Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2003 00:00
Havalar biraz normale döndü ya, oğlumla ben, bu durumu fırsat bilip sosyalleşmeye başladık. Ne geziyoruz, ne geziyoruz sormayın! Bu durumda pek çok anne ve çocukla da diyaloğumuz arttı. Bilin bakalım anneler bir araya geldiğinde ne konuşur? Çocuklar!!! Şaşırtıcı değil mi! Fakat inanır mısınız, bundan birkaç yıl önce söyleseler, 2,5 yaşına gelmeden okul sorununu düşüneceğime ve pek çok anne ile bunu konuşacağıma inanmazdım.Evet bu aralar okul durumlarına kafayı takmış durumdayım.Kocam; ‘‘Ben oğlumun en az 2 lisan öğrenmesini istiyorum. Gerisi sana kalmış,’’ diyerek topu tamamen bana atmış bulunuyor. Okula ben karar vereceğim. Okul derken, öncesindeki yuva eğitiminin de söz konusu olduğunu bilerek bu işi biraz erkenden ele almak gerekiyor.Sinan 18 aylıktı. Bir gün eve yürürken yan apartmanımızın birinci katında cıvıl cıvıl bir faaliyet gördüm. ‘‘Aaa oyuncakçı mı açılıyor?’’ derken, oranın yuva olduğunu öğrendim. Ve ertesi hafta karar vererek Sinan'ı yuvaya başlattık. Haftada 5 gün ama öğlene kadar... İlk iki gün çok güzel gitti. Ne zaman ki bunun sürekli bir şey olduğunu anladı, mızmızlandı. Ama birkaç hafta içinde de alıştı ve okula ısındı.Gerçekten erken bir zamandı ama neredeyse pencereden sepetle sarkıtarak çocuğu yuvaya göndermek fikri bana çok cazip gelmişti. Çok daha fazla oyuncak, çok daha fazla insan... Ve toplasan birkaç saat...Hálá da oraya gidiyor. Bazı anneler çocuklarını verecekleri yuva konusunda bile çok hassas. ‘‘En iyisi olsun, şöyle olsun, busu da olsun’’ diye kafayı yiyenleri bile var. Ben bu kadar erken bir yaş için bunu sorun etmemek gerektiğine inandım. Okul öncesi zaten eğitimiyle, disipliniyle sıkı bir düzen içine girecek. Şimdiden bunaltmak istemedim oğlanı. Temiz, düzgün ve güvenilir bir yer olmasını yeterli buldum. Biraz 'mahalle' havası istedim. Gerçi yuva gayet iyi ve uzaklardan bile gelen çocuklar var ama samimi havası benim özellikle hoşuma gitti.Bir süre sonra yemeğini de orada yemesine izin verdim. Uzun bir zamandır da kendi kendine
yemek yiyen, sonrasında ellerini yıkayan, tuvalet kağıdını kullanmayı beceren, sifonu çeken, gayet düzgün konuşan, soru cümlelerini ‘‘miyim, mıyım’’larla, izin isteyerek kuran bir çocuk oldu.Birçok ‘‘faaliyet’’ yapmayı, yaşıtlarıyla beraber oynamayı öğrendi. Zaten şu dönem daha fazla ne öğrenebilir ki! Evet, zorlasam belki bilgisayardaki hakimiyeti ciddi seviyede artabilir. Ama şimdilik buna gerek görmüyorum. İleride zaten başını ondan kaldırmayacağını biliyorum.Yanlış mı düşünüyorum, emin değilim tabii. Kimseye de ukalalık yapmam bu konuda. Ama yuva seçerken, hele hele küçük yaşlarda, çocuğun da annesinin de gerilmemesi gerektiğine inanıyorum.Normal şartlarda önümüzdeki kış da oraya devam etmesini isterim. Daha sonra okul furyası başlayacak. Ya şu okula nasıl karar veriliyor, yok mu bir bilen! Biraz daha büyük olsalar, zevk aldıkları ya da daha başarılı olabilecekleri alanları bilsek, ona göre karar verilebilirdi ama elimizdekilerle çok fazla şey öğrenme şansımız yok. Ya güzel sanatlara yönelecekse? Ye fizik kafası varsa çocukta? Gerçi bunlar ilerleyen yıllarda yöneltilecek alanlar. Şimdilik temel eğitim diyoruz da, yine de bilemiyorsun be kardeşim. Ah, keşke beynini açıp okuyabilseydim.Abarttım yine değil mi! Neyse, bakacağız bir şeyler. Şimdi havalar güzelleşiyorken biraz gezmelere devam edelim de... Not: 1885 yılında kurulan, Türkiye'nin önde gelen eğitim kurumu Feyziye Mektepleri Vakfı bünyesindeki Işık Anaokulu Nişantaşı kampusunda, 19 Nisan Cumartesi günü saat 11.00'de Masal Gerçek Tiyatrosu tarafından hazırlanan 'Oynamak İstiyorum' isimli oyun sergilenecek. Çocuklar oyunu izlerken, aileler okulu gezerek bilgi alabilecekler.
button