Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2003 00:00
Hafta içi ister takım elbiseler içinde ciddi ciddi iş toplantıları yapan bir işadamı olun, ister motosiklet üzerinde dünyaya meydan okuyan bir ralli şampiyonu, ister milyonların hayran olduğu bir sanatçı, hiç fark etmez! Siz bize cumartesilerden
haber verin! Eğer bir babaysanız ve de sadece cumartesi günlerinizi çocuklarınıza ayırabiliyorsanız, bu tanımlamalara, kendinizi anlatmanıza hiç gerek yok! Biz sizi anladık. İşe gittiğinizde çaktırmadan neden ‘‘Ohhh...’’ çektiğinizi bile anladık. Rahat olun, yalnız değilsiniz. Siz de diğerleri gibi bir cumartesi babasısınız!Alışveriş merkezlerinin çocuk katlarında ne dramlar yaşarmışsınız da haberimiz yokmuş! Toplantının birkaç dakika geç başlamasına tahammül edemeyen siz koca koca adamlar, oyuncak trenin başında, saatlerce gık bile çıkarmadan nasıl otururmuşsunuz, tahmin bile edemezmişiz.Cumartesi günümü babalar ve çocuklarıyla geçirdikten sonra, ‘‘Cennet neden sadece annelerin ayakları altında ki? Ya babalar, ya babalar?’’ diye söylenir durur oldum. Çocukların büyümesi en çok babaları mutlu ediyormuş bunu da anladım. Siz misiniz çocuğunuza, ‘‘Bugün seninim’’ diyen! ‘‘Hafta içi sana hiç vakit ayıramıyorum. Vicdanen suçluluktan ölüyorum’’ mesajını veren!Ne oluyorsa o gün oluyor, anne-çocuk ilişkileri anne çalışsa da çalışmasa da belli bir ritimde sürerken, babaların ilişkileri o bir gün, o tek bir günleri var ya, işte o gün, bir sahip-köle ilişkisine sahne oluyor. Çocuk sahip, baba köle oluyor.Allahtan çocuklar büyüyor da, ilişkiler ‘‘Harry Potter oyunu bitti mi, Peter Pan'ı koy o zaman, uçaktan sıkıldım motosiklete bindir beni, sıkıldım otomobile bindir beni, jeton al, sıkıldım kırmızı ata bindir, sıkıldım, jeton al, bende bu oyuncaktan var öbürünü istiyorum, indir beni, sıkıldım, acıktım, kurta bindir, eve gidip Harry Potter oynayalım, hayır acıkmadım, sıkıştım, jeton al, çişim geçti, hayır çişim geldi götür beni, jeton al, hayır eve gitmeyelim, otomobile bindir beni, baba... baba!, jeton al, baba buradayım, baba...’’ şeklinden çıkıp, birlikte bir şeyler paylaşmaya gidebiliyor.Yine de babalar, cumartesi babalığından çıkamıyorlar: ‘‘Sen bilirsin tabii babacığım. Peki basketbola ne dersin? Belin mi ağrıyor, ya bovling? O da mı olmaz, hımmm... Basketbol oynasak! Eee, sen istedin. O halde pamuk eller cebe!’’Oyunların biri bitiyor biri başlıyorAli- Yekta ÖZTÜRKBABA: Ali Öztürk. 35 yaşında. Bankada veri tabanı uzmanı.ÇOCUK: Yekta Öztürk. 5 yaşında. Anaokuluna gidiyor. Babasıyla vakit geçirmek için sadece Yekta'nın değil, babanın da zevklerine uymak gerekiyor. Örneğin babası puzzle sevmiyor ama trencilik olursa tamam!Yekta, açık açık söylüyor: ‘‘Babamlayken hep benim dediğim oluyor!’’ Babası stresli bir işte çalışıyor, hafta içi eve gelip önce bir
yemek yiyeyim derken, Yekta'nın uyku saati de gelmiş oluyor. ‘‘Yine de hafta içi günde yarım saatimi onunla geçirmeye çabalıyorum. Yetmiyor tabii, bu nedenle cumartesi günleri sadece Yekta'ya ait. Allahtan oğlum da en az benim ona uyduğum kadar, ayak uydurmaya çalışıyor bana. Ben puzzle'dan nefret ederim, o da bu konuda çok sıkıştırmıyor beni.’’Yekta ile bir gün çok yoğun geçiyor. Her çocuklu evde olduğu gibi Öztürk'lerde de Harry Potter hükümdarlığı var. ‘‘Harry Potter oyuncaklarıyla oynuyor, bilgisayarda onun oyunuyla yarışıyoruz. Harry Potter puzzle'ı bile var! Cumartesileri kahvaltıya kadar sakin geçen yaşamımız, kahvaltı sonrası birden hareketleniyor. Yekta ne istiyorsa o oynanıyor, evdeysek evi tanınmayacak hale getiriyoruz. Tren oynuyoruz, kılıç- kalkan oynuyoruz, top oynuyoruz. Öğleyin mutlaka McDonalds'a gidiyoruz. Carrefour'da arabalara biniyor. Tekrar eve gelip, bilgisayar başına geçiyoruz. Benimle bilgisayar oyunları oynamaya bayılıyor. Tamam da, ben zaten bütün gün bilgisayar karşısındayım! Kim dinler? Oyunların biri bitip, diğeri başlıyor. Allahtan top oynamayı sevmeye başladı. Büyümesi hoşuma gidiyor.’’Diğer günler asla kabul etmeyeceklerime cumartesileri gık çıkarmıyorumTurgay- Tuğrul Mert KESKİNBABA: Turgay Keskin. 33 yaşında. Avukat. SHP Şişli İlçe Başkanı.ÇOCUK: Tuğrul Mert Keskin. 5 yaşında. Yuvaya gidiyor. Onun babası hakkındaki ‘‘hain planları’’ cuma gecesinden başlıyor. O gece babayla yatılmak isteniyor, sabah da emirler peşpeşe yağıyor. ‘‘Şunu giy, şurada otur, o kemeri takma...’’ bile diyor. ‘‘Baban istediğini yapmazsa ne yaparsın?’’ diye soruyorum, ‘‘Çıyan gibi ağlarım’’ diyor. Ama hiç merak etmesin, onun babası da bir cumartesi babası, ağlamasına gerek kalmıyor.Mert, babasını kullanmanın dayanılmaz tadını keşfetmiş bir erkek çocuk. O, ‘‘Şimdi uçak, şimdi araba, şimdi yemek, şimdi basket, şimdi.. ’’ derken, ben yoruluyorum. Babasının onu takip etmesi yetmiyor, benimle konuşması, başka bir yere bakması bile yasak. ‘‘Baba, baba.. ben buradayım.. Baba!’’ Turgay Bey ise kafasında işe dair binbir düşünce, Mert'i robot gibi takip ediyor: ‘‘Şu konuşmayı nasıl yapsam, o dosyam neredeydi... Mert arabanın birinden inip, diğerine binerken kafam hep bunlarla dolu. Asla vazgeçmiyor, sıkılmıyor. Bense özellikle atlı karıncalardan nefret etmeme rağmen, onunlayım. Çünkü oğluma yeterince vakit ayıramıyorum. Bu nedenle biraraya geldiğimizde kararları o alır! En dayanamadığım şey, Fox Kids kanalını seyretmek. Bütün gün çizgi
film var. Hiç sonu gelmiyor! Kendi başına izlese neyse, ama eÄŸer o günümü ona ayırdıysam ve Mert bunu biliyorsa, beni yanına çağırıyor, oturtuyor ve asla yanından kalkamıyorum. Çünkü izin yok! Hafta içinde kabul etmeyeceÄŸim isteklerine, cumartesileri gık bile çıkaramıyorum.’’Cumartesileri evcilik oynayan babaTurgut- Selin SEZER BABA. Turgut Sezer. 32 yaşında. Pazarlama sektöründe çalışıyor.ÇOCUK. Selin Sezer. 4 yaşında. Annesiyle babası boÅŸandığından beri onun iki tam günü var! Çekim için kendi hazırlanmak istemiÅŸ. Yüzüğünü orta parmağına takması bir devrim! Hani kızlar yüzük parmağına takarmış ya!O kadar sakin bir çocuk ki, ‘‘Hiç ısrarcı bir çocuk gibi görünmüyor, bu da kız babalarının ÅŸansı olmalı’’ diye düşünüyorum. Yanılıyorum. Selin de farklı yöntemler geliÅŸtirmiÅŸ. Göz süzüyor, dudak büküyor. Turgut Bey, ‘‘Bir baba deyiÅŸi var. Eriyorum, ne isterse yapıyorum’’ diyor.AlışveriÅŸ merkezleri onların da cumartesi günkü adresleri. Mutlaka Burger King'e gidilir, küçük hanım tezgaha oturtulur, oyuncaklı köfteli burger alınır, ama zor kullanarak bitirtilir!‘‘Evde vakit geçirmeyi de seven bir çocuk Selin. Ama yanında olursam! Televizyon seyrederken bile asla dalmıyor, yanından kalktığımı fark edip, beni geri yanına oturtuyor. Evcilik oynamayı seviyoruz birlikte. Ben baba oluyorum, o anne. Bir de çocuklarımız oluyor. BaÅŸka bir oyuna geçmesem, saatlerce çocuklarımıza öğüt verip, giydirip, çıkartabiliriz! Lego oynamayı da çok seviyor, tabii yine benimle. Öyle güzel kullanıyor ki beni, fark bile etmiyorum. Legodan mesela müthiÅŸ sıkılırım ama saatler geçiriyorum onunla, yerimden kalkamıyorum bile.’’İş raporuna ÅŸu maddeyi ekledi: Bu yıl kızıma daha çok vakit ayıracağımUÄŸur- Begüm GENÇ BABA. UÄŸur Genç. 32 yaşında. Yönetim Danışmanı.ÇOCUK. Begüm Genç. 2,5 yaşında. AlışveriÅŸe, özellikle de kadın çantalarına çok meraklı. Benimle tanışırken ilk söylediÄŸi ‘‘Hımm Åženay, çantan da güzelmiÅŸ!’’ oldu.UÄŸur Genç, her yıl ÅŸirketine ‘‘Bir sonraki yıla ait plan ve projeleri’’ne iliÅŸkin rapor sunuyor. Bu yıl raporuna ‘‘Özel hayatıma, kızıma daha çok vakit ayıracağım’’ cümlesini eklemiÅŸ. HissettiÄŸi suçluluk duygusu Begüm büyüdükçe artıyormuÅŸ.‘‘Ben Karadenizliyim. Normalde sinirli bir insan olmama raÄŸmen Begüm’le birlikteyken çok sakinim. Her istediÄŸini yapmamaya çalışıyorum güya. Ama kızım benden daha kurnaz!’’Babası geceyarılarına kadar çalışınca haftada bir gün Begüm'ün oluyor. ‘‘Hamur oynuyoruz bol bol. Market alışveriÅŸi yapmayı, mutfak eÅŸyaları ve süs eÅŸyaları satan yerleri dolaÅŸmayı çok seviyor. Ben de peÅŸi sıra onu izliyorum. EÅŸim Yasemin'e, alışveriÅŸ konusunda Begüm'e gösterdiÄŸim toleransı gösteremiyorum.’’Baba-kız özellikle çantacılardan çıkmıyorlar. Begüm çantaların birini takıp diÄŸerini çıkartırken, babası anlatıyor. ‘‘Annesinin hayır dediÄŸi bir ÅŸeyi, cumartesileri bana ÅŸirinlikler yaparak çok kolay kabul ettirebiliyor. Genelde uyanık olmaya çalışsam da her zaman farkında olamıyorum, kullanılıyorum!’’Â
button