Güncelleme Tarihi:
Derken bir sabah Eric uyanıyor ve saçını kestirmek için kralı olduğu New York şehrinin bir ucundan diğer ucuna gitmek için arabasına biniyor. Araba upuzun, beyaz bir limuzin. Teknoloji harikası televizyon ekranları, bilgisayar monitörleri ve Carrara mermeri, kurşun geçirmez limuzinin sağladığı lükslerden sadece birkaçı...
Mayıs ayında Fransa’dayız. Cannes Film Festivali’nde yarışan ‘Cosmopolis’ filminin reklam panolarındaki posterlerinde büyük harflerle yazılan şu üç kelime dikkat çekiyor; ‘PATTINSON-CRONENBERG-DeLILLO COSMOPOLIS’.
Don De Lillo Amerika’nın saygın edebiyatçılarından biri. David Cronenberg Kanadalı önemli bir yönetmen. Robert Pattinson ise çocukların ve gençlerin ‘Twilight’ filmleriyle tanıyıp, sevdikleri günümüz ilahlarından... Bu üç isim sayesinde ‘Cosmopolis’ filmi 2012’nin en merakla beklenen filmlerinden biri oldu. Don De Lillo’nun 2003 yılı romanında Eric, yüzde 6 vücut yağıyla övünen ama asimetrik prostatını kafasına takan, 48 odalı evinde iki asansörü olan (asansörlerden biri Erik Satie’nin müziğine ve ritmine göre çalışıyor, diğeri ise sufi rap müziğininkine göre...) bir adam. Varlıklı olmanın dışında kafası da çalışan Eric, öğleden sonraları birkaç saat içinde en zor konuları bile A’dan Z’ye öğrenebilme kabiliyetine sahip (s. 7)...
KRALIN TAHTI
David Cronenberg ‘Cosmopolis’ romanını okuduğu zaman kitabın öngördüğü ekonomik çöküşün ve ‘Wall Street’i İşgal Et’ eylemlerinin kitapta yıllar öncesinden yazılmış olmasına şaşırıyor. Kanadalı sinemacı ‘Cosmopolis’in senaryosunu sadece altı gün içinde bitiriyor. Filmin çekimleri içinse 35 güne ihtiyaç var...
Eric Packer (Robert Pattinson) 2000 yılında bir nisan günü evinden çıktığı zaman o günün hayatının en zor günlerinden biri olacağını henüz bilmiyor. İstediği tek şey, saçını kestirmek. Amerikan Başkanı’nın New York şehrini ziyaret etmesi, bu yüzden trafiğin kilitlenmiş olması genç adamı kararından vazgeçirmeye yetmiyor. Limuzin saatte 2 kilometre hızla yol alıyor.
Eric’in limuzinde oturduÄŸu koltuk bir tahta benziyor ve Eric koltuÄŸunda bir kral edasıyla otururken insanlar kendisine bir dünya yaratmış olan genç adamın ayağına geliyorlar. Eric’in konuÅŸmak istediÄŸi herkes limuzine uÄŸramak zorunda. Samantha Morton ve Juliette Binoche gibi oyuncuların canlandırdığı bu kiÅŸiler arasında Eric’in metresleri ve çalışanları var. Juliette Binoche’un limuzin ziyaretinin oda hararetini yükselttiÄŸini söylemek yeterli bir ipucu olacaktır...Â
ÖLÜM SESSİZLİĞİ
Yine de Eric’in ruh hali değişmiyor. Bu adam genç yaşta kazandığı servete ve isteyebileceği her şeye sahip olmasına rağmen mutlu olmadığı gibi, aslında hiçbir şeyi hissedemiyor da... Eric’in bir şeyler hissetmesi için ancak hayranı olduğu bir rap yıldızının ölmesi gerekiyor.
Şehir kaynıyor, bembeyaz limuzin dışarıdan bakıldığında neredeyse bir hurdaya çevriliyor ama içeride duygu yok. Eric Packer hiçbir şey hissetmiyor. Limuzin ses geçirmiyor. Sokaklarda protestolar yapılırken Eric limuzinin içinde sessizlik içinde yaşıyor. Ölü gibi. Limuzininden dışarı çıktığı nadir anlardan birinde Eric bir pastanın kurbanı oluyor. Mathieu Amalric’in canlandırdığı Andre Petrescu adlı küreselleşme karşıtı protestocu Eric’e bir pastayla saldırıyor...
AMERÄ°KAN KAPÄ°TALÄ°ZMÄ° SAKINCALI MIDIR?
Eric Packer bir ara ‘İnsanlar böyle konuşuyor, değil mi?’ sorusunu sorduğu zaman genç adamın ‘kayıp’ olduğunu anlıyoruz. Yaşadığı toplumun değerlerini kabullenmiş, her şeyi parayla ölçen ama insan ilişkilerinde başarısız olmuş bir adam var karşımızda.
Kapitalizm para kazanmayı her ÅŸeyin üstünde tutarken, Eric Packer gibi saf, zavallı insanlar da tehlikeli, korkunç, cinayet iÅŸleyebilen insanlara dönüşebiliyorlar... Yine de Robert Pattinson’ın canlandırdığı Eric Packer’a kızamıyorsunuz. Pattinson’ın kamerayı yakalayan bakışları filmin ilk sahnesinden son sahnesine kadar sizi takip ediyor...Â
PATTINSON’IN YÜKSELEN OYUNCULUĞU
‘Cosmopolis’ filmi R-Patz’in (Robert Pattinson) meslek hayatında bugüne kadar aldığı en büyük risk, çünkü tanınmış oyuncu bu filmde bir kahramanı oynamıyor. Filmin sonunda takma adı Benno Levin olan eski bir çalışanıyla karşı karşıya gelen Robert Pattinson’ın yüzünde bugüne kadar hiç görmediğimiz endişe ve korkunun izleri var...
22 dakika süren yüzleşmede Robert Pattinson, Paul Giamatti gibi başarılı bir oyuncuyla karşı karşıya geliyor ve genç oyuncu David Cronenberg’ün yönetiminde oyunculuğunu kanıtlıyor. 22 dakikalık diyaloğun teatral olabileceğini düşünen sinemaseverlere David Cronenberg, usta kamera hareketleri ve başarılı büyük planlarla cevap veriyor. Limuzinin içini çekerken de farklı açılar ve farklı lensler kullanan Cronenberg sinema dilinde klasik formlarla çalışarak iddialı bir filme imza atıyor. Yazar Don DeLillo, oyuncu Robert Pattinson ve yönetmen David Cronenberg’ün kapitalizmin acımasız çarklarına karışan insanların dramını anlattıkları ‘Cosmopolis’ filmi sezonun ilk önemli filmlerinden biri...
LONDRA’DA Singin’in the Rain
Müzikal denilince akla gelen ilk filmlerden biri Stanley Donen’la Gene Kelly’nin yaptığı ‘Singin’ in the Rain’... Başrollerinde Gene Kelly ve Debbie Reynolds’ın yer aldıkları o unutulmaz müzikal bu yıl Londra’da Palace Tiyatrosu’nda sahnelenmeye başladı. Jonathan Church’ün başarılı prodüksiyonu Yeniden Sahnelenen Müzikal, bir Müzikalde En İyi Kadın Oyuncu (Scarlett Strallen), bir Müzikalde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Katherine Kingsley) ve En İyi Koreografi (Andrew Wright) dallarında Laurence Olivier ödüllerine aday oldu.
Müzikalin yıldızıysa ‘Swan Lake’le kendine isim yapan Adam Cooper. Londra sahnelerinin yıldız dansçısı Adam Cooper ‘Singin’ in the Rain’de dans ederken ‘Swan Lake’de olduğu kadar başarılı. Londra sahnelerinin en büyük hitlerinden biri olan bu müzikali en ön sıradan seyrederseniz yağmurdan nasibinizi alacağınızı da söylemeden geçmeyelim...
BENÄ°M VÃœCUDUM
Montreal doğumlu Ariane Moffatt 33 yaşında. Kanadalı sanatçı dördüncü albümü ‘MA’da ilk kez Fransızca şarkıların yanı sıra İngilizce de yazıp seslendirmiş. Japoncada ‘Ma’ aralık, uzay anlamına geliyor. CD’nin kitapçığında Ariane ‘boşlukları doldurduğu’ yeni albümünde her şarkının sözünün, müziğinin, prodüksyonunun ve yorumunun kendisine ait olduğunu yazıyor. Albümün unutulmaz şarkısıysa elektro/pop türündeki ‘Mon Corps’ (Benim Vücudum). ‘Mon Corps’ ne kadar davetkar bir şarkı olsa, sizi ne kadar baştan çıkarsa da özgür bir kadının şarkısı. ‘Mon Corps’u dinleyin...
Â