Güncelleme Tarihi:
Bu kerre, Karayolları Trafik Kanunu’nde AB’ye uyum amacıyla yapılacak değişiklikler, ‘REKOR CEZA ARTIŞI’ getiriyormuş. Özellikle (Allah’ın garibi) ‘ağırcılara’ ve (Allah’ın belası) otopark mafyasına ağır cezalar geliyormuş. (Vatan, 12 haziran)
Önce bir abdest alalım, ağzımızı çalkalayıp yürekten bir ‘AMİN’ diyelim...
*
Evet hemen her sene, genellikle Bütçe Kanunu tartışılırken bu haberler benzer başlıklarla çıkar.
Oysa bu cezalar (ilk 5-10 gün hariç) caydırıcı olmaz Türkiye’de.
Çünkü bizde, mesela 300 YTL’lik ‘teorik’ cezanın ‘pratik’ uygulaması sadece 100 papeldir...
Yani Memur-Vatandaş uyumu sayesinde, 300 liralık ceza, 100 liralık ‘sakal’ ya da ‘çorba parası’ şeklinde yansır hatalı sürücüye.
Bu sadece Memur-Vatandaş arası bir ‘uyum’ değil, Devlet ile adam gibi maaş ödeyemediği Memur arasında bir zımnî anlaşmadır aynı zamanda:
‘Benim memurum işini bilir!..’
*
Yeniden uydurmak zorunda kalmayayım, müsaadenizle kolayına kaçıp, 4-5 senelik bir yazımı (ki size burada okutmuştum daha önce, bis bis yaptığınızı varsayıyorum) tekrarlayayım. Böylece o günden bu güne, o iktidardan bu iktidara bir haltın değişmediğini de göreceksiniz.
Sonra size, cumartesi akşamı Sarıyer ile Dolmabahçe arasında gördüklerimi iki kelimeyle özetlemeye çalışacağım.
*
ÇORBA PARASIYLA TRAFİK DENKLEMİ
Gazetelerde, belki bin kere okuduğumuz bir başlık: Alkollü sürücü yandı. Hayır, hayır, mecazi anlamda. Öyle cezalar getirilmiş ki, artık kurallara uymayanlar yanacak, hatta ehliyetlerine el konulacakmış.
Türkiye’de (yalnız trafikte değil, imardan gümrüğe kadar her alanda) cezalarının ağırlaştırılmasının, bilimsel açıdan kesin tek bir sonucu vardır: Rüşvet rakamları artar!
"Eski valilerden, emniyet müdürlerinden oluşan ilgili komisyon üyeleri ve Meclis’tekiler bu gerçeği bilmiyor da, sen mi keşfettin?" diyeceksiniz. Büyüklerimiz, cezaların doğrudan değil, dolaylı etkisine güveniyorlar. İşte Devlet’in gizli “Çorba parası formülü” :
1) Cezalar ağırlaşınca, rüşvetler artar.
2) Bunun da trafikte caydırıcı bir etkisi vardır. Kazalar değilse bile ihlaller azalır.
3) Sonra, rüşvet enflasyona paralel olarak artmaya devam eder; ta "psikolojik sınır"a kadar.
4) Çorba parası, trafik cezasını yakalayınca, yurttaşlık hisleri depreşen sürücüler "Niye sana vereyim, devlete veririm; kaç paraysa kes makbuzu" demeye başlarlar. Cezaların caydırıcı etkisi kalmamış demektir.
5) Ankara’daki büyükler konuyu gene ilgili komisyona sevk ederler...
Bunlar işin şakası tabii. Enis Berberoğlu, sadece fakir çocuklarının polis olduğunu, rakamlar vererek yazdı. (Hürriyet - 15 Aralık 2000)
Öyle bir işveren ki, çalışanı aç!
Öyle bir devlet ki mecbur olmayan, memur olmuyor!
Memurun karnını doyurmadıkça, 280 milyon maaşlı polis “Yanıbaşında yaşadığım, korumak için canımı tehlikeye attığım, ama hiçbir zaman ulaşamadığım bu yaşam tarzı öfkelendiriyordu beni. Biriktirdiğim hırs, her gösteride biraz daha hızlı inip kalkmaya başlayan copla çıkıp gidiyordu bedenimden” diye itiraf edince (Sabah, 15 Aralık 2000), gık diyemezsiniz.
(Serdar DEVRİM, Milliyet, 19.12.2000)