Güncelleme Tarihi:
ÇUKUROVA’DAN
Y.Sinan TANYILDIZ
Bir kız babasıyla dertleşiyormuş… Çok sıkıntı çektiğinden ve bunlarla nasıl baş edeceğinden yakınıyormuş... Baba bir süre dertli kızını dinlemiş ve artık ona akıl verme zamanı geldi , “Gel sana bir şey göstereceğim” diyerek kızını mutfağa götürmüş…
Baba ünlü bir aşçıymış…
Ocağa 3 tane eşit büyüklükte kap koymuş. Üçüne de eşit su koymuş. Üçünün de altını aynı miktarda yakmış. Birinci kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta, sonuncusuna da bir avuç çekilmemiş kahve çekirdeği atmış…
Üçünü de 20 dakika pişirmiş…
Daha sonra ateşi kesmiş. Masaya iki tane tabak ve bir tane boş bardak koymuş. İlkönce haşlanmış havucu alıp tabağa yerleştirmiş.
İkinci olarak da epey pişmiş olan yumurtayı alıp tabağa koymuş.
En sonunda da artık iyice ısınmış ve tam kıvamında kahve görüntüsü alan pişen suyu bir bardağa boşaltmış.
Kızına sormuş:
“Ne görüyorsun?”
Kızı yanıt vermiş: “Havuç, yumurta ve kahve.”
Baba olmadı, olaylara yüzeysel bakma dercesine kızının elinden tutup masaya daha da yaklaştırmış ve hissetmesini istemiş.
Kızı yeniden anlatmaya başlamış:
“Haşlanmış yumuşak bir havuç. (Bunu yaparken, çatalı havuca batırmış ve yumuşaklığını hissetmiş.) Artık pişmekten içi katılaşmış bir yumurta (Yumurtayı eline almış, hatta bir tarafını masaya vurup çatlatmış ve içini görmüş) ve bir bardak kahve (Biraz içmiş). Tadı da oldukça güzel.”
Sonra da babasına bakmış “İyi de baba, bunları bana neden gösteriyorsun?”
“Bak…” demiş baba. “ Kapların tamamı aynı ve içindekiler aynı dakikada ve aynı sıcaklıkta pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler. Havuç ilk başta sertti ama kaynatılınca yumuşadı. Yumurta çok kırılgandı, kaynayınca katılaştı. Bir avuç çekilmemiş kahve de çok sertti, tanelerin hepsi birbirine benziyordu ama ısınınca gevşediler ve suya yayıldılar. Kızım şimdi soruyorum. Sen bunlardan hangisisin? Havuç musun, yumurta mısın yoksa kahve tanesi mi?”
Hikaye bu kadar. Şimdi sorunlu olanlara soruyorum. Peki siz bunlardan hangisisiniz?
Diyeceksiniz ki Çukurova’nın bu hikayeyle ne ilgisi var? Ben de aynı düşüncemi Adanalı işadamı Faruk Canatar’a sordum. Şöyle dedi: “ Bu bölgenin en meşhur bitkisi pamuktur, narenciyedir, karpuzdur … Örnekte hiçbirisi yok… Ve bizler pamuk gibiyizdir. Alnımız ak, yüreğimiz ganidir… Yani bu örnekle ilgimizin olmadığını anlatmaya çalıştım. Çünkü Çukurova’da hayat, çok rahattır. Tanrı, Çukurova’ya tüm nimetlerini ihsan etmiştir… Yatırımlarınızı Çukurova’ya yaparsanız, bu örneğin dışında kalırsınız… Sorunsuz yaşarsınız…”
Ama ben hâlâ örneği düşünüyorum. Sorunları çözmek için kendimi tanımalıyım ve her türlü etkiye nasıl tepki vereceğimi bilmeliyim… Yani baba da örneğin sonunu getirmeden, çözümü kıza bıraktı ya helâl olsun… Neredeyse iki haftadır, örneklerle boğuşuyorum, sonuca varamadım…