŸarkıları söyletirdi. Kendinden önceki ve kendi dönemindeki öbür kadın okuyucularınkinden ayrı, kendine özgü bir okuyuÅŸ tarzı vardı. Ölçüye uyarak, iyi bir diksiyonla, düzgün, aynı zamanda da coÅŸkun, çekici bir tavırla okurdu. AFÄ°FE JALE (1902-1941)Afife Jale, 10 Kasım 1918’de Darülbedayi’ye öğrenci olarak kabul edilen Beyza, Refika, Behire ve Memduha adlı beÅŸ kızdan biriydi. Daha sonra Afife ve Refika dışındaki diÄŸer kızlar sahneye nasıl olsa çıkamayacakları gerekçesiyle tiyatroyu bıraktılar. Müslüman kadınların sahneye kesinlikle çıkamayacakları belirtilmiÅŸti ama Cumhuriyet’in ilanı tiyatroya özgürlüğünü nihayet kazandırdı. Kadın oyuncular Atatürk tarafından bizzat destekleniyordu. Fakat Afife Jale uyuÅŸturucu bağımlılığı ve giderek bozulan saÄŸlığı yüzünden tiyatroya veda etmek zorunda kaldı. Temmuz 1941’de 39 yaşında kimsesiz bir halde yaÅŸama veda etti.TEZER ÖZLÃœ (1943-1986)Türk edebiyatının lirik prensesi olarak tanındı. Özlü, yaÅŸamın anlamını arayan ve bu arayışı hayranlık duyduÄŸu üç yazarın (Svevo, Kafka ve Pavese) izlerini de sürerek sürdüren ikinci romanını 1983’te ‘Auf den Spuren eines Selbtmords’ (Bir Ä°ntiharın Ä°zinde) adıyla yazdı ve yapıtı 1983 Marburg Edebiyat Ödülü’nü aldı. Bu kitap, daha sonra dilimizde Özlü tarafından 1984 yılında ‘YaÅŸamın Ucuna Yolculuk’ adıyla bir anlamda yeniden yaratıldı.Özlü, 1986 yılında intihar etti. SEVGÄ° SOYSAL (1936-1976)Küçük burjuvaları en iyi tanıyan ve eleÅŸtiren yazarlarımızdan biriydi. 1972’de siyasal nedenlerle tutuklanarak bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Özdemir Nutku ve BaÅŸar Sabuncu’dan sonraki eÅŸi Mümtaz Soysal’la hapishanedeyken evlendi. Edebiyata öyküyle baÅŸladı. Ä°lk dönem yapıtlarında bireyin ruhsal durumlarını iÅŸledi. 1974’te ‘Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanan ‘YeniÅŸehir’de Bir Öğle Vakti’nde 60’lardaki öğrenci hareketlerini ele aldı. Sevgi Soysal kırk yaşında hayata gözlerini yumdu.BEHÄ°CE BORAN (1910-1987)12 Eylül 1980’de kapatılan Türkiye İşçi Partisi’nin son genel baÅŸkanı, siyasetçi ve sosyologtur. Boran, ‘Barışseverler Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı ve genel baÅŸkanı seçildi. 1970 yılında TÄ°P’in 4. Büyük Kongresi’nde genel baÅŸkanlığa getirildi. 12 Mart askeri müdahalesinden sonra tutuklandı. Kasım 1980’de saÄŸlık nedeniyle pasaport alarak yurt dışına çıktı. 1981’de ‘yurda dön’ çaÄŸrısına uymadığı için vatandaÅŸlıktan çıkarıldı. 7 Ekim 1987’de Brüksel’de hayata veda etti. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!