Çöpten kağıt toplayan eller ÅŸimdi mikrofon tutuyor

Güncelleme Tarihi:

Çöpten kağıt toplayan eller şimdi mikrofon tutuyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2004 00:00

Kozyatağı ve çevresinde çöplerden kağıt topluyordu. Åžimdiyse yeni bir Külkedisi masalına imza atmaya hazırlanıyor. 19 yaşındaki Yaprak YüksekoÄŸlu, Kanal D’de yayınlanan ‘Bir Yıldız DoÄŸuyor’ programının gözde adayları arasında. Yaprak, küçücük, sarışın bir Roman kızı. Nüfus kağıdında 1985 yazsa da gerçek yaşını bilmiyor. YaÅŸları 10-35 arasında deÄŸiÅŸen, beÅŸi erkek, dokuz kardeÅŸten altıncısı. Annesi geçen yıl, henüz 55 yaşındayken ölmüş. O da annesinin iki vasiyetine uymuÅŸ. Önce halasının oÄŸluyla düğün-dernek evlenmiÅŸ. Sonra da soluÄŸu Kanal D’de yayınlanan ‘Bir Yıldız DoÄŸuyor’ programının seçmelerinde almış. Yaprak, ekrana çıkmaya hak kazanan 12 yarışmacının yedinci haftada hala elenmeyen adaylarından biri. O hem sesiyle, hem de hikayesiyle dinleyenleri duygulandırıyor. Bohçacılık da yapmış Yaprak, hiçbir ÅŸeyden sakınmadan anlatıyor hayatını. Okula hiç gitmemiÅŸ, okuma-yazma bilmiyor. Sekiz, dokuz yaşına geldiÄŸinde çevresindeki diÄŸer çocuklar gibi sokaklara çıkmış. Çöplerden kağıt toplamış, çiçek satmış. Annesinin vefatından sonra bohçacılık da yapmış. Bu arada kendisine deli gibi aşık olup, kapı önünde yatan hala oÄŸlunu tersleyip duruyormuÅŸ. Ama annesi ‘Ben öleceÄŸim, bari niÅŸanını göreyim’ deyince niÅŸanlanmış. Sonra da bir gün evininin önündeki meydanda, ertesi gün salonda, iki gün iki gece düğün dernek evlenmiÅŸ. Tek üzüntüsü annesinin onu gelinlikle görememesi. Babası çorbacı EÅŸi Soner 22 yaşında. Darbuka ve bateri çalıyor. Uzun yıllar bir mumcuda çalışmış, bir ara nazar boncukları yapıyormuÅŸ. Åžimdi iÅŸsiz. Yaprak’ın tek isteÄŸiyse okuma-yazma öğrenmek. Okula gidebilseydi, ne yapacaktı? ‘Beste yapıp, kendi ÅŸarkılarımı söylemek isterdim be ablacığım.’ Yaprak’ın babası ise Küçükbakkalköy’deki evinin önünde iÅŸkembe çorbası satıyor. Çağırıldığı zamanlarda da düğünlereklarnet çalmaya gidiyor. Romanlar’ın ünlü müzik yeteneÄŸi onlarda da var. Ailenin her ferdi bir enstrüman çalabiliyor. Yaprak, sesiyle onlara eÅŸlik ediyor. Ama o da küçüklüğünden beri darbuka çalıyor, eh biraz da bateri. Nazara geldim cin çarptı Televizyona çıkınca birden hayatı deÄŸiÅŸmiÅŸ. Sokakta görenler sarılıp sarılıp öpüyorlarmış. Bir de aynı mahallede oturanlar. ‘Elalemin dillerinden bıktım’ diye anlatıyor, yaÅŸadığı sıkıntıyı. Ekrandaki konuÅŸmasını beÄŸenmiyormuÅŸ konu komÅŸu. Aslında ekrandaki kadar aksanlı konuÅŸmuyor ama ‘heyecanlanıp, kilitleniyormuş’ kameraları görünce.Son günlerde bir haller olmuÅŸ. Bayılmaya, kendini kötü hissetmeye baÅŸlamış. Ama nedenini öğrenmiÅŸ. ‘Cinlerin nazarına geldim. Yıldıznameme baktılar, bana cin musallat olmuÅŸ.’ Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!